Kadıköy’de Akşam Oldu
- GİRİŞ11.08.2021 09:01
- GÜNCELLEME12.08.2021 09:25
Bir zamanlar Üsküdar’da sabahlar, İstanbul’un diğer semtlerine göre birazcık daha erken başlarmış.
Neden mi?
Üsküdar’ın hemen sahilinde bulunan iki selatin yani, Sultan Camileri olan Yeni Cami ve Mihrimah Sultan Camilerinde ezanlar öteki semtlere göre daha önce başlarmış da ondan.
Sebepler muhtelif.
Evvel emirde elbette, müezzinlerin ezanı güzel okumak gibi bir gayesi varmış, bu sebepledir ki, meşhur Alman İmparatoru Wilhelm Yıldız Sarayında 2. Abdülhamid’in misafiri olduğunda, duyduğu bu güzel, ahenkli ve güçlü sesin sahibinin insan sesi olup olmadığını sormuş.
İşin içinde birazcık da, karşı saraydaki padişaha sesinin güzelliğini beğendirmek gibi masum sebepler ve saray müezzini olabilmek gibi sebepler de sayılıyor.
Sonuçta, Üsküdar’daki bu iki Camiin gür sesli müezzinlerinden ezanı duyan ebeveynler de uyanmakta zorlanan gençleri uyandırırken “haydi kalkın Üsküdar’da sabah oldu” derlermiş.
O zamanlar hayata, sabaha, aydınlığa uyandırılan gençlerimiz şimdilerde Üsküdar’ın hemen komşusu olan Kadıköy ilçemizde akşama, geceye ve karanlığa doğru gidiyor.
Kadıköy’de bira içen, gece sabahlara kadar eğlenen, dans eden ve gürültü yaparak etrafı rahatsız eden bu gençler zaman zaman medyanın konusu oluyor.
Hatta bu durum o kadar ileri boyutlara ulaştı ki, bir ara Amerika, Fransız ve İngiliz medyasında da bazı yayın ve basın organları Kadıköy gençlerini konu alan haberler yaptı.
Elbette bu konuyu yazan Los Angeles Times, BBC ve AFP gibi medya mecraları, bizim ülkemizin ve gençlerimizin haberini yazarken, Londra’da, Paris’te, Los Angeles’daki gençliğin uyuşturucu batağında çırpındığını görmezden geldiler ve Kadıköy’ün geceleri gürültü yaparak halkı rahatsız eden, uyutmayan, korkudan çocukların sokağa çıkamamasına sebep olan, hatta Kilise çatılarına çıkarak dans eden bu gençlerden dolayı siyasal iktidarı suçladılar.
Şüphesiz bazı konuşmalarında Erdoğan da, Türkiye’de sessizce çok büyük devrimler yaptıklarını ancak, bazı konularda kendilerinin bile tatminkar olamadıklarını, bunlardan birinin de gençlik konusu olduğunu dile getiren eleştiriler yaptı ve itiraflarda bulundu.
Ne var ki, mahalleli tarafından şikayetçi olunan söz konusu “Kadıköy Gençliği” gibi bir gençlik de, bilindiği gibi bu siyasi mantalitenin değil, tamamen “Batı Medeniyeti” gibi bir anlayış ve hayat tarzının ürünüdür.
Batı medyasına ve dolayısıyla bizim sol medya mecralarına da aynı şekilde siyasi iktidarı eleştirme bahanesi yapılarak yansıyan “Kadıköy Gençliği”nin bu hale gelişinde öne sürülen sebepler arasında iki dikkat çekici başlık öne çıkarılıyor.
Birincisi, Tek adam rejiminin sebep olduğu baskı ve rahatsızlıkların gençler üzerindeki olumsuz etkileri.
İkincisi de, Taksim ve çevresini merkez kabul ederek, diyorlar ki; bu merkezdeki eğlence ve kültür yerlerinin siyasal iktidar tarafından kapatılarak gençlerin çevreye itilmesi.
Her iki iddia da temelsiz ve tamamen masa başında suçlamaya yönelik uydurma bir mantıkla üretilmiş.
Bir defa Türkiye’de tek adam rejimi diye tanımlanan ve spesifik olarak gençler üzerinde baskı kuran bir iktidar yoktur.
Kaldı ki, yurtların konforlu hale getirilmesi, bursların arttırılması ve benim de yüksek sesle karşı çıktığım 18 yaş için seçilme hakkı verilmesi bu iktidar döneminde olmuştur.
Karşı çıktım ve hala da çıkıyorum çünkü; bütün dünyada sorumluluk yaşı yükseliyor, üstelik bizim gibi siyasal ve kültürel coğrafyası parçalanıp işgal edilmiş ve Batı kültürünün hegemonyasına maruz kalmış ülkelerde olgunluk ve kültürel oturmuştuk yaşı da ayrıca çok yüksektir.
Buna rağmen bu iktidar gençleri önemseyen bir karara imza atarak 2017 referandumunda seçilme yaşını da, seçme yaşı gibi 18’e indirmiştir.
Bu sebeple tek adam rejiminin gençlere baskı yapması safsatadan ibarettir.
İkincisine gelince; bu iddia ise Türkiye’yi, İstanbul’u özelde de Kadıköy’ü hiç tanımamaktan kaynaklanıyor.
İstanbul’un Taksim semti öteden beri kendine mahsus bir kültürel dinamiğe sahiptir ve bu özelliğini hala korumaktadır.
Kadıköy gençliği Taksim’den buraya itilmemiş, tersine, Anadolu yakasında üniversitelerin çoğalması, yerel siyasal sosyalist çevreler tarafından maddi ve manevi olarak desteklenmesi, düşünce yapısı itibariyle Anadoluluktan ve yerlilikten koparılarak sol lümpen bir savrulmaya yöneltilmesi, pıtırak gibi her sokak başında eğlence ve içkili mekanların açılması, bu gençlerin yozlaşmasına sebep olmuştur.
Ayrıca sadece Taksim’de değil, Türkiye’nin benzeri birçok semtinde bazı kültür merkezleri, tiyatro ve sinemalar kapatılmamış, sosyal medyanın gelişmesi ile birlikte kendiliğinden kapanmışlardır, dahası, bir yandan da, kenar semtlerde benzeri merkezler fazlasıyla açılmıştır.
Hülasa olarak Üsküdar da, Kadıköy de bizim, lakin, Üsküdar’da sabah oldu sözünü, komşusu Kadıköy için söylemekte zorlanacağız, çünkü: geleceğimiz olan gençler Kadıköy’de halkı canından bezdirmiştir.
Ferman Karaçam - Haber 7
Yorumlar8