HÜDA-PAR Kimyalarını Bozdu
- GİRİŞ29.03.2023 09:36
- GÜNCELLEME30.03.2023 09:32
Hür Dava Partisi, Cumhur İttifakını destekleme kararı aldıktan sonra, sosyal ve geleneksel medyada kendisine sürekli saldırılıyor.
Halbuki 2012 yılında kurulan bu parti, önceki seçimlerde de aynı kanaatlere sahipti.
O zaman sesi çıkmayanlar şimdi sizce neden bu partiye ateş püskürüyorlar?
Gelin, biraz daha yakından bakalım bu meseleye.
Birincisi, HÜDA-PAR’ın on bir yıllık geçmişinde onların iddia ettiği gibi tek bir vukuatı yok.
Hele hele insan hayatı konusunda son derece duyarlı, dikkatli, titiz ve kararlı davranıyor.
İkincisi de Doğu ve Güneydoğu’da PKK’ya, yani dolayısıyla HDP’ye direnen tek kuruluş ve örgütlü tek hareket.
Bir başka en önemli özelliği de “celladına aşık” olmayan tavrını, asil duruşunu ve gücünü de mütedeyyin kitlelerden alıyor olması.
Ayrıca bu partinin sağlayacağı önemli sinerjinin, Cumhur İttifakına, onların hiç itiraz edemeyecekleri kadar farklı kazandırma ihtimali çok yüksek.
İlginç olanı şudur ki; bu partiye saldıranların başında CHP ile ‘celladına aşık’ olan HDP’liler ve diğerleri geliyor.
Görünen o ki, HÜDA-PAR, tüm Millet İttifakı bileşenlerinin kimyasını bozdu.
Diğerlerini anlamak bir yere kadar mümkün de CHP ile HDP’yi anlamak mümkün değil.
Zira CHP; cumhuriyeti kuran ve İttihat Terakki’nin devamı olan parti olarak, Kürtlere dünyayı dar eden Türkiye’deki ilk ve tek zihniyettir.
Bu konuda mebzul miktarda bilgi, belge ve kaynak kitap mevcuttur.
Birkaç tanesini hatırlayalım:
11 Nisan 1920’de ilk Meclis açılınca, bu Meclis’te Osmanlıyı oluşturan milletlerden vekiller ve özellikle İslam Medeniyetinin üç anasırı olan Arap, Kürt ve Türk temsilciler vardı. Ne var ki birinci meclise CHP kısa bir süre tahammül etti, sonra da onu kapatarak 2. meclisi açtı.
Böylece Kürtlere yönelik inkâr politikalarının temeli, ikinci meclisle birlikte atılmış oldu ve ardından kademeli olarak CHP’nin Kürtlere yönelik ret, inkâr ve asimile politikaları başladı.
Mesela CHP’nin o zamanki adalet bakanı Mahmut Esat Bozkurt’un şu sözü tarihi kayıtlara geçmiştir:
“Öz Türk olmayanların Türk vatanında bir tek hakkı vardır, o da, hizmetçi olmaktır.”
Başlatılan bu baskılar üzerine isyan eden Şeyh Said ise CHP'nin; 1071’den sonra et-tırnak gibi olmuş, dost ve akraba olmuş, en önemlisi de ümmetin birer parçası olarak “bir duvarın kancalı tuğlaları gibi birbirine geçerek” hakiki manada Türklerle kardeş olmuş Kürtlerin, yaşama aşkının, sevinç ve kederde birlik olma cehd ve gayesinin temellerini dinamitlemiştir.
CHP’nin 25 Mayıs 1925’te “Şark Islahat Encümeni” planıyla Kürtler zorla topraklarından koparılmış, Kürt çocukları baskıyla yatılı okullara alınmış ve Kürtçe konuşmak tamamen yasaklanmıştı.
Bu yıllarda baskılara karşı meydana gelen yirmiye yakın isyanın hepsi kanlı bir şekilde bastırılmıştı.
TBMM’de Başkanlığını İsmet İnönü’nün yaptığı ve Fırat nehrinin doğusundaki illeri süresiz olarak sıkı yönetimle yönetecek Genel Müfettişlik emrine veren kararlar alındı.
Ayrıca burada alınan kararlarla Kürtlerin; “İkinci düzeyde görevlerde istihdam edilmesi ve başka bölgelere yerleştirilmesi kararlaştırıldı.”
Bu işler için de bütçeden 7 milyon lira ayrıldı.
İsteyenler, Veli Yadırgı’nın Cambridge University yayınları arasında çıkan kitaba ve diğer tarihi kaynaklara bakabilirler.
Ayrıca 1933 yılında Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip’in yazdığı ve ilköğretim okullarında yıllarca uygulanan “Andımız” ve ilk defa 1935 yılında Ankara Güven Parkta icat edilerek Güneydoğunun dağlarına koyulan asimile edici özdeyiş ve kavramlar da CHP’nin eseridir.
Bu iki uygulama ile benzeri asimilasyon araçları AK PARTİ döneminde kaldırılmıştır.
CHP döneminde, tarihe benzersiz bir katliam olarak geçen Dersim katliamında “Bana verilen emirde canlı ne görürseniz ateş edin emrini almıştık” diyen Sabiha Gökçen’i ve havadan çoluk çocuk demeden bombaladığı Kürtleri ise zaten bilmeyen yoktur.
CHP’nin teşviki ile yaptırılan 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra, darbenin İnönücü generali Cemal Gürsel’in Diyarbekir’de: “Bu memlekette Kürt Yoktur, Kürdüm diyenin yüzüne tükürün” demesi ve 12 Eylül 1980 darbesinin, solcu Ecevit tarafından atanmış generali Kenan Evren’in yine Diyarbekir’deki bir ilkokulu ziyareti sırasında, bir çocuk üzerinden Kürtlere hakaret ederek, 19 Ekim 1983 tarih, 2932 sayılı kanunla Kürt dili ile; kaset, basılı kağıt, plak, ses ve görüntü kaydı ile tüm anlatım araç ve gereçlerini yasaklaması...
Bütün bunların ve daha burada dile getiremediğimiz yüzlerce ırkçı olayın CHP’nin eseri olduğunu Kürtler nasıl unuturlar?
Bunu anlamak gerçekten çok zor.
Daha birkaç gün önce sokakta, CHP’lilerle birlikte Saadetlilerin de ellerindeki bayraklarla gerdan kıvırarak 10. Yıl marşını seslendirdiklerini seyretmedik mi?
Ne diyordu bu marşın bir dörtlüğünde ve nakaratında, Faruk Nafız’la, Behçet Kemal efendiler?
“Bir hızda kötülüğü, geriliği boğarız.
Karanlığın üstüne güneş gibi doğarız.
Türk'üz, bütün başlardan üstün olan başlarız.
Tarihten önce vardık, tarihten sonra varız.
Türk'üz: Cumhuriyet'in göğsümüz tunç siperi;
Türk'e durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri!”
Söylediklerimiz ırkçı ve inkârcı bir zihniyetin Kürtlere uyguladıklarından sadece birkaç örnektir.
Aynı şekilde sırtını PKK’ya yaslamış olan HDP’lilerin çok iyi bildiği gibi, PKK’nın, yani celladına aşık olan Kürtlerin de masum Kürtlere uyguladıkları akıl almaz işkence ve zulümlerden söz edecek olsak ciltlerce kitap yazmak lazım.
Fakat, PKK 1984 yılında Eruh ve Şemdinli’de gerçekleştirdiği iki silahlı eylemden bugüne kadar kendisi dışında hiçbir Kürt partisini, örgütünü, dergisini, derneğini ve bireyini yaşatmadı.
Halbuki, PKK’dan önce, 70’lerde kurulan Kürt dernek ve örgütlerinin neredeyse tamamı kültürel bir tabana ve entelektüel bir yapıya sahipti.
Biz sadece 19 Ocak 2012’de TBMM İnsan Haklarını İnceleme Alt Komisyonuna belgeler sunan Ala Rızgari örgütü liderlerinden İbrahim Güçlü’nün raporundan, yok edilen örgütlerden birkaç örnek verelim:
Bunlardan biri olan KAWA’nın liderlerinden Ferit Uzun’u 22 Kasım 1978’de Siverek’te silahlı suikast sonucu öldürerek kendisi dışında hiçbir örgüte hayat hakkı tanımayan PKK, bunun ardından; KAWA ile birlikte Özgürlük Yolu, DDKD, Rizgari, Ala Rızgari, Beş Parçacılar, TKDP, PSK, Şivancılar, KUK , Tekoşin gibi örgütleri, liderlerini ve mensuplarını öldürerek ortadan kaldırdı.
Ayrıca Güçlü, Öcalan’ın kendi ifadesine dayandırarak verdiği bilgide PKK’nın sadece iç infazlarının 15 binden fazla olduğunu söylüyor.
Şimdi sırtını bu örgüte dayayan HDP ve Kürtlere yıllarca kan kusturan CHP'nin bugünkü trolleri, Hür Dava Partisi gibi kitlesiyle, istikametiyle, yöneticilerindeki beyefendilikleriyle maruf olan bir partiye çamur atıyorlar.
Kaldı ki, söz konusu parti ile Millet İttifakındaki partilerin başkanları daha önce görüşmüştü fakat o zaman HÜDA-PAR’ın hiçbir yanlışı ve hatası konuşulmamıştı.
Dedim ya; bu parti Millet İttifakı bileşenlerinin kimyasını bozdu.
Çünkü; onlar da biliyor ki, kaset kumpası ile kurulan birliğin panzehiri HÜDA-PAR olacaktır.
Bölgede HDP’nin yapacağı sandık baskısına direnecek tek örgütlü gücün Hür Dava Partisi olduğunu biliyorlar ve ondan çok korkuyorlar.
Onlar da biliyorlar ki, Yasin Börü’den Aytaç Baran’a kadar yüzlerce şehid verilmesine rağmen Hür Dava Partisi onların bu kışkırtma ve terörize etmelerine karşılık vermedi.
Onlar da biliyorlar ki; yeni Türkiye’nin aydınlık ve büyük geleceğinde bu partiyle, MHP ve diğer Cumhur bileşenleri istiklal ve istikbal mücadelesinde tarihi bir rol oynamış, bir araya gelmiş, ilk adımı atmışlardır.
Ümmetin; umut verici olan bu birliğini bozmaya çalışıyorlar.
Fakat onlar istemeseler de İnşallah gerisi gelecektir.
Gören gözler için gün ışımıştır.
Ferman Karaçam
YouTube : youtube.com/c/FermanKaracam
Twitter : twitter.com/fermankaracam
Instagram : instagram.com/fermankaracam
Facebook : facebook.com/karacamferman
E-mail : fermankaracam@gmail.com
Web Sitesi : fermankaracam.com
Yorumlar42