Önemli Bir Seyahatname

  • GİRİŞ02.08.2023 08:18
  • GÜNCELLEME03.08.2023 08:15

Son zamanlarda söz kitaptan açılınca açıkçası ben biraz geriye çekilip o meşhur seçkinci tarafımı çoğaltarak giriyorum konuya.

Haksız mıyım?

Sosyal medya herkesi yazar, her yazılanı da kitap yapıp önümüze koyuyor.

O sebeple kimin, ne yazdığına daha bir alıcı gözle ve bu konudaki kendime özgü ‘bilgi dağarcığımın’ süzgecini sıklaştırarak bakıyorum mevzuya.

Son günlerde bir Seyahatname çıktı.

Gördünüz mü, bilmiyorum.

Bu alanda daha önce de ‘rüştünü ispat etmiş’, ciddi bir yayınevi olan Büyüyen Ay Yayınlarından çıktı kitap.

Karton kapak ve ön kapakta ilk göze çarpan, kapağın alt kısmına doğru yarısından fazla bir yer kaplayan, adeta canlı bir savaş sahnesi. 

Üst kısmında kitabın adı ve seyyahımızın adı var.

Seyyahımız İngiliz bir bayan, Ella R. Christie.

Biraz aşağıda, kitabı tercüme edenin adı, ilginç bir şekilde ufacık puntolarla yazılmış: Yusuf Yazar.

Aşina olduğum bir kalem, yetkin bir yazar.

Her zamanki gibi iddiasız, adını kapağa mini puntolarla yazdırmış, mütevazi ama bir o kadar da usta bir yazar.

İşte kitaplara bakarken, "ölçü olarak kullanmamız gereken mikyaslar bunlar olmalı" diye düşünenlerdenim.

Hani şair diyor ya: "Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz / Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde."

Bazılarımızın zihninde biraz gerilerde, gölgelerde, arka planda, bazılarımızın daha net ve berrak olarak ön planda tercüme eserlere dair olumsuz bir kanaati vardır ya, işte bu kanaati tamamen silin zihninizden, çünkü Yusuf Yazar adı gerçekten tercüme konusunda son derece mükemmel bir isimdir.

Sadece tercüme mi?

Elbette değil. Telif eserler konusunda da Türkiye’de okunması gereken yazarlar sıralamasının en tepelerinde olan bir entelektüel birikime, kıvrak, donanımlı, edebi bir üsluba sahiptir.

Bu sebeple eserin konusuna girmeden önce, eserin seçiminin entelektüel bakımdan son derece önemli bir birikime sahip olan Yusuf Yazar tarafından belirlenmiş olması, kitabın konusunu güvenilir, önemli ve faydalı kılıyor şeklinde kanaatimizi belirtmiş olalım.

Zaten kitabın adından da bizim hem duygusal ve hem de fikri bakımdan çok ilgili olduğumuz bir alan olduğu görülüyor.

İzlenimlerin tamamı Ortaasya’da, daha doğrusu Türkistan coğrafyasında geçiyor.

Kitabın, ilgimizi belki daha yoğunlaştırmamız gereken bir tarafı da Türkistan coğrafyasının tamamında özgürlüğün sona erdiği, Sovyetlerin baskısı ve hegemonyası altına girdiği bir döneme rastlamış olması.

Seyyahımız Ella hanım elbette hususi olarak “bizleri” düşünerek tam da o kritik dönemde, o coğrafyayı ve izlenimlerini kaleme almamıştır fakat bu rastlantının biz Türkleri çok yakından ilgilendirmesi gerektiği de muhakkaktır.

İzlenimler 1910-1912 yılları arasındadır.

O zamanın başat Emperyalist devletleri olan İngiltere, Rusya ve Fransa güçlerini Osmanlı’ya karşı birleştirmişlerdir.

Osmanlı bu sebeple Balkanlar’dan dövüşerek ama kaybederek çekilmektedir.

Seyyahımız Ella R. Christie Moskova üzerinden, o sıralarda Hîve Hanlığı adıyla bir Özbek Devleti olan Hîve’ye ardından, Merv’e, Buhara’ya, Semerkant’a, Taşkent’e ve Hokand’a geçerek bölgenin nerdeyse tamamını gözlemleyerek not etmiştir. Ayrıca kitaptaki fotoğrafların tamamının Ella Hanım tarafından yerinde çekilmiş olması da kitaba çok önemli bir değer katıyor.

Diğer taraftan Çarlık Rusya 1873-1895 yılları arasında bu bölgeyi, yani Türkistan coğrafyasındaki işgalini gerçekleştirmiştir.

İşgal üzerinden otuz yıl kadar bir zaman geçmiş, bölgede henüz sosyolojik bakımdan taşlar yerine oturmamış, olayların sıcaklığı devam ederken; Türk insanında bu işgalin sosyal, siyasal, ekonomik, kültürel ve dini bakımlardan hangi sonuçları doğurduğunu izlemek ve bunları kaleme almak eserin değerini bir kat daha artırmaktadır.

Ve bu durum, eseri, Türkiye okuru için normal bir seyahatname sınırlarının dışına taşıyarak, bölge hakkındaki tarih bilgilerimizin de ötesinde kıymetli bilgilere ulaştırmaktadır.

Diğer taraftan; kitabın baskısının, izlenimlerden 13 yıl sonra yapılmış olması, Ekim 1917 Bolşevik- Lenin devriminin ve özellikle sonradan gelişen, Birinci Dünya Savaşı gibi kanlı bir savaşın sonuçlarının Ella hanım tarafından değerlendirilmesi, daha da mühimi Yusuf Yazar’ın kitapta bir takım açıklayıcı notlarının yer alması, kitabın değerini arttırıyor.

Böylece; her bakımdan ilgi alanımızın içinde olan bir coğrafyanın hakkında önemli bilgiler ve yerinde gözlemler içeren son derece gerekli, adeta yastık altına koyabileceğimiz bir seyahatname ortaya çıkmış.

Öte yandan okuyucu, bu kitapla birlikte Ata topraklarındaki maceramızı Hîve’den Buhara’ya, Taşkent’ten Hokand ve Semerkant’a kadar tüm coğrafyayı dolaşarak hüzünlü bir yolculuk yapacak.

Anadolu’yu İslamlaştıran gönül erlerinin fışkırıp çağladığı kaynaklara Yusuf Yazar’ın akıcı ve edebi cümleleriyle yine hüzünle karışık ama keyifli bir yolculuk yapacak.

Bitirirken şunu da kaydedeyim: Bu çapta güzel bir eserin ekonomik yükünü omuzlayan Büyüyen Ay Yayınlarını tebrik ediyorum. Kitabın seçimini yapan ve nefis bir Türkçe ile okuyucumuza kazandıran Yusuf Yazar’ı ve bir asırdan fazla bir zaman geçtiği için yaşadığını sanmadığım Ella Hanım'ın çocuklarını veya torunlarını tebrik ediyorum.

NOT: Yusuf Yazar Bey, eğer irtibat halindeyse Ella Hanım'ın, yaşıyorsa kendisine, değilse varislerine teşekkürlerimizi ulaştırabilir.

Ferman Karaçam

YouTube     : youtube.com/c/FermanKaracam

Twitter        : twitter.com/fermankaracam  

Instagram   : instagram.com/fermankaracam

Facebook   : facebook.com/karacamferman

E-mail         : fermankaracam@gmail.com

Web Sitesi : fermankaracam.com

 

Yorumlar2

  • Konuda iyi 1 yıl önce Şikayet Et
    Ingiliz deyince hemen aklıma arabistanlı lawrence çöl kraliçesi dişi lawrence geliyor. Tarihler de aynı döneme rastlıyor ingiliz kraliyet coğrafyacıları üyesi çoğu arkeolog cografya harita kuş gözlemcisi botanikçi böcekçi vs. altında gizli haber ağı kurma casusculuk vs. işleri. halen dernek faal ama casusluk işlerine devam ediliyor mu bilmem. Kadın olunca biz yakıştıramıyoz ama onlar bu
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Gerçek 1 yıl önce Şikayet Et
    Çanakkale şehitleri, şehitler üzerine şiirler yazanlar ve sonrasında bu şiirleri okuyarak şöhret olanlar da var. Öne çıkartılması gerekenler kan verenler olması gerekirken, şehadeti şiire dökenler de o nispette öne çıkartılabilir. Ancak şiir okuyanlar asla öne çıkartılmamalı. Bu anlamda bahsedilen eserin çevirisini yapanın ismini öne çıkarmaması erdemli bir iş olmuş.
    Cevapla Toplam 4 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat