Kılıçlı Paşazadeler
- GİRİŞ11.09.2024 09:14
- GÜNCELLEME13.09.2024 10:36
Bana sorarsanız son haftaların, hatta son yılların Türkiye içindeki en önemli olayı nedir?
Cevabımı hemen vereyim: Kara Harp Okulu mezunu bazı teğmenlerin, mezuniyet töreninde yaptıkları korsan yeminleridir.
Yapılan bu yeminde sadece Kemalizm'e bağlılıklarını, laik rejimi koruyacaklarını ifade etmediler.
Aynı zamanda burnumuza çok kötü koku salan eski saltanat önderlerini, darbelerde ya da uçak, tank, helikopter ve askeri malzeme alımlarında yedi sülalesini abad ederek Türkiye’nin kanını emen generalleri de hatırlattılar.
Aslında gerek bu kılıçlı zavallıları, gerekse bunları bağırtan ağababalarını tanımlayacak çok özel tabirlerimiz ve darbımesellerimiz var ama her tarafa çekilebilecek o tabirleri kullanmıyorum.
Gene de şu kadarını hatırlatayım: Alışkanlığın iyisi iyidir de, kötü alışkanlıklardan kurtulmak gerçekten çok zordur.
Kötü alışkanlıklar insan bedenine yerleşen kanser virüsü gibidir.
Onlardan kurtulmak büyük bedeller gerektiriyor.
Kötü alışkanlık metastaz yaptığı zaman, yani kanser virüsü gibi bulunduğu bölge dışına çıkıp, diğer organlara da yayıldığı zaman ondan kurtulmak mümkün değil.
Bedeli can'dır.
Hastayı kaybederiz.
En basitinden, kötü alışkanlıklardan sayılan sigarayı ve diğer uyuşturucuları bırakmak, onlardan kurtulmak bile çok büyük emek ve en önemlisi de çelik gibi bir irade gerektiriyor.
Çünkü alışkanlık hem fizik bünyemizi, hem fizik bünyemizin birer yansıması olan davranışlarımızı, kanımızı ve nihayet en sonunda kişiliğimizi esir alıyor ve kurtulmak mümkün olmuyor.
Türkiye'de de bazı insanların askeri bürokrasi üzerinde birtakım katakulliler yapıp, onu kendi süfli emelleri için kullanmak gibi çok kötü bir alışkanlığı var.
Ne yaparsanız yapın bu alışkanlıklarını bir türlü bırakmıyorlar.
Durup durup askeri kışkırtmayı, askerin aklına darbe düşüncesini sokmayı, olmadı bir subayı, çıkıp hükümete meydan okumaya yöneltmeyi kötü bir alışkanlık haline getirmişler.
Asker darbe yaparsa, asker bildiri yayınlarsa, asker konuşursa bu şahısların yüreklerinin yağı eriyor, altın vuruş yapan uyuşturucu bağımlısı gibi kendinden geçip, hayatlarını bile riske atıyorlar.
Türkiye'de, belli bir kesim son derece akıldışı olan bu alışkanlığını sürdürmek konusunda inat ve ısrar ediyor.
İnanılır gibi değil ama gerçek bu.
Türkiye dört bir yandan çepeçevre kuşatılmış, bütün bir Türkiye düşmanları, bir adım daha ileri gitmememiz için Çanakkale'deki gibi topyekün üstümüze çullanmışlar.
Bir yandan kanlı bir cephe savaşı, bir yandan ekonomik ve siber saldırılar, bir yandan diplomatik baskılar, bir yandan açıkça tehditler varmış ne gam!
Yeter ki ihanetin en kötüsünü, yani böyle bir ortamda önce bizi birbirimize kırdırarak ülkeyi bir grup cuntaya, ardından da tarihi düşmanlarımıza teslim etmeyi başarsınlar.
Halbuki bu ahmaklar, o çok meşhur ve bilindik her on yılda bir askeri bürokrasiyi kışkırtmanın sonucu öncekiler gibi olmayacak, bunu göremiyorlar. Eskisi gibi balkonlarına çıkıp, gülücüklerle alkışlayamayacaklar sonucu.
Sonuç, kendilerinin de sonu olacak.
Alışkanlıklarına bu denli esir olmuş, kendilerini kaybedecek kadar ruhlarını zevk ve sefahatları uğruna satmış, Türkiye'nin beka mücadelesi verdiği böyle bir dönemde bu eski general artığı kılıçlı hayalperestleri överek pervasızca manşetler atan, alkışlayan bir kesimin varlığı cidden çok üzücüdür.
Bana kalırsa geleneksel ve sosyal medyanın içine sinmiş olan bu darbe heveslisi, Atatürk istismarcısı şımarık kaptanlar ve onların kürekçi paryaları, o kötü alışkanlıklarının bedelini ağır ödemelidirler.
Türkiye 28 Şubat gibi askeri vesayet dönemlerinde ve o dönemlerin bir daha geri gelip yeniden bu topraklarda ortaya çıkmaması için ağır bedeller ödemiştir.
Söz konusu teğmenlerin terfilerinin durdurulması gibi palyatif cezaları bu millet asla kabul edemez.
Bu askerlerin kimler olduğunun tespitleri iyi yapılarak cezalandırılmalı ve ordumuz ile tamamen ilişkileri kesilmelidir.
Bu da yetmez, o teğmenleri kılıçlı meydan okumaya kimler teşvik etmiş, bunun da araştırılıp bulunması, ifşa edilmesi ve cezalandırılmaları gerekir.
Bu da yetmez; medyada darbe hayali kuran bu kılıçlı paşazadeleri kimler alkışlamışsa onların da ortaya çıkarılması ve cezalandırılmaları lazım.
Aksi halde bu sinsi ve Türkiye düşmanı virüs, Kemalizm'in ve laikliğin altına gizlenerek yeniden ortaya çıkma cesareti gösterir.
Olayın basit bir yemin töreni olduğu ve darbe kalıntısı metnin de normal askeri terimler olduğu şeklinde yorumlanarak geçiştirilmesi kabul edilemez.
Bu olayın muhtemelen dışarıdan planlanıp desteklenen organize bir hareket olduğu açıkça bellidir.
Girilmesi yasak olan bir toplantıya gazetecileri kimler almıştır?
Bütün bunlar tespit edilmelidir.
Amaçları toplumu ayrıştırmaya ve iç çatışma zemini oluşturmaya yönelik bu olay son yılların en önemli olayıdır.
Bu olay es geçilemez ve basit cezalarla savuşturulamaz.
Harp okulu ilk sınıfından itibaren Türkiye’yi ekonomik, siyasi, savunma bakımından “yurtta sulh, cihanda sulh” ninnisiyle kıyamete kadar “gelişmekte olan ülkeler” kategorisinde tutarak, iliğini emen bu cinnet hali milim milim araştırılmalıdır.
Aksi halde bedeli çok ağır olacak.
Ferman Karaçam
YouTube : youtube.com/c/Ferman Karaçam
Twitter : twitter.com/fermankaracam
Instagram : instagram.com/fermankaracam
Facebook : facebook.com/karacamferman
E-mail : fermankaracam@gmail.com
Web Sitesi : fermankaracam.com
Yorumlar92