Müftü, İmam, Vaize ve Vaizlerimize...

  • GİRİŞ22.03.2023 08:10
  • GÜNCELLEME23.03.2023 09:12

Yaralıyız.

Ama bu felaket bizi sadece yaralamadı.

Hem yaralayıp hem de elli binden fazla şehidimize sebep olup, yaralarımıza kezzap döktü.

Evler, eşyalar, arabalar ve maddi olan her şey zamanla yerine gelir, fakat giden canlar için, içimiz yanıyor.

Onların yakınlarının acılarını paylaşmamız lazım.

Yarın, rutin yaşantımızın içine sükûnetle inen bir aylık Ramazan ayının ilk günündeyiz.

Hepimizin, tüm İslam Aleminin Ramazan'ını tebrik ediyorum, ümmete sıhhat, afiyet ve diriliş, insanlığa da huzur ve barış getirmesini niyaz ediyorum.

Eşya sultasına boyun eğmiş, teknoloji esaretini kanıksamış bir hayatın kıskacına sıkışan bedenlerimizi bu ezici mengene esaretinden kurtarmak üzere geldi Ramazan. 

Bunaltıcı ve umutları azaltıcı bu hayata manevi bir iklim meltemi sunmak üzere geldi oruç. 

Ne var ki, orucu da gündelik yaşantımızın sıkıcı ve renksizliğine hapsederek yaşarsak, onu anlamaktan uzaklaşırız. 

Çünkü oruç, insanı bulunduğu yerin bir adım ilerisine taşımak üzere geliyor. Yani hem bizi değiştirip dönüştürmek hem de dönüşen halimizle bizi daha yükseğe çıkarıp, olduğumuzdan daha değerli bir konuma ulaştırmak istiyor.

Biz de oruçla birlikte, oruca doğru değişip dönüşmeliyiz. 

Oysa çoğunlukla bizler orucu değiştirmek ve onu kendimize uydurmak, rutin yaşantımızın bir parçası haline getirmek eğilimindeyiz. 

Bu bizim, eşya saltanatı altında ezikleşen çağdaş insan profilimizin karakteristik özelliğidir.

Bulunduğu konumu korumak.

Elindekileri kaybetmekten korkmak.

Bu sebeple, üstten bakmak, üstten baktıkça değerlerini yitirmek.

Ve nihayet değersizleşmek.

Hırs ve tamahı tüm insanî değerlerin üstüne çıkararak bencil ve kibirli haliyle başka canlılara benzemeye başlamak yani aşağıya doğru düşmek.

Kısaca buradaki temel soru şu:

İnsan mı orucu değiştirip kendi seviyesine indirecek, yoksa oruç mu insanı aşağılardan alıp yükseklere çıkaracak?

Orucun asıl gayesi insanın dünyevileşen, kirlenen, eşyalaşan, para ve hırs sonucu değişip aşağılara inen yapısını müthiş bir irade direnci ile yukarılara, yücelere taşımaktır.

Böylece bizler insan olarak arınmayı ve yücelmeyi istemeli, kendimizi orucun isteğine bırakmalıyız.

Bugüne kadar yaptığımız gibi; israfla, lüksle, şatafatla ve onun ruhuna uygun olmayan davranışlarımızla onu kendimize uydurmaya çalışmamalıyız. 

Bizler bu gayreti göstermeliyiz ama öte yandan orucun bizden istediklerini bize anlatmak için ortalıkta dolaşan güya din adamı kılıklı kişilerden bazıları insanımızı oruçtan ve ibadetlerden soğuttular, soğutuyorlar.

Asıl ortaya çıkması gerekenler ise hala ortalıkta görünmüyorlar.

Mesela müftülerimiz, vaiz, vaize ve imamlarımız.

Tamam anlıyorum, eski Türkiye'de müftüler ve imamlar birer memurdular.

Giden, gelen evraklara imza atan, yukarıdan gelen emirleri harfiyen uygulayan, müftülüğüne bağlı personelin giriş çıkışlarını denetleyen, bildiğimiz eski Türkiye'nin memurları işte.

Yerinden kalkmayan protokol robotları.

Şimdi öyle mi?

Artık yeni bir Türkiye var.

Bu yeni Türkiye'de devletin memuru değil, Milletin hizmetkarı olan, olması gereken çalışanlar vardır, olmalıdır.

Müftü, vaiz, vaize ve imamlarımız eski Türkiye'nin üzerlerine serptiği ölü toprağından sıyrılmalılar, ortaya çıkmalılar, halkın içine girmeliler.

Mesela müftülerimiz bu Ramazan'da mahalle mahalle gezip, yanlarına diğer din görevlilerini de alarak iftar sofralarımıza oturmalılar.

Fakiri, yetimi, muhaciri, açı, açıkta olanı bulmalı, tespit etmeli, ilgilenmeli, sahip çıkmalılar. 

Toplumun sorularına sofralarının başında cevaplar vermeli, acılarını dindirmeli, dua ve şefkatleri ile gönüllere girmeliler.

Toplumun kafasındaki soruların cevapları sofra sahibinin yüzüne ve yetkin bir şahıs tarafından verilince toplumdaki iddia edilen ayrışma sona erer.

Müftülerimiz sahaya inmeli.

Müftülerimiz halkın içine girmeli.

Müftülerimiz eski Türkiye'nin kendilerine biçtiği atalet, hımbıllık, tembellik rolünü artık terk etmeli.

Müftülerimiz, artık tüm dünyada giderek değer krizi yaşayan insanın ayağına gitmeli ve insanı değerleriyle buluşturmalıdır. 

Masa başından insana hitap etmek, minberlerden vaaz-u nasihatte bulunmakla olmuyor ve olmayacaktır.

Bu Ramazan'la birlikte bütün müftülerimiz çantalarındaki iftarlık ve kumanyaları ile garip gurebanın, muhacirin, depremzedenin kapısını çalıp, birlikte iftar sofrasına oturmalı, onların acılı ve yalnız dünyası ile buluşmalı.

Buluşmalı ki bu halk, bu toplum ve bu ümmet de gerçek değerleri ile, gerçek dindarları ile buluşup orucun özünü kavrasın.

Bunu yapan din görevlisi kardeşlerimin olduğunu biliyorum ve onlara buradan teşekkür ve minnettarlığımı bildiriyorum.

Allah onlardan razı olsun.

Elbette sadece Ramazan ayı ile sınırlı da kalmamalı müftü, vaiz, vaize ve imamlarımızın bu girişimi.

Bu Ramazan bir milat olmalı ve artık bütün müftülerimiz devletin memuru değil; bu halkın, bu ümmetin yüreklerindeki kardeşliğin küllerine üfleyip, dünyayı ışıtacak kandilleri tutuşturan birer diriliş meşalesi olmalı.

Ve ben biliyorum, görüyorum ve inanıyorum ki; bu memleket her dara düştüğünde, Sütçü İmamlarımız, Şerife Bacılarımız, İskilipli Atıf Hocalarımız mutlaka bir yerlerden çıkıp gelecekler.

Gelecekler ve o mübarek dualı elleri ile bizim yaralarımızı saracak, ülkemizi aydınlık yarınlara taşıyacaklardır.

Şimdi de damarlarında Atıf Hocaların, Şerife Bacıların kanı dolaşan dindarlarımız bir yerlerden çıkıp gelmelidirler.

Mutlaka gelmeliler.

Ramazan-ı Şerif’imiz tüm ümmete hayır getirsin.

Ferman Karaçam 

YouTube     : youtube.com/c/FermanKaracam

Twitter        : twitter.com/fermankaracam 

Instagram   : instagram.com/fermankaracam

Facebook   : facebook.com/karacamferman

E-mail         : fermankaracam@gmail.com

Web Sitesi : fermankaracam.com

 

Yorumlar11

  • Suat Tercan 1 yıl önce Şikayet Et
    Hocam Allah razı ölsün noksanları tesbit edip uyarmakta sizlere düşüyor anlayana az anlamayan saz
    Cevapla
  • Ziyaretçi 1 yıl önce Şikayet Et
    Bol keseden atıp tutuyorsunuz gidin bir deprem bölgelerine bakın da görün nasıl hizmet ediyorlar dönüşümlü olarak farklı illerden gelip evlerini barklarini bırakıp bir haftadan fazla o ilde çadır çadır gezip moral ve motivasyon desteği sağlıyorlar bunu Muharrem İnce gibi bir adam alaycı bir üslupla da olsa fark etti de siz farkedemediniz ona üzülüyorum artık hocalar üzerinden prim yapmay
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Recep Erdoğan 1 yıl önce Şikayet Et
    ALLAH CC SANA HİDAYET VERSİN ferman efendi Diyanet sahada merak etme sen
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • Suat Tercan 1 yıl önce Şikayet Et
    Recep efendi zorundamı gitti kitabın ortasın söylüyor din görevlileri namazin ezanın dışında görevli yapıyor Lütf En dikkate alun
  • Konyalı deli 1 yıl önce Şikayet Et
    Konuyu geniş düşünseydin yazının doğruluğunu anlardınız düzgün bir yazı olmuş kendisine canı gönülden teşekkür ederiz.
    Toplam 3 beğeni
  • Konyali 1 yıl önce Şikayet Et
    Cümleten ramazanımız mübarek olsun yazı güzel can alıcı yeri bence imamların vatandaşın içinde olmaması namaz dışında kalan zamanlarını cogu başka uğraşları olduğundan fazla görünmüyor kendileri
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • Konyalı deli 1 yıl önce Şikayet Et
    Çok güzel yazı cami imamları toplumun ilerisinde olmalı merkezi ezan dolayısıyla ezanda okumuyorlar namazdan 5 dakika önce gelip cübbesini giyip saf durumundaki cemaatin önüne gecip farz namazı kaldırıp cemaatle camiyi terk ediyorlar, sokata selamı yayması gereken imam kendisi selamdan bi haber devletin memuru mesai yapıyor calışıyor bunların düzene girmesi gerekir geneli bilgisiz
    Cevapla Toplam 3 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat