Halep’te 14 yıl Sonra Hak Sahibi Hakkını Aldı
- GİRİŞ04.12.2024 09:25
- GÜNCELLEME05.12.2024 09:14
27 Kasım Çarşamba gününden itibaren Suriye’nin, Şam’dan sonra en büyük ikinci şehri olan Halep’te meydana gelen olayların ne anlama geldiği konusunda kesin kanaatler ifade etmek oldukça zor.
Ancak, Halep gibi Suriye’nin ekonomik bakımdan can damarı, siyasi ve savunma bakımdan stratejik, sosyal, kültürel ve tarihi bakımdan hayati derecede önemli olan bir şehrinin “Suriye Muhalefeti” tarafından çok kısa bir süre içerisinde alınmasını sadece Esed cephesinin yetersizliğine bağlamak yanıltıcı olur.
Çünkü, Türkiye’nin yıllardan beri dillendirdiği, sınırlarımızdan 30 km derinliğin boşaltılması harekâtı da Halep Harekâtı ile aynı zamanda başlatıldı ve bir gün içinde Tel Rifat, Suriye Milli Ordusu (SMO) tarafından PKK’dan alındı.
Tel Rifat’ın alınması Türkiye için çok önemli.
Çünkü, Türkiye, daha önce yaptığı;
24 Ağustos 2016’da Fırat Kalkanı,
20 Ocak 2018’de Zeytin Dalı,
9 Ekim 2019’da Barış Pınarı Harekatları sırasında Tel Rifat’ta Rusya’nın üssü olduğu ve oradaki PKK’lıları koruyup kolladığı için Türkiye oraya dokunamamıştı.
Daha doğrusu Türkiye’nin 30 km hassasiyeti için Rusya ve ABD sözlü ve yazılı olarak taahhüt etmelerine rağmen, sözlerini yerine getirmemişlerdi.
Peki şimdi ne oldu da Rusya Tel Rifat’tan çekildi, PKK’lılar da apar topar kaçtılar?
Sanıldığı gibi Rusya’nın, Ukrayna savaşından dolayı güçlerini oradan çekmiş olması söz konusu değildir. Eğer öyle olsaydı ve Rusya çekilmek istemeseydi, orada göstermelik birkaç askerini tutar ve üssünü terk etmezdi, o durumda SMO, dolayısıyla Türkiye, Tel Rifat’a giremezdi.
Rusya’nın Tel Rifat’tan çekilmesi şu sebebe dayanıyor:
Türkiye aylardan beri en üst düzeyde, yani Cumhurbaşkanı düzeyinde defalarca Hafız Esed’le görüşmek istediğini dile getirdi.
Türkiye bu konuda yalnız değildi. Türkiye, Rusya ile mutabıktı ve bu durum Esed’e iletildi.
Ne var ki Esed, İran’ın kesin olarak karşı çıkması sebebiyle Türkiye ile görüşmedi.
Bu sebeple 2016 yılında Halep’i yerle bir eden, İdlib’i defalarca bombalayan, Tel Rifat’tan yıllardır çıkmayan Rusya hem Esed’e ve hem de İran’a karşı eskisi kadar yakın durmuyor.
Ancak; Esed vasıtasıyla Akdeniz’e, yani uzun zamandır hayalini kurduğu sıcak denizlere inmiş olması ve Esed’den daha fazlasını bekliyor olması Esed’i desteklemekten Rusya’yı vazgeçirmiyor.
Rusya hala isteksiz de olsa Suriye’de bazı yerleri havadan bombalıyor.
Esed’in, Putin’e yeni vaatlerde bulunması Rusya’nın hava saldırılarını arttırmasına sebep olabilir.
Diğer taraftan İran’ın tutumu çok manidar.
Sadece Suriye’de değil, tüm bölgede ve kuzeyimizde uzun yıllardan beri İran'ın ortaya koyduğu davranışlara yakından bakıldığında dostane olmayan, aksine hasmane hareketler görüyoruz.
Bu sebeple Suriye muhalefetinin Rusya, ABD ve rejime bağlı Esed güçlerinin yanında, İran’ın Suriye’ye getirdiği vekil güçleri Haşdi Şabi, Hizbullah, Yemen Husileri, Afganistan’ın Hazara Şiileri ile de çarpışmak zorunda kaldı.
Sadece bu kadar da değil, PKK/PYD ve DEAŞ da Suriye muhalefetinin yıllardır çatıştığı gruplar arasında yer almaktadır.
Bunun içindir ki, yıllar sonra ikinci defa yeniden başlayan Suriye iç savaşında muhalif kesimin büyük bir öfke ve enerji biriktirdiğini kabul etmeliyiz.
Ne var ki, bu öfke ve enerji bugün ortaya çıkan tabloyu anlamamıza yetmez.
Çünkü, Halep'e yürüyen ve Türkçesi Şam’ın Kurtuluş Heyeti olan, Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) örgütünün içinde Suriye Milli Ordusu (SMO) gruplarının yer alması, harekatın zamanlaması, SMO’nun Tel Rifat’taki düzenli ordu görüntüsü, geçen çarşamba günü başlayan harekatın hakkında bize başka şeyler söylüyor.
Yani bu tablonun ardında büyük bir devlet aklının olduğunu görmemek mümkün değil.
Sadece sahaya bakarak bunları söylemek de yeterli değil.
Siyasi kararlılık.
Sabır.
Diplomatik başarı.
Zamanlama.
Kurmay bilgi, beceri ve disiplin.
Sağlam ve güvenilir bir istihbarat.
Bütün bunların yanında on yıl gibi kısa bir zaman içerisinde 52 bin kişilik bir orduyu eğitip donatmak son derece önemli.
Bu sebeple; şu anda sahada ortaya konulan başarıyı görmemiz tek başına yeterli değil, aynı zamanda bu başarının arkasındaki devlet aklını da küresel bir atılım ve başarı olarak görmemiz ve teslim etmemiz lazım.
Ayrıca bugün Suriye’de olanları, 14 yıl gibi uzun bir zamandan sonra ‘hak sahibinin hakkını alması’ şeklinde anlamalıyız.
NOT:
Üç gün önce İsrail Başbakanı Bünyamin Netanyahu’nun eşi Sara Netanyahu Florida’da ABD’nin 47. Başkanı olarak seçilen Donald Trump ile baş başa bir yemek yedi.
Üzerinden bir gün geçmeden Trump, Hamas'ın elinde bulunan rehinelerle ilgili sosyal medya üzerinden, göreve başlayacağı 20 Ocak'tan önce rehinelerin serbest bırakılmaması durumunda, buna sebep olanlara hiç görülmedik şekilde bir cevap verileceğini ve Orta Doğu'nun cehenneme döneceğini söyledi.
Trump sanırım farkında değil.
Fakat hatırlatalım; zulümleriniz sebebiyle Ortadoğu yıllardır zaten cehennemi yaşıyor, daha fazlasını yapamazsınız.
Ferman Karaçam
YouTube : youtube.com/c/Ferman Karaçam
Twitter : twitter.com/fermankaracam
Instagram : instagram.com/fermankaracam
Facebook : facebook.com/karacamferman
E-mail : fermankaracam@gmail.com
Web Sitesi : fermankaracam.com
Yorumlar13