Kanlı Saltanat

  • GİRİŞ16.11.2022 09:38
  • GÜNCELLEME17.11.2022 09:29

İkinci dünya savaşı sürecinde, 4 Şubat 1945 Yalta konferansındaki paylaşımın devamını sağlamak ve hiçbir risk almadan saltanatlarını sürdürmek için son yüzyılda yeni bir yöntem buldular.

Nasıl mı?

Terörist sahibi olmak.

Ve, o teröristi besleyip, yetiştirip teröristle vurarak sindirmek, diz çöktürmek.

Yöntem bu.

Böylece hem kendileri sahaya çıkmadan, asker kaybı yaşamadan hükümlerini sürdürüyor, hem de hükmettikleri ülkeleri ellerinde tutarak onları sömürmeye devam ediyorlar.

İşin en ilginç taraflarından biri ise; teröristleri de, terörü uyguladıkları ülkelerin insanlarından seçmeleri.

Yani teröriste, teröristin kendi doğup büyüdüğü vatanındaki sivil ve mazlum insanları öldürtüyorlar.

Daha da ilginç olanı ise; teröre maruz kalan ülkeler, teröristi yetiştiren, eğiten ve eline bombayı veren asıl saltanat sahiplerini bildiği halde onlarla savaşmıyor, savaşamıyor.

Savaşmıyor; çünkü bu eli kanlı patronlar olabildiğince kendilerini gizliyorlar.

Savaşamıyor; çünkü ekonomik olarak güçlü değil ve silah üstünlüğü yok.

Teröre maruz kalan ülkelerden biri de, biziz.

Maalesef ve ne yazık ki, biz de ancak, teröristin kendisi ile yani piyonlarla boğuşuyoruz.

Uzun zamandan beri güvenlik güçlerinin son derece başarılı istihbarat ve operasyonları ile olayın mahallinde, olaydan hemen önce veya kaynağında tespit edilerek çok sayıda kanlı eylemin önüne geçildi.

Halkımızın huzursuzluğuna, kaygı ve korkusuna mahal vermemek için bu önlemlerin hemen hemen hiçbiri medyaya, dolayısıyla halkımıza yansıtılmadı.

Yani, 10 Aralık 2016 İstanbul/Beşiktaş saldırısından sonra, altı yıldan beri çok şükür Türkiye’de herhangi bir terör saldırısı yaşanmamıştı.

Fakat üzülerek söyleyelim ki, İstanbul Taksim’de, geçen pazar saat 16 çeyrek sularında PKK/YPG’nin kanlı elleriyle sivil ve mazlum insanların ortasında bir bomba patlatıldı.

Altı sivil ve masum insan olay yerinde, patlamadan hemen sonra hayatını kaybetti.

Bunlardan ikisi 9 yaşındaki Ecrin ile 15 yaşındaki Yağmur ve yaşları 34-40 aralığında olan gencecik dört günahsız insan hayatlarının baharında terör bombası ile hayattan koparıldılar.

Ayrıca, ikisi ağır olmak üzere 81 kişi de yaralandı.

Olayın kendisi elbette oldukça üzüntü verici ve ağır kayıplar verdirmiştir.

Ancak, ertesi gün daha sabah olmadan çevredeki 1200 kamerayı inceleyip, olayı aydınlatarak, piyonları yakalayan ve bu piyonları kullananlara da:“ Sizi biliyor, izliyor ve görüyoruz, günü gelince bunların hesabını soracağız.” mesajı gönderen emniyeti ve amirlerini kutluyorum.

Öte yandan medyada, bu olayın asıl amacının: güvensizlik, istikrarsızlık ve panik oluşturmak… Gibi hepimizin bildiklerini sıralayarak asıl amacı bilememek ya da bilip de söyleyememek gibi yorumlarla karşılaştık.

Hayır efendim, asıl amaç çok açık ve nettir:

1- Bir asra yakındır ülkemiz üzerinde kurdukları saltanatı Haziran 2023 seçim sonuçları ile devam ettirmek.

On beş - yirmi yıldan beri onların bu kanlı saltanatına boyun eğmeyen, silahlanarak güçlenen Türkiye’ye, yaklaşan seçimlerle birlikte tekrar boyun eğdirerek iktidarı değiştirmek.

2- Piyonu seçerken fiziksel olarak, ilk bakışta Arap olduğu izlenimi uyandırarak, ülkemizdeki Suriye ve Arap kökenliler üzerinden bir iç kargaşa hedeflemek.

Bunun için, seçimlere kadar bu izlenimi güçlendirecek yeni ve farklı eylemleri planladıkları anlaşılıyor.

3- Türkiye’nin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin tanınması için attığı adımları durdurmasını, dolayısıyla Türkiye’nin Akdeniz’deki enerjiden vazgeçmesini sağlamak.

Fakat, ne yaparlarsa yapsınlar; Türkiye kararlı, inançlı ve inatçı bir şekilde yoluna devam edecektir, onlar bu kanlı saltanatlarını devam ettiremezler.

İstedikleri kadar süreyi uzatsınlar, eninde sonunda kendileri yıkılıp gideceklerdir.

Göremedikleri bir şey: Türkiye yükseldikçe, onlar alçalıyor.

Çünkü bu çark bir zulüm çağının çarkıdır, daha fazla döndüremezler bu çarkı.

Anlayamadıkları da iki şey var:

Birisi, bu eylemler halkımızı daha fazla birlik ve beraberliğe yöneltiyor, halkımız güçlü bir şekilde “bizi yıldıramazsınız” mesajı veriyor.

Bir diğeri de, zulme tanınan ilahi sürecin devam edemeyeceği, eninde sonunda bu kanlı sindirme ve engelleme saltanatının yıkılacağıdır.

Ferman Karaçam

YouTube:            www.youtube.com/c/FermanKaraçam

İnstagram:          www.instagram.com/fermankaracam

Facebook:          www.fb.com/karacamferman

Twitter:               www.twitter.com/fermankaracam

E-posta               fermankaracam@gmail.com

Web Sitesi:        www.fermankaracam.com

Yorumlar4

  • İbrahim 2 yıl önce Şikayet Et
    Bunlarla birlikte Batı'nın bize dayattığı, Batı menşeli bir sistem olan Demokrasi'nin mahiyeti hakkında bizim aydın dediklerimizden kaç tanesinin fikri var ? Vardır da onlar konuşamazlar. Demokrasi, komünizmin makyajlı şeklidir. Bunu kabul etmeyen arkadaşlar, lafım size; makyaja dikkat edin, makyaj var. Onun için göremiyorsunuz. "Demokrasi, bir kominal dünya tiyatrosundan ibarettir" Terörü bir araç olarak kullananlar, Demokrasinin makyajını da iyi yapıyorlar. Üstteki yazıda bunun ispatı apaçık var. Mantıklı bakınız.
    Cevapla
  • Ahmet 2 yıl önce Şikayet Et
    Kaleminize sağlık...
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • N.T 2 yıl önce Şikayet Et
    Dünya kurulalı beri belki de böyle alçaklık görmedi. Teröristi donat eğit pusu kurmasına yardım et sonrada gel taziye ver. Allah, Adildir adaleti sever kendi yaktığınız ateşte yanasınız inşallah. O mazlumların ahı sizlerin yakasını bırakmasın.
    Cevapla Toplam 5 beğeni
  • Bülent DUMAN 2 yıl önce Şikayet Et
    allah razı olsun.
    Cevapla Toplam 6 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat