Asıl Kriz

  • GİRİŞ26.10.2022 10:30
  • GÜNCELLEME27.10.2022 08:55

Son zamanların en sık kullanılan cümleleri hiç şüphesiz “Küresel Ekonomik Kriz” girizgâhı ile başlıyor.

Satıhtan bakınca doğru.

Küresel olduğu da tartışılmaz.

Fakat işin asıl kaynağını, bozulmanın ve krizin nereden başladığını görmek için kafayı biraz yormak gerekiyor.

Çünkü yaşadığımız ekonomik kriz bir sonuç.

Asıl kriz insanda yaşanıyor.

Asıl kriz insan malzemesinde, kalitesinde, şahsiyetinde, ahlakında, iradesinde ve samimiyetinde yaşanıyor.

Çünkü canlılar arasında akıl sahibi tek varlık olan insan bozulunca; insanın yönettiği, ürettiği, sattığı, sahip olduğu her şey bozuluyor.

Yani bozuk mal, bozuk ustanın eseridir.

Arıza, fabrikanın kendisinde, malzemenin hiçbir kusuru yok.

İnsan şahsiyeti kaygan, yılışık, ikiyüzlü ve en önemlisi de güvenilemez bir hal aldığı için büyük bir “değerler krizi yüzyılı” yaşıyoruz.

İnsan önce yalan ve sahtekârlıkla kendi kişiliğini bozunca, ardından gıdayı, yani yediğini, içtiğini bozdu, ona hile karıştırdı.

Hileli ve bozuk yiyecekler bedenimizde fiziksel, ruhsal çok çeşitli hastalıklara yol açtı.

Bu hastalıklarımıza sebep olduğunu anladığımız insanlara karşı içten içe kin ve nefret duymaya başladık, böylece birbirimize olan güvenimiz sarsıldı.

Güven; bir ailenin, bir toplumun sosyal ve ekonomik hayatındaki en önemli dayanaklarından biridir.

Güven yıkılınca dayanışma, yardımlaşma, birlikte yaşama azmi yara alır ve yuvalar yıkılır, toplumsal barış bozulur.

Çünkü sosyal, siyasal ve ekonomik dokunun temel dinamizmini insanların karşılıklı birbirlerine olan güvenleri oluşturmaktadır.

Zira güven; içinde sadakat, şeffaflık, tahmin edilebilirlik, dürüstlük, tutarlılık ve bağlılık gibi çok önemli kavramları barındırmaktadır.

Karşısındaki kişi ya da kişilere hiçbir kaygı duymadan inanmak hepimizin temel ihtiyacı değil midir?

Bugün insanlar bir yerden yiyecek-içecek alırken akıllarındaki en büyük soru: “Acaba güvenilir mi?” sorusudur.

Kendi elimizle üretip, gözümüzle görmediğimiz hiçbir şeyi sağlıklı ve güvenilir bulmuyoruz.

İnsanların ürettikleri, sahibi oldukları ve karşı tarafa verdikleri ne varsa misliyle gelip kendisini vuran bir bumeranga dönüşünce kriz toplumsal bir boyut kazanıyor.

Ve sonuç olarak; huzursuz, mutsuz, tatminsiz bireylerden teşekkül etmiş topluluklar oluyoruz.

Eğer yeniden sağlıklı bir aile kurmak ve sosyal dokumuzu sağlam, dayanıklı hale getirmek istiyorsak, karşımızdaki insanı daha güvenilir, daha inanılır hale getirmek istiyorsak, bunun tek bir yolu var: Evvela kendimizi güvenilen bir fert haline dönüştüreceğiz.

Ayakkabıcı fırıncıya, fabrika işçisi pazarcıya, lokantacı kasaba güvenmek zorundadır.

Diğer milletlere göre aslında bu, bizim için çok daha kolaydır.

Tabii ki istiyorsak.

Zira bunun; yani güvenilir, inanılır olmanın zirve bir örneği var bizim medeniyetimizde.

Mekke, Müslümanlar için yaşanılmaz hale gelmişti.

Müşrikler her türlü zulmü uyguluyor, Müslümanlar işkence, baskı ve şiddet yüzünden dayanılmaz acılara direnmeye çalışıyorlardı.

Nihayet sonsuz merhamet sahibi olan Yaratıcımız (cc) direnme ve dayanma gücü kalmayan bu bir avuç inanmış insana, Medine’ye hicret etme müsaadesi verdi.

Peygamberimiz (sav) bu muştuyu alınca Mü’minleri üçer-beşer Medine’ye göndermeye başladı.

Nihayet O büyük Nebi de (sav), Hz. Ebubekir’le birlikte yola çıkmadan önce, daha çok genç yaşlarda olan ve gece kendi yatağına yatırdığı Hz. Ali’ye uzunca bir liste verdi.

Bu liste; Mekke’de yaşayan müşriklerden kimin, hangi değerli ziynetini emanet olarak verdiğine dair bir listeydi.

Hz. Ali’ye, bu listedeki paraların ve değerli eşyaların sahiplerine verilmesini emrederek Medine’ye gitti.

Mekke’de yaşayan ve Peygamberimize (sav) inanmayan, O’nunla kıran kırana savaşan, kendisine ve taraftarlarına inanılması zor olan eza, cefa ve işkenceler uygulayan müşrikler kıymetli mal ve eşyalarını da yine O’na teslim etmişlerdi.

Bu tarihsel paradoksun ve çelişkinin bir tek sebebi vardı.

Çünkü Mekke’de istisnasız herkes O’na güveniyordu.

Çünkü O, kendisine daha Peygamberlik gelmeden önce de Muhammed-ül Emin’di.

İnsanlık tarihinde güvenilirlik konusunda bundan daha büyük, daha önemli ve etkileyici bir örnek var mıdır, doğrusu ben, bilemiyorum.

Ferman Karaçam

YouTube     : youtube.com/c/FermanKaracam

Twitter        : twitter.com/fermankaracam

Instagram   : instagram.com/fermankaracam

Facebook   : facebook.com/karacamferman

E-mail         : fermankaracam@gmail.com

Web Sitesi  : fermankaracam.com

 

Yorumlar1

  • aliakbaş 2 yıl önce Şikayet Et
    olması mümkün değildir.
    Cevapla Toplam 9 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat