Rehavet Ehliyet ve Liyakat

  • GİRİŞ07.06.2023 08:59
  • GÜNCELLEME12.06.2023 19:10

Hiç şüphesiz Allah (cc) AK PARTİ’ye oy veren ve dua eden insanlar olarak hepimize çok önemli bir zafer lütfetti.

“Yüzyılın Seçimi” boşuna denmedi, özellikle dış kaynaklı bu terimi ortaya atıp kullananlar, aynı zamanda maddi ve psikolojik olarak tüm ağırlıkları ile seçimi Erdoğan’ın kazanmaması için ellerinden geleni yaptılar.

Başkan Erdoğan’ın yemin töreni ise; hemen hemen tüm mazlum ülkelerin katılımı ile mükemmel bir “büyük devlet” şenliği ile sonuçlandı.

Diğer taraftan, seçim sürecinde, Erdoğan’ın ikinci tur için söylediği “nasıl olsa kazanıyoruz rehaveti olmasın” uyarısı da hedefine ulaştı, seçmen uyarıyı dikkate aldı ve rehavete kapılmadan görevini yaptı.

“Kazanıyoruz rehaveti” için uyarı elbette önemliydi.

Fakat bana kalırsa asıl rehavet “Kazandık rehavetidir” ki, bu da en az birinci kadar tehlikelidir.

Çünkü, “Kazandık rehavetinin” kaybettirecekleri, bir seçimden daha fazlasıdır.

Dikkatli okuyucu farketmiştir; seçimler yaklaşırken uluslararası bir takım çevreler 14 Mayıs 2023 seçimlerinde Erdoğan kaybederse bu, aynı zamanda onların deyimi ile “Siyasal İslam’ın” da sona ereceği şeklinde yorumlanmıştı.

Türkiye’de ise bir takım muhalif medya çevrelerinde bu iddia şöyle söyleniyordu: “Tamam işte, 20 yıllık barutunuz vardı, attınız bitti, hepsi bu kadar”.

Adı ister “Siyasal İslam” olsun isterse başka bir şey, bu durum, eşikten beşiğe hepimize büyük sorumluluklar yüklemektedir.

Yukarıda anlatmaya çalıştığım kazandık diyerek rehavete kapılmanın ağırlığı da böylece ortaya çıkmış oluyor.

Yani, 20 yıl, hemen hemen tek bir kişinin gayretleri ile kazanılan mevziler, Allah korusun kaybedilirse, ümmet olarak biz bu yükün altında kalırız.

Onun için özellikle yetki ve sorumluluk alan insanlar dürüst, çalışkan, adil, güvenilir ve halka yakın olmalıdırlar.

Ancak bunlar yetmez.

Geçmiş yıllardan gelen ihmal, kusur, hata veya yarım kalmış işlerimizi de hal yoluna koymalıyız.

Bunlardan bir kısmı zaman içinde okuyucularımdan gelenler, bir kısmı da benim tespit ederek not aldıklarımdır.

İşte o maddeler:

1- Muhalif Medya.

Sosyal ve geleneksel medya yalan, iftira ve psikolojik baskılarla gençliğimizi kısa bir süre içerisinde vatan ve millet aidiyetinden koparıyor.

Gençlerimiz bu zehirli yayınlardan dolayı önce moral ve motivasyon olarak çöküş yaşıyor, gayesiz ve hedefsiz kalıyor, ardından vatan ve milletiyle olan bağlarını bitiriyor.

Bu sebeple bakanlıkların herhangi birinde medyadaki bu tür yayınları takip edecek bir birim kurulmalı.

Bu birim, muhalif medya tarafından ortaya atılan haberin doğruluğunu araştırmalı. Eğer o haber doğru ise suçlu olan, yalan ise habere kaynak olan medya mecrasına caydırıcı ve doğru dürüst bir ceza verilmelidir.

2- Kültür Bakanlığı.

Müstakil bir Kültür Bakanlığı mutlaka kurulmalıdır.

Bir milletin milli eğitimi kadar önemli olan kültürü nedense tüm cumhuriyet döneminde yetim bırakılmış, hatta Başkan Erdoğan döneminde bile yaklaşık 6 yıl solcu/sosyalist olan bir Ertuğrul Günay bakan olmuştur. Oysa bizim zengin kültürümüzün benzeri, dünyada pek az ülkeye nasip olmuştur. Buna rağmen Hz. Ömer’in yüzlerce evrensel örneği dururken bizim Hukuk Fakültelerimizde bir Dreyfus Davası ders olarak okutulmuş veya sınıflarda adaletle ilgili konulara örnek gösterilmiştir.

Okullarımızın müfredatına ilkokuldan itibaren, en az Türkçe dersleri kadar yoğun olarak Kültür dersleri konulmalı ve çocuklarımıza kendi insanlarımız küçük yaşlarından başlayarak “konu kahramanı” veya örnek şahsiyet olarak öğretilmelidir.

3- Adalet Konusu.

Adalet konusu çok ciddi bir şekilde yeniden ele alınmalıdır.

Kim ne derse desin, FETÖ ihanetiyle örselenmiş olan adalet sistemi birçok hukuksuzluklara sebebiyet vermiştir. Toplumda yara almış insanlarımız var. Mesela bazı kaymakam, emniyet mensubu, memur, yargı mensubu kişiler zamanla farklı sebeplerle Fetöcülükle suçlanmış, açığa alınmış, birkaç yıl sonra ihraç edilmiş, ardından ağır ceza bu kişileri berat ettirmiş, bölge idare veya istinaf ise bu şahısları işine iade etmiş, fakat görevlerine iade edilmemişlerdir. Aile olarak yakından tanıdığım, kefil olacağım ve örnek vereceğim bazı isimleri burada anmıyorum. Fakat ilgili ve yetkili kişilere bu isimlerden bildiklerimi verebilirim.

Bu ve benzeri durumlar yeni Adalet Bakanımız tarafından ele ele alınarak inceletilmeli ve adaletin işleyişine halel getirici uygulamalar bitirilmelidir.

4- Oyun Siteleri.

Yerden pıtırak gibi biten ve hemen hemen hepsinin arkasında yabancı bir medya devi olan ve içeriden de yabancı marka ürünler tarafından finanse edilen oyun siteleri çocuklarımızı zehirliyor.

Bu siteler milyonlarca çocuk tarafından takip ediliyor ve çocuklarımızı elimizden alıyorlar. Bu siteler ve Tiktok gibi zararlı sosyal mecralar birçok ülke tarafından kapatılmıştır.

Biz ise, iş işten geçince farkedeceğiz herhalde..!

Şu seçim sürecinde gençlerden oy almak için hepimiz nasıl çırpındık, bunu unutmayalım.

Unutmayalım çünkü, bir dahaki seçimde atı alan Üsküdar’ı geçecek.

5- Yeni Bir Anayasa.

Türkiye’nin bu yüzyılda da hala bir darbe anayasası ile idare edilecek olması gerçekten çok ayıptır.

Üstelik bu Meclis yeni bir anayasa için son derece müsaittir. 2023 yılının 28. dönem Meclisi birkaç yıl içerisinde mutlaka yeni ve bize yakışan bir anayasa yapmalıdır.

Başkan Erdoğan bu konuyu yetkin ve duyarlı bir şekilde ele aldığı için ben sadece hatırlatmış olayım.

6- Ceza Yasaları.

Ceza yasaları Türkiye’de suçluyu ıslah etmekten ziyade adeta teşvik etmektedir. Ayrıca maddi hasarları da suçlu yerine devlet, yani biz üstlenmekteyiz. Halbuki suçlu hem suç karşılığında cezasını çekmeli, hem de maddi hasarı ayrıca ödetilmelidir. Eğer hasarı ödeyemiyorsa onun karşılığında da ceza verilmelidir. Mesela, Gezi olaylarında milyonlarca dolarlık maddi hasarı devlet, yani hiç bir suçu olmayan biz sade vatandaşlar ödedik, bu durum da adaleti yaralamıştır. Gezi sanıkları ayrıca maddi hasarları ödemeli veya onun yerine cezasını çekmelidirler. Merhum şehit Yasin Börü ve 50’den fazla insanın linç edildiği olaylarda da maddi hasarları biz sade vatandaşlar üstlendik.

Ayrıca hırsızlık, dolandırıcılık, tefecilik, fırsatçılık, magandalık, mal ve ürünlerde fiyat sahtekarlığı ve gizli depolama, şantaj yapmak ve benzeri suçların cezaları suçluyu ıslah edici değildir, tam tersine teşvik edicidir bizim ülkemizde. Bu cezalar en kısa zamanda düzeltilmeli, caydırıcı olmalıdır.

7- Annelerin Sigortalılığı konusu.

Defalarca yazdığımız bu konu çok şükür nihayet kısmen ele alınarak annelerin sigortalı olmasına katkı için harakete geçilmiştir. Ancak ev hanımı olan bir Anne, anne olduğu andan itibaren çocuk sayısına göre kademeli olarak tamamen sigorta kapsamına alınmalıdır ve yine çocuk sayısına göre kademeli olarak bir miktar ücret ödenmelidir. Böylece Türkiye’nin son yıllarda artan yaşlanması da önlenmiş olacaktır.

8- İş yeri açma ve kapama.

Türkiye’de iş yeri açmak daha kolaylaştırılmalı ve tabela vergisi gibi vergiler belli bir süre alınmamalıdır. İş yeri kapamalar ise eziyet olmaktan çıkarılmalı, yıllarca sürdürülerek işkence halini almaktan vatandaş kurtarılmalıdır.

9- İçkili Suç İşleme Konusu.

İçkili iken suç işleyenlerin cezalarına indirim uygulanmamalıdır ve cezaların miktarı da arttırılmalıdır.

Çünkü ülkemizde içki ve uyuşturucu kullanarak; araç kullanma, yaralama, gasp, ihtikar, taciz-tecavüz, magandalık ve cinayet işleme gibi suçların oranı toplum huzurunu bozacak boyutlara ulaşmıştır.

Bu konuda da mutlaka önlemler alınarak, cezalar toplum huzurunu koruyacak ve suçluyu ıslah edecek şekilde yeniden düzenlenmelidir.

10- 50+1 Konusu.

Parlamenter sistem denen ucube sistem son seçimle birlikte artık tamamen ortadan kalkmıştır ve bundan sonra kolay kolay gündeme gelemez.

Fakat son seçimle birlikte 50+1 ve ikinci tur sisteminin aksayan yanlarının olduğunu da gördük. Bu durumda, uygun bir zamanda bu konunun da yeniden ele alınmasının gereği ortadadır. Konuyu şöyle de özetleyebilirim: yönetim şekli olarak demokratik başkanlık sistemi; koalisyonlar ve kısa süreli çekişmeli iktidarlara göre daha gelişmiş ve faydalı bir sistemdir, ancak aksayan tarafları vardır, bunlar giderilmelidir.

11- Kiralara ve Pahalılığa Çözüm.

Yeni kurulan “Türkiye Yüzyılı” kabinesinin ekonomi ağırlıklı olduğu elbette çok yerinde bir karardır. Ne var ki, vatandaşın da tahammülü giderek azalıyor. Bu konu da kısa sürede ele alınarak halkımız rahatlatılmalıdır.

12- Yerel Seçimler.

Yerel seçimlere bir yıldan daha az bir zaman kaldı.

Özellikle Ankara ve İstanbul’u yönetenlerin son seçimde 85 milyonluk koca bir ülkeye nasıl yalan söylediklerini herkes gördü.

Ayrıca, İstanbul gibi Türkiye ekonomisinin çeyreğinden daha fazlasına sahip olan bir şehir, bu yönetimin elinde üç buçuk yılda, çok ağır bir borç batağına sürüklendi.

İstanbul ve Ankara başta olmak üzere diğer büyük şehirler bu müsrif ve yalancı başkanlardan mutlaka kurtarılmalıdır.

13- Ehliyet ve Liyakat Konusu.

Her biri yalan, iftira ve itibar suikastlığı üzerine birkaç doktora tezi bitirme derecesinde ihtisas sahibi olan muhalefet medyası, tüm seçim süresince Erdoğan’ın oğlu, damatları ve yakınlarını bakan yapacağını ısrarla ve utanmadan iddia ettiler. Fakat gördük ki, bakanlar arasında Erdoğan’ın tek bir yakını bile yer almamış. Toplum üzerinde çok ciddi iz bırakan bu ve benzeri yalanların da yukarıda dile getirdiğimiz gibi bir cezası mutlaka olmalıdır.

Ayrıca kabine için gösterilen ve toplumu rahatlatan bu hassasiyet tüm bürokratik kademelerde de aynı şekilde gösterilmelidir.

Farkındayım, yeni bakanlarımıza henüz bakan olma heyecanını bastıracak zaman tanımadan üst üste önemli hatırlatmalar yapmak biraz yadırganacaktır.

Fakat zaman dar.

Kazanmış olmanın rehaveti büyük bir düşman.

Sorumluluk çok ağır.

Tüm yürütme erkine sağlık,afiyet ve başarılı çalışmalar diliyorum.

 

Ferman Karaçam

 

YouTube     : youtube.com/c/FermanKaracam

Twitter        : twitter.com/fermankaracam 

Instagram   : instagram.com/fermankaracam

Facebook   : facebook.com/karacamferman

E-mail         : fermankaracam@gmail.com

Web Sitesi : fermankaracam.com

Yorumlar22

  • Hilmi beyca 1 yıl önce Şikayet Et
    Ferman bey , Maşallah güçlü kalem yorumlarla mücehezsin. Tesbitletın cok makul ve yerinde. Bizim seçim sistemimiz biattır Biat ise بيع kökünden alınmiş yani aliş veriş kökünde alınmiş aliş veriş ise bir akıttir yanı iki taraf arasında olur. Bu akıtte iki tarafın değil sadece bir tarafın sorumlulukları hatırlatılır. Gönul ister ki diğer tarafa da sorumluluğu hatırlatılsın
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • İstanbullu.. 1 yıl önce Şikayet Et
    Adalet bakanlığı, hakimlerin savcıların Yargıtay'ın anayasa mahkemesi nin karakter ve kişiliklerine iyi dikkat etsin. Cezayı verecek ya da toplumsal olaylarda ahlâkî inançsal dengeyi sağlacak olan yargının yerli olması önemli. ŞU AN EN BÜYÜK TEHLİKE YARGIDAKİ İNANÇSIZLIĞIN LAİKLİK maskesi altında büyümesi ve HEMDE YILLARDIR.. EN BÜYÜK TEHLİKE DE BUDUR....
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • vatan aşkı 1 yıl önce Şikayet Et
    Çok isabetli, özellikle suçlu ve cezası konusu kesinlikle düzenlenmelidir, suç işleyenin yaptığı kar kalmamalı, alkollü iken suç işlemek indirim değil, cezada artış olmalı. Kısacası adaletin olmadığı veya zayıf olduğu yerde ahlaksızlık ve çöküntü olur.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • bülent duman 1 yıl önce Şikayet Et
    evet inşallah makam ve mevki hırsı kimseyi kaplamasın
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Türk Hakan’ı 1 yıl önce Şikayet Et
    EYTli Bağ-Kur’lu esnaf çiftçi emekli olamıyor taşeron işçi kadro alamadı verilen maaş yeterli değil. Asgari ücret her yıl pazarlık olmakta emekli maaşlarına düzenleme gelsin. 500 dolar olsun ya da altına endeksli maaş gelsin. Alım gücü sabit olsun insanların refahını yükseltin
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat