Millete Tepeden Bakanlar Kaybeder
- GİRİŞ21.06.2023 08:27
- GÜNCELLEME23.06.2023 08:08
Siz değerli okuyucularımıza geçmişten iki örnek hatırlatarak, geleceği buna göre düşünmenizi önereceğim.
Birinci örneğimiz şu:
Erdoğan’ın İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı olduğu yıllardı.
MÜSİAD’ın Mecidiyeköy’deki binasında, iftara davetliydim.
Davetliler arasında İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan da vardı.
Akşam ezanı okundu, iftarımızı açtık, yemek faslı neredeyse bitti, bitiyor.
İmam Efendi sofra duasına başladı.
Belediyenin üst yönetiminde olan yanımdaki şahsa döndüm ve kulağına “üstadım acaba Tayyip Başkan niye bu kadar gecikti, bilginiz var mı ? “ dedim.
“Gelir şimdi, Başkanımız her akşam, daha önceden belirlenen bir fakirin sofrasında iftarını açar, yanında götürdüğü iftarlıkları da ev sahibine bırakır, eğer, eğitim gören çocuklar varsa onlarla özel olarak ilgilenir, ihtiyaç olursa çocukların bursları ile ilgilenir, hal hatır sorar gelir, iftarını böyle yerlerde açmaz.
Bu ramazanda da şimdiye kadar hiçbir dernek ve vakıf iftarına zamanında geldiğini hatırlamıyorum.
Ayrıca ramazan olmayan, normal diğer günlerde de sık sık bu gibi ziyaretleri yapar” dedi.
İlk defa duymuştum, lokmalar boğazımda düğümlendi, gerçekten bir siyasetçi açısından bakınca son derece etkili, halk açısından bakınca bir ilk ve güven verici bir davranış.
İkinci örnek:
İstanbul’u, kalp işaretiyle alıp, yabancı elçilerle boğazda balık keyfi yaşayan İmamoğlu’na teslim etmeden kısa bir süre önce yaşandı.
Yer, yine İstanbul, bu kez Yenikapı gösteri merkezi.
Bir etkinlik var.
Alana bir anda siyah renkli, camları içini göstermeyen son model bir Passat giriyor ve duruyor.
Sağ ön kapıdan, orta boylu, açık lacivert takım elbiseli, ceketinin kapalı düğmelerinin arasından karnı dışarıya taşan bir genç hızla çıkıyor ve arabanın arka kapısına yöneliyor.
Arabadan, 20-25 yaşlarında, Ray-Ban güneş gözlüklü, başında bir avuç Vakko eşarbı, yüzü, dudakları allı, morlu bir kız çıkıyor, yüksek topuklu açık kahve ayakkabılarının rengindeki çantası kolunda, başı havada dimdik yürüyor.
Şoför arabayı döndürüyor, az evvel arabanın sağ ön kapısından fırlayıp, genç kızın kapısını açan delikanlı yetişiyor ve kıza ilerideki bir topluluğu işaret ediyor.
Genç kız işaret edilen tarafa doğru yönelirken, topluluktaki herkes toparlanıyor, ceketler düğmeleniyor, eller öne doğru üst üste konup başlar hafif eğik bekleniyor.
Genç kız bu küçücük topluluğa emirler yağdırıyor.
Bu fotoğrafa tanık olan birçok insan var ama, fotoğrafa daha yakın duran orta yaşlı iki kişiden biri ağır küfürler savurarak oradan ayrılıyor.
Ve kısa bir süre sonra yapılan seçimlerde Binali Yıldırım kaybediyor, İmamoğlu kazanıyor.
Erdoğan yıllarca Anadolu’nun, İstanbul’un kenar mahallelerinden, kışın ortasında penceresi naylonla, muşambayla kaplı gecekondu evlerinden Sultanbeyli’nin, Kağıthane’nin, Yahya Kemal’in, Kasımpaşa’nın, Esenler’in, Bağcılar’ın...kenar semtlerinden toplayıp, neredeyse bir asır itilip kakılmış, iktidar yüzü görmemiş, merdiven altında tahta seccadede gizlice namaz kılan müstahdemleri iktidara taşımış, onların çocukları da, hem liderlerine, hem de davalarına sahip çıkamamış, şımarmışlar, görmemişlik yapmışlar ama tokatı yemişlerdir.
Buna rağmen gene de hamdolsun Filistin, Somali, Afganistan, Myanmar ve Suriye’nin yetimleri hatırına ayaktayız, bizi zalimler karşısında mahcup etmedi Yaratıcımız.
Gelelim diyeceklerime:
Bir yandan seksen küsür yaşında hala yüzde sıfır sekiz oy alarak böldüğü için övünen, bir yandan; vefasız, iz’ansız, omuzundaki apoletlerini göstere göstere şişinen ama tarihten, medeniyet geçmişimizden hiç bir ders alamamış buna rağmen geçmişte, Cumhurbaşkanı ve Başbakan yapılmış olan kimi zevat bir bölüp, bir parçalama isterisine kapıldılar ki sormayın...!
Bu bölme şehveti yüzündendir ki, asırlardır bir türlü ümmetin, ve ümmetin yetimlerinin, fakirlerinin yüzü gülmedi.
Geçmişte de, bugün de, birazcık kanat kuyruk peydahlamış beyinsiz mahlûklar, hemen düşmanın huyuna, suyuna karışıp Ray-Ban güneş gözlükleriyle millete tepeden bakan zavallılar bu ümmete ihanet ettiler.
Ümmet parçalandı, bölündü.
Bölündükçe zayıfladı.
Zayıfladıkça düşmanın ayaklarının altına serildi.
Ve bugün, iki milyarı aşkın Müslüman eğer zillet içinde yaşıyorsa Kutsal Kitabımızın “ bölünüp parçalanmayın, gücünüz zayıflar, devletiniz elden gider... “ emrini hiçe saydığımız, kendi aklımıza ve kısa hedeflerimize kilitlenip, ram olduğumuz içindir, birbirimize tahammül ve sabretmediğimiz içindir.
Önümüzde yeni bir seçim var İstanbul ve Ankara başta olmak üzere son seçimlerde 85 milyonun gözlerinin içine baka baka yalan söyleyen bu yabancı elçi düdüğü ile zıplayan başkanlardan şehirlerimiz mutlaka geri alınmalıdır.
Biliyor musunuz, son zamanlarda kendi kendime sık sık şöyle söylenmeye başladım: “Ümmet coğrafyasında bombalanan evlerin enkazından çıkarılan o, yüzü gözü kanlı topraklara bulanmış bebeler hatırı için, Allah, bu ümmeti bölüp parçalayan, bu ümmetin beyinsizlerini perişan etsin..!
Ferman Karaçam
YouTube : youtube.com/c/FermanKaracam
Twitter : twitter.com/fermankaracam
Instagram : instagram.com/fermankaracam
Facebook : facebook.com/karacamferman
E-mail : fermankaracam@gmail.com
Web Sitesi : fermankaracam.com
Yorumlar6