Bilinen ırkçılık bugünümüzün meselesi değildir.

Tarihin her döneminde kendisini, diğerinden üstün gören, “ötekini”, fırsat bulduğunda aşağılayan ve ötekileştiren sadist bir kişiliktir.

Batı bu zihniyetin temsilcisidir.

“Doğu” ise bu zihniyeti temsil etmese bile ırkçılık konusunda İslam Dininin gelip, insanı, bütün yaratılmışların en şereflisi olarak ilan edişinden önce, o da ırkçı idi.
İslam Dini, insanı, “Eşrefi Mahlukat” olarak nitelendirdikten sonra, insan insana eşit olmuştur.

Peygamber Efendimiz de, bir hayat nizamı olarak İslam'ı yaşamaya ve hem çağına hem de kıyamete kadar tüm insanlığa örnek olmaya başlayınca, ırklar arasındaki üstünlüğü tamamen kaldırmıştır.

Bizim dinimiz üstün ve değerli olmayı zenginliğe, şöhrete, beyaz, sarı veya siyah “renkli” olmaya, soyluluğa... bağlamamış; Yaratıcıya daha çok ibadet etmeye, yani takva üstünlüğüne bağlamıştır.

Herhangi bir ırkın, diğerine göre daha kıymetli olduğunu söyleyerek, kendi ırkı ile övünmeyi yasaklamıştır.

İLK IRKÇI ŞEYTANDIR

Aslında kendisini ötekinden daha önemli, daha üstün gören ırkçılık anlayışı sürekli bir daraltma ve küçültme anlayışıdır.

Büyüklendikçe küçülen bir anlayış.

Irkçılık aynı zamanda kibirli olmaktır.

Kibirli kimse ise cennetten, hatta cennetin kokusundan bile uzaktır.
İlk kibirli olan ırkçı yaratık ise şeytandır.

Şeytan; meleklerin tümünden daha akıllı ve bilgili olduğu kadar, yeni yaratılacak olan insanların da hepsinden daha akıllı, bilgili, bu sebeple de “büyük ve üstün” olduğunu iddia ederek Yaratıcının emrine karşı çıkmış, kovulmuş, küçülmüştür.

Bu küçülme ve kovulmayı aynı şekilde Kabil’de de görüyoruz.

Kabil de kardeşi Habil’den daha değerli ve önemli olduğu halde kendisine bu önemin verilmediğini varsaymış, kardeş katili olmuştur.

Siyonistler de ırkçıdır.

Bu elbette bütün Yahudiler için geçerli değildir ama Yahudilerin Siyonist'i çoktur, ayrıca etrafınıza dikkatle bakarsanız Yahudi olmayan başka “Siyonist" topluluk ve ülkeler vardır.
Bu semboller aslında bize ve tüm insanlığa ibret olması gerekirken ne yazık ki günümüzde de geçer akçedir.

Çünkü emperyalizm her dönemde, her tarihte bölmek, parçalamak ve küçülterek sömürmek için kendisine vekâlet edecek; aklını az kullanan, kısa vadeli düşünen, ileriyi ve olacakları göremeyen, ufku dar ve bilgisiz olanları seçmiştir.

Dün böyle idi.

Bugün böyle.

Yarın da böyle olacak.

Çünkü dünyada akîl olan insan kadar embesil olan insanlar da vardır.
Olacaktır da. Ne yazık ki bu kişiler veya topluluklar ülkelerin ya da insanlığın çok acılar çekmesine sebep oluyor.

Çünkü ırkını üstün görmek, yaratılışa karşı çıkmaktır, Yaratıcının iradesi beyazı, siyahı, zenciyi kendisine sorarak yaratmamıştır.

İrade sahibi Allah’tır.

Kudretin, kuvvetin, mülkün, insanın, eşyanın ve alemlerin sahibi de O’dur.
Bu büyük emre itaatsizlik ardından büyük acılar getiriyor.

IRKÇILIK MİLYONLARCA İNSANIN ÖLÜMÜNE SEBEP OLMUŞTUR

Birinci Dünya Savaşı Sırp faşist Gavrilo Princip’in Avusturya-Macaristan Veliahttı Franz Ferdinand’ı öldürmesiyle; İkinci Dünya Savaşı 1 Eylül 1919’da ırkçı Almanya’nın Polonya’yı işgal etmesi sebebiyle çıkmadı mı? Bu savaşlarda milyonlarca insan kırılmadı mı? Yaralı, sakat, evsiz, barksız, aç, susuz, kimsesiz kalmadı mı?

