Daha Yakın Olana Güvenin

  • GİRİŞ08.03.2023 08:50
  • GÜNCELLEME09.03.2023 08:22

Dünyanın en büyük facialarından birini yaşadık.

Empati yapabilen insanlarla birlikte milyonlarca insanımız bu facianın derin izlerini hala yüreğimizde hissediyoruz.

İnsan olmanın asgari şartlarından, vatandaş olmanın ve kardeş olmanın gerek şartlarından biri olarak on bir ilimizde

Yaklaşık Bin Km’lik bir coğrafya üzerindeki 117 ilçe, 228 belde ve 5367 köyümüzle birlikte bu acıyı hala yaşıyoruz.

Kim bilir daha nice yıllar da yaşamaya devam edeceğiz.

Bu durumu bir şiirle dile getirdiğimizi söylemiş ve bunu da daha önce sizlerle paylaşmıştık.

Fakat şiirimizi video olarak paylaşmak bugüne nasipmiş.

Dünyada meydana gelen depremlere kabaca bir göz attığımız zaman görüyoruz ki, dünya kara parçası üzerinde bu kadar yıkıcı ve yaygın bir deprem daha önce olmamış.

Mesela 1960 yılında Şili’de yaşanan 9.5 şiddetindeki deprem yerin 33 km derinliğinde olduğu için toplamda üç bin kadar ölüm olmuş.

Merkez üssü Valdivia şehri olan bu deprem kara parçası üzerinde değil, daha çok denizde etkili olmuş ve ölüm olaylarının çoğu, Büyük Okyanusta yaşanan Tsunami sırasında gerçekleşmiş.

Şiddet olarak Kahramanmaraş depremlerinden daha şiddetli görülmesine rağmen gerek yıkıcılığı gerekse ölüm vakaları bizden çok daha az olmuştu.

Dünyadaki ikinci büyük deprem olarak bilinen, 1964 Martında Amerika’nın Alaska Eyaletinde yaşanan, 4.38 dakika süren 9.2’lik depremin şiddeti de bizimkine göre çok daha fazla.

O depremde Tsunami dalgalarının yüksekliği 67 metreye çıkmış.

Fakat hem binalardaki yıkıcı etkisi çok hafif olmuş, hem de ölü sayısı 130’larda kalmış.

Şiddet bakımından Kahramanmaraş depremlerine göre daha şiddetli görülen bir diğer deprem de Endonezya’nın Sumatra Adasında  meydana gelen 8. 3 dakika süren 9.1 şiddetindeki depremdir.

2004 yılında olan, Tsunami dalga yüksekliğinin 30 metreyi bulduğu bu depremden de Hint Okyanusu kıyı şeridi boyunca bütün ülkeler etkilenmiş ve 120 bini Endonezya’da olmak üzere toplam 226 bin insan hayatını kaybetmişti.

Bu depremde de ölü sayısının yüksek olmasına rağmen bir kara parçası üzerinde olmaması yıkım bakımından bizim depremlerimize göre daha sınırlı olmuştu.

Öte yandan yine 2010 yılında 8,8 şiddetinde, Şili’de ve 2020’de Küba’da yaşanan 7.7 şiddetindeki depremlerde de Kahramanmaraş depremlerindeki yıkım ve insan kaybı kadar olmadığını görüyoruz.

Bu depremde on binlerce binanın ve yüzbinlerce bağımsız bölümün yani; evin, dairenin, köy evinin ve ticarethanenin kısmen veya tamamen yıkıldığını görüyoruz.

Ölüm sayısının ise neredeyse elli bine dayandığını üzülerek izliyoruz.

İzliyoruz, fakat özellikle gidenleri geri getirme konusunda elimizden hiçbir şey gelmiyor.

Bakın, rahmetli üstad Sezai Karakoç da 1966 Varto depremi için yazdığı bir makalede bu durumu nasıl yorumluyor:

“On sekiz çocuğunu birden vermiş yaşlı ananın acısı, hangi ekonomik ve sosyal problemdir? Ya altı aylık çocuğun tonlarca yıkıntı altında yaşama sıcaklığını koruyarak mışıl mışıl uyuyuşuna ne denir?

Elimizden geleni yapmalıydık ve yapmalıyız.

Ve yapmadığımız için hepimiz suçluyuz.

Yapılanın olanı önleyeceğinden değil, bize düşeni yapmadığımızdan ötürü suçluyuz.

Ama daha büyük suçumuz, olan olup bittikten sonra bile meseleyi anlamamakta ayak direyişimizdir, katı yürekliliğimiz, inanç tutukluğumuzdur. 

Elden gelen her tedbir alındıktan sonra, olanı asıl kaynağına bağlayarak Allah’a tam bir inançla teslim olmak gerekir.

Felakete uğrayanlardan sağ kalanlar, tam bir tevekkül içinde, bizim bu teslim oluşumuzda mümkün olan avunmayı bulacaklar, onlar da aynı teslim oluşun sessizliği ve derinliği içinde bizi bırakıp öteye geçenlerin ruhlarıyla konuşacaklardı. Ve ölenler, sonsuzluğun üstünden eğilerek çocuklarının, annelerinin, kadınlarının, dedelerinin kulağına fısıldayacaklardı: “Durun. Birdenbire hiçliğe çarptık. Varlığı bulduk. Biz, dağılan kitabın uçuşan yapraklarıysak, siz de orada kalan yapraklarısınız. Yaprakların toplanıp kitabın yine kitap yapılacağı gün gelecektir.

Hiçliği bilin, varlığı bilin ve öğretin. Siz, bu dünyadan uzanmış bir elin çevirdiği yapraklarsınız. Sizi okusunlar ve burayı bilmeğe başlasınlar. Yapılarınızı sağlam ve elverişli yapın ama sade ona güvenmeyin. O yapıdan size daha yakın olana güvenin.” 

Ferman Karaçam

YouTube     : youtube.com/c/FermanKaracam

Twitter        : twitter.com/fermankaracam

Instagram   : instagram.com/fermankaracam

Facebook   : facebook.com/karacamferman

E-mail         : fermankaracam@gmail.com

Web Sitesi : fermankaracam.com

Yorumlar3

  • Selami Çalışkan 1 yıl önce Şikayet Et
    Sende bir lokma hakkım var da hakkımı helal etmiyorum Ferman efendi
    Cevapla
  • erdem değer 1 yıl önce Şikayet Et
    kentsel dönüşüme engel olan alçaklar yargılanıp ağır cezalar almadıkça biz daha çoook 50 bin 50 bin ölürüz.
    Cevapla Toplam 4 beğeni
  • Mehmet 1 yıl önce Şikayet Et
    ... yakın olana güvenin.
    Cevapla Toplam 9 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat