Amerika çağımızın bir devi.

Bir bakıma meşhur misalde olduğu gibi büyükçe bir fil ve her birimiz bu fili tarif etmeye çalışan körler gibiyiz.

Amerika: Bu çağın kin, riya, öldürme, işkence yapma, işgal, talan ve yalandan örülü büyük bir kapital saltanatının adı.

Bütün bu kötülüklerin üstünü örten ise, bilimsel ve teknolojik bakımdan son derece ileri sevide olması.

Bu kötücül saltanatın sarayındaki izbe koridorlarında sık sık filler tepişiyor ve onlar tepişirken olan da bizim gibi dünya ülkelerine ve halklarımıza oluyor.

Çünkü Amerika hapşırınca dünya nezle oluyor, işin gerçeği bu; faiziyle, dolarıyla, altınıyla, ticaretiyle, borsasıyla ilgilendirdiği gibi, Trump'ın Suikast olayı da tüm dünyayı, hepimizi ilgilendiriyor.

Geçen Cumartesi günü Pennsylvania'da düzenlediği mitingde eski Başkan, önümüzdeki Kasım ayında yapılacak ABD başkanlık seçimlerinde de Cumhuriyetçi Parti’den aday olan Donald Trump, silahlı bir saldırı sonunda yaralandı.

Sağ kulağından kurşun yarası alan Trump'ın sağlık durumu iyi.

Bazı medya kuruluşlarımızın ve “çok bilmişlerimizin” söyledikleri gibi Trump’a yapılan bu saldırı asla kendileri tarafından oy yükseltmek niyeti ile yapılmış bir saldırı olamaz. Zira sağ kulağı sıyırıp, kafaya isabet etmeden geçen bir akıllı kurşun henüz icat edilmedi. Beyin ile kulak arasında milimetrik bir mesafede komplo oyunu şaka kaldırmaz.

Donald Trump’a yapılan saldırı, öldürme niyetiyle yapılmış ve çok büyük bir ihtimalle “içeriden” planlanmıştır.

Amerika’da daha önce de dokuz başkana saldırı yapılmış, bunlardan dördü ölümle sonuçlanmış, beşi ise kurtulmuştu.

Dünyanın çok büyük bir bölümünü darbelerle, suikastlarla idare ederek imparatorluğunu yıllardır ayakta tutan bir büyük devletin, kendi içinde iktidar kavgası vermemesi, birbirine karşı suikastlar yapmaması düşünülemez. Amerika’da da bu suikastın olması normal karşılanmalıdır.

Önemli olan, bizim bu olayı doğru yorumlamamızdır.

Yapılan yorumlara bakıyorum, ülkemizdeki kalem erbabının önemli bir kısmı bu suikastı tamamen siyasi sebeplere bağlamış.

Elbette siyasi tarafı var bu olayın ama Amerika’daki diğer suikastlara da bakınca bu suikastın de ekonomik olduğu anlaşılıyor.

Bildiğimiz gibi Amerika’yı yönetenler, başkanlardan ziyade Amerika’nın derin güçleridir. Fakat bu derin yapı kendisini özellikle ekonomik bakımdan rahatsız edecek bir başkana ve ekibine izin vermek istemiyor.

Çünkü bu yapı ikinci dünya savaşından önce İngiltere idi.

İngiltere siyasi olarak savaş sonrasında Amerika’nın kendi yerini almasına rıza göstermişti fakat ekonomik olarak buna rıza göstermiyor.

Başta Amerikan Merkez Bankası (FED) olmak üzere, sistemi hala elinde tutan İngiltere yanlısı ve çoğunluğu Yahudi olan ailelerdir.

Bu ailelerin Amerika’da oluşturduğu derin yapı, Donald Trump'ın atacağı adımlardan rahatsızlık duyuyor.

Çünkü yakın bir zamanda “Heritage Foundation” vakfının hazırladığı, federal yönetimde kapsamlı değişiklikler öneren “Proje 2025” adında 922 sayfalık bir çalışma var.

Trump, bu çalışmadan kendisinin haberi olmadığını söylüyor ama konuştukları ile bu projedeki yazılanlar birebir Trump'ın düşüncelerini yansıtıyor. Ayrıca bu çalışmayı Trump’a yakınlığıyla bilinen muhafazakâr isim Paul Dans’ın direktörlüğünü yaptığı vakıf kaleme alıyor.

Dahası, Trump'ın kampanya sözcüsü Karoline Leavitt de "Proje 2025"in videolarından birinde yer alıyor.

Yeni bir Amerika devriminden, içeriye yönelik ciddi yaptırımlardan, başkanın yetkilerinin arttırılacağından özellikle Trump'ın bilinen medya, iletişim, otomobil, enerji, telekom vb. sektör devlerine karşı düşündüğü uygulamaları ile Proje 25’in diğer ticari ve ekonomik konuları, kısaca Trump'ın üzerinde durduğu adil olmayan uluslararası ticari anlaşmalar, belli ki derin yapıyı rahatsız ediyor.

Alt gelir sahiplerinde vergileri kısan, zenginlerin vergilerini arttıran, ABD’nin dünya jandarmalığına karşı çıkan, küreselcileri, dünya devlerini karşısına alan bir Trump neden suikasta uğramasın ki?

Daha önceki başkanlık döneminde de “Uluslararası Ticaret Savaşları” olarak adlandırılan atakları, kapitalizmin yerleşik küresel patronlarının, Trump'ı istemediklerinin en büyük sebebi.

Biden’ın iddiasına göre, Trump'ın gizli ajandasında mevcut Amerika Anayasası’nın feshedilmesinden bile söz ediliyor.

Hatırlayalım; suikasta uğrayan diğer Amerikan başkan ve adaylarının da hemen hepsi derin yapıyı rahatsız eden vaatlerde bulunmuşlardı.

14 Nisan 1865'te ilk öldürülen Abraham Lincoln’den, Kasım 1963'te öldürülen John F. Kennedy'ye kadar hepsi Amerika’yı yöneten aileleri rahatsız etmişti.

Öldürülen ve suikasta uğrayarak hayatta kalan başkan veya başkan adaylarının her birinin suikasta uğraması için farklı bahaneler ileri sürdüler, ne var ki bugünkü aday Donald Trump dahil hepsinin suikast sebebi ekonomiktir, müesses nizamın sarsılmasına izin vermemek için gösterilen bir tepkidir.

Bu seçimlerde kesin olarak Trump'ın seçileceğini öngören derin yapı, büyük bir ihtimalle yeniden onu ortadan kaldırmayı, hatta seçildikten sonra bile yeniden deneyecektir.

Çünkü diğerleri bu son suikasta göre çok hafif de olsa Trump bununla birlikte altı suikast atlattı, yani küresel çete kararlı görülüyor.

Trump eğer sağ kalır görevine devam ederse; muhtemelen Rusya-Ukrayna arasındaki savaş bitirilir, ABD’nin Uzakdoğu’da Çin ile olan ilişkilerde, Ortadoğu politikasında büyük bir değişiklik olacağını sanmam.

Göçmen konusu, ABD sağcı seçmeninin, dolayısıyla Trump'ın bir başka yakıcı konusu.

Bizi ilgilendiren tarafı ise; daha kötüsü atanır mı, bilemiyorum ama, McGurk denen mikrop görevden alınır, Türkiye için iyi olur. Ancak Filistin meselesinde Trump'ın daha agresif olduğunu biliyoruz.

Ferman Karaçam

YouTube     : youtube.com/c/Ferman Karaçam

Twitter        : twitter.com/fermankaracam  

Instagram   : instagram.com/fermankaracam

Facebook   : facebook.com/karacamferman

E-mail         : fermankaracam@gmail.com

Web Sitesi : fermankaracam.com