Osmanlıyı ırkçılık yıktı.

Osmanlıdan sonra dünyada huzur var mı?

Türkiye yarım asırdır PKK ile boğuşuyor, binlerce şehidimiz var, milyarlarca dolar kaybımız var. Bütün bunlar Eski Türkiye’yi sahiplenen Türk Irkçılığı sebebiyle değil midir?
Bugün yine Türkiye düşmanı emperyalistler yağlı çaputlarını sokaklara sürüp kibriti çakmayı planlıyorlar.

Emperyalist patronlar iyi biliyorlar ki, yağlı çaput tez tutuşur.
Ve tutuşturmak için fırsat kolluyorlar.

Irkçı faşistlerde kendilerinden olmayanlara karşı vicdan belirtisi, acıma hissi ve merhamet yoktur.

Irkçı faşistler ve Siyonistler kendi ırkından olmayanlara karşı son derece insanlık dışı davranırlar; fırsat bulurlarsa çoluk, çocuk demeden katlederler, tıpkı Filistin’de, Gazze’de ve Suriye’de olduğu gibi.

Çünkü ırkçılar, ırkından olmayanları “insan" olarak görmezler.

IRKÇILIK CAHİLİYEDEN KALMA BİR GELENEKTİR

İslam Dini çok kesin bir şekilde ırkçılığı yasaklamıştır.

Bir Müslüman asla ırkçı olamaz.

Çünkü Efendimiz (sav) bir hutbesinde, “Irkçılık, zalim de olsa kendi kavmine arka çıkmandır.” diyerek,

“Irkçılığa çağıran bizden değildir,

Irkçılık davası uğruna savaşan bizden değildir,

Irkçılık uğruna ölen de bizden değildir.” diyerek kesin ve net bir dille ırkçılığı lanetlemiş, ayrıca şu örnekte olduğu üzere ırkçılığı cahiliye toplumu adeti olarak nitelemiştir: Bir gün aralarındaki bir tartışma sonucunda Hz. Ebu Zer el-Gıfari, bir anlık öfkeyle arkadaşı Hz. Bilal-i Habeşi’ye: "Kara kadının oğlu" demiş.

Hz. Peygamber (sav) bunu duyunca, "Ey Ebu Zer!

Sen onu anasından dolayı mı ayıplıyorsun?

Demek ki sende hâlâ cahiliye ahlakı var." diyerek çok sert bir ikazda bulunur.
Bunun üzerine yaptıklarına son derece üzülen ve pişman olan Hz. Ebu Zer, yanağını yere koyarak, "Bilal ayağı ile basmadıkça yanağımı yerden kaldırmayacağım" diyerek, ondan özür diler.

Bugün ülkemizde ne yazık ki medeniyet değerlerimizden, geçmişimizden, tarihimizden bilgi sahibi olmayan ve ülkemizi bölmek isteyen emperyalist güçlerin tuzaklarına düşen bazı gençler şeytanın öncülüğünü yaptığı bu ilkel görüşü benimseyerek bölücülük ve yabancı düşmanlığı yapmaktadırlar.

Vatan hainliği peşinde olan, ülkemizde yabancı ajanlığı yaparak, yabancı düşmanlığı yapan, mültecilere karşı düşmanca davranan, beşinci kol faaliyeti yürüten bazı kişiler iyi takip edilmelidir.

Takip edilmeli ve gereği yapılmalıdır.

Aksi takdirde iş, işten geçecektir.

Kayseri’de yaşanan olayları Türkiye geneline kin ve nefret olarak yaymak için pusuda bekliyorlar, bizden söylemesi.

Ferman Karaçam / Haber7
YouTube     : youtube.com/c/Ferman Karaçam
Twitter        : twitter.com/fermankaracam  
Instagram   : instagram.com/fermankaracam
Facebook   : facebook.com/karacamferman
E-mail         : fermankaracam@gmail.com
Web Sitesi : fermankaracam.com