Bedel Ödemek Deyince..

  • GİRİŞ02.12.2023 09:45
  • GÜNCELLEME06.12.2023 09:05

Benim için çok acı ve unutulmaz olan bir hatıramı yazacağım ama önce, bir kaç tespit yapmama müsaade edin.

Zaman zaman çeşitli ortamlarda gençlerle karşılaşıyoruz.

Sıhhi sebeplerden dolayı, her çağrıldığım yere gidemesem de, kimi zaman onların topluca bulunduğu yerlere gidip kendileri ile sohbet etme imkânı buluyorum.

Böylece; gençlerle, fikir alış verişinde bulunma, sohbet etme, onların düşüncelerinden faydalanma ve tecrübelerimizi paylaşma fırsatı bulmuş oluyoruz. 

Bugünün gençlerini etkileyen, onların dünya görüşlerini yaşamalarına engel olan veya bir şekilde zorlayan çok değişik ve bizim tanımadığımız etkenler var.

Bunları genel olarak şöyle sıralayabiliriz:

1- Aşırı iletiye maruz kalan genç zihinlerin dağılması, bir noktaya odaklanamaması. 
2- Yoksul ve genelde kırsal kökenli ebeveynlerin, nice zorluklarla çocuklarına sunduğu refah ve gençlerin, bu refaha bedel ödemeden sahip olmaları sonucu, farkındalık bilinçlerinin gelişememesi. 

3- Sosyal Medyanın; örnek şahsiyetler üzerindeki, yıpratma ve karalaması sonucunda gençlerin, model insanlara olan güveninin sarsılarak sonuçta, kendi içlerine kapanması. 

4- Kapitalizmin; tüm ilke, değer, ideal ve ideolojiler üzerinde kurduğu baskıyla birlikte bütün değerlerin üstünü kapatarak kendisinin tek hakim olduğunu kabul ettirmesi, teorik olarak değilse bile, pratikte bunu başarması yani, sözde olmasa dahi özde kapitalist gibi yaşanıyor olması. 

5- Gençlerin, Sosyal Medyaya olan ilgileri, onları; bir yandan ailelerinden, yakınlarından koparıp, diğer yandan evrensel birer dünya vatandaşı konumuna getirerek, sosyal yapıyı ve aileyi darmadağın etmesi yeni ve savaşılması gereken evrensel bir sorun olarak karşımıza çıkmış olması.

Beş maddede toparlayabildiğim problem/sorun veya gerçeklik karşısında biz yetişkinler, tüm dünyada gençleri kazanma çabası gösteriyoruz. 

Neler yapabiliriz konuşuyoruz.

Bu çerçevede; geçenlerde, bir ortamda ben de, gençlere, yaşadığım ve o gün, bugündür unutamadığım ve bedel ödemenin nasıl bir şey olduğunu, geçmişte bizim kuşakların hangi bedelleri ödediklerine örnek olarak anlattım.

Gençler için çok faydalı olduğunu gördüm.

Hatta bir gencin : “ İşte bedel ödemek budur” dediği bu tecrübenin ve farkındalığın algılanması için bu hatıramı yazmak istedim.

Erzurum Üniversitesinde öğrenciyim, ‘70’li yılların ortalarıdır yanlış hatırlamıyorsam.
O yıllarda Türkiye’de ortalama bir günde 20 genç insan öldürülüyor.

Hemen hemen Türkiye’nin her şehrinde caddeler ve sokaklar farklı 
görüşteki gençler tarafından taksim edilerek paylaşılmıştı.

İstanbul’da ablam ve akrabalarım olduğu için sömestr tatilinde trenle Erzurum’dan İstanbul’a geldim.

Haydarpaşa’dan gelip, Karacaahmet civarında bir durakta indim ve Üsküdar’da oturan ablamın evine doğru yürümeye başladım.

Çiçekçi semtinde bir sokaktan geçiyordum, etrafta gençler vardı ama, bilmiyordum, meğer orası solcu gençlerin “kurtarılmış” bölgesiymiş. 

Ansızın etrafım 20-25 kişilik bir gurup tarafından sarıldı.

Siyaha boyanmış askeri bir parka giymiştim, parkanın sol cebinde, genelde dikkat ettiğim halde unuttuğum, Milli Gazete var ve gazetenin başlığı dışarıdan görünecek şekildeymiş.
Fark etmişler ve bir anda etrafımı sarıp kollarımı arkadan birbirine kavuşturarak sımsıkı tuttular. 

Önümde heybetli bir genç durdu ve cebimdeki gazeteyi küfrederek çıkardı. 

O sırada etrafımdakiler tekmelerle, yumruklarla dört bir yanımdan vurmaya başladılar. 

Önümde duran pos bıyıklı, bir seksen-doksan boylarında, uzunca bir parka giymiş olanı bağırdı : “ Ulan siz faşistler daha akıllanmadınız mı, buralarda dolanıyorsunuz hala, keşif mi yapıyorsun, sayımızı mı öğreneceksin yoksa ulan .? “

Ve emir verdi, herkes vurmayı bıraktı.

Bana da, gözlerimi açmamı emretti bağırarak.

Gözlerimi zar zor açtım, ama en çok omuzlarım ve bacaklarım ağrıyordu hatta bacaklarımın hali kalmamıştı, bütün kemiklerimin kırıldığını sanmıştım.

Keşke kırılsaymış, kırılsaymış da, beterin beterini yaşamasaymışım. 

Önümdeki heybetli genç, cebimden çıkardığı gazeteyi, gözlerimin içine içine bakarak, ufak ufak parçalar halinde yırtmaya ve yere düşen parçaları ayaklarıyla çiğnemeye başlamıştı. 

İşte beterin beteri buydu.

İşte, yer yarılsa, yerin dibine girebilsem, dediğim an, o andı.

Çünkü, cebimden çıkarılan gazete Milli Gazeteydi ve gazetenin manşetinin hemen altında bir ayet meali yazılıydı.

O yıllarda, yirmili yaşlarda bir genç için, bunun nasıl bir anlam ifade ettiğini idrak edebilmek; ancak bunu yaşayıp o muamelelere tabi tutulmaktan başka türlü mümkün olamazdı. 

Artık hiç bir yerim, hiçbir yanım acımıyor, sadece yüreğim yanıyordu. 

Yüreğimin derinlerine bırakılan bir kor kütlesi bütün vücudumu dağlıyordu.

Hıçkıra hıçkıra ağlıyordum, vuruyordular, dövüyordular ama ben, duymuyordum.
Nihayet bıraktılar.

İçinde ne varsa boşaltılmış, boş ve kanlı bir çuval gibi kaldırıma yığıldım. 

Ne kadar orada, öylece kaldığımı bilmiyorum.

Kıştı, hava soğuktu, hırpalanmıştım, üstüm, başım açılmıştı, yırtılmıştı, üşümüştüm ve şiddetle titriyordum.

Çevreden kadın sesleri de geliyordu, ama ben göremedim onları.

O sırada sanırım o solcu gençlerin içlerinden fırsat bulan merhametli veya mahalleden, etraftan olayı gören biriydi, geldi, kolumdan tutup kaldırdı ve bana şunları söyledi: “Gel arkadaş, ben seni biraz uzağa götüreyim, kendine gelince bir doktora falan git.

Bunlar hırsını alamamışsa gelir, seni yeniden döver, öldürürler.

Kendileri ne Marks okurlar, ne Lenin okurlar ama, fakir, gariban çocuklarını öldürmeye gelince kimse bunlarla yarışamaz....”.

Belli ki, halime acıyan biriydi ve beni biraz oradan uzaklaştırıp bıraktı.

Şimdi, “Bedel ödemek” deyince, bilgisayarından başını kaldıramadığı için önündeki yemeğin birazcık soğumasından dolaylı annesini azarlayan gençlerimizin, bir mukayese yapabilmesi için paylaştığım, insanın bedeninden ziyade değerlerine düşmanlık edilerek, kahredildiği bu acı hatıramız, gençlerimiz için ne ifade eder bilemem, ama belki bir farkındalık oluşturur ümidiyle okunur.

Ferman Karaçam / Haber7
 
YouTube     : youtube.com/c/FermanKaracam
Twitter        : twitter.com/fermankaracam  
Instagram   : instagram.com/fermankaracam
Facebook   : facebook.com/karacamferman
E-mail         : fermankaracam@gmail.com
Web Sitesi : fermankaracam.com

Yorumlar4

  • Semih Acar 11 ay önce Şikayet Et
    Gazze icin kudus icin bir bedel ödeme zamanımız gelmedi mi gelmeyecek mi ey Müslümanlar ölen ölsün mü bu devlet islam ve mazlumun devleti degil mi bu gaflet ve sessizlik artik ölüleri biri geçti nerede ruhumuzu dirilten İslam
    Cevapla
  • Yaşasın Filistin 11 ay önce Şikayet Et
    YARABBİ sen içimizdeki şeytanlaşmışlara fırsat verme
    Cevapla
  • Nedret Demir 11 ay önce Şikayet Et
    Çok değerli Ferman Bey, Kaleminize yüreğinize sağlık. Belki şimdi gençlerimiz için bunlar bir anlam ifade etmiyor gibi geliyor olabilir ama onları en azından “hiç bir yere çıkmayan yol üzerinden “ almaya gayret için, farkı fark ettirmek için anlatmaya, yazmaya devam edeceğiz. Sağolun varolun.
    Cevapla
  • Nazlı 11 ay önce Şikayet Et
    Rabbim zalimlere fırsat vermesin ellerine geçen ilk fırsatta yine aynısını yaparlar zalimlierin kafa yapısı hiç değişmedi şimdiki liselerde akran zırbalığının bundan ne farkı var hiçbir ideali olmadan bir birlerini tahrik ederek saldırıyorlar ki bunlarda kenara çekecek kadar merhamet kaldımı bilmiyorum Allah neslimizi korusun
    Cevapla Toplam 3 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat