Bahçeli'nin çıkışı ve büyük değişim
- GİRİŞ29.01.2025 09:09
- GÜNCELLEME30.01.2025 07:54
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin yeni yasama yılında Mecliste, yerinden kalkarak DEM partililerin ellerini sıkması, ardından Öcalan’ın Meclis grubunda PKK’yı lağvetmesini teklif etmesi, gündemin en önemli maddesi olarak hala güncelliğini ve önemini koruyor.
Öyle anlaşılıyor ki; MİT Başkanı Sayın İbrahim Kalın’ın Suriye’yi, Dışişleri Bakanı Sayın Hakan Fidan’ın da Irak’ı ziyaret etmeleri bu konu ile ilintilidir.
Muhtemelen, PKK silah bırakmazsa, yapılması düşünülen bir operasyonda Suriye ve Irak’ın da bu operasyona dahil olmaları istenmektedir.
Bahçeli’nin bu çıkışlarına, siyasetin bilindik penceresinden bakınca ya Devlet Bey’in siyaseten intihar ettiğini düşünebilir ya da meselenin derinliğini göremeden bu konuşmaları magazin boyutunda ele alırsınız.
Türkiye’de her ikisi ve daha fazlası da mevcut.
İYİ PARTİ Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu’nun, Bahçeli’nin geçmişte Erzurum’daki urganlı çıkışına gönderme yaparak hançeresini yırtıp mecliste urgan atarak bağırma hamlesi, hamasi bir siyasi çıkışın en belirgin örneğidir.
Bu bağırma, İYİ PARTİ’nin bir önceki Genel Başkanı hanımefendinin bağırmaları gibi içi boş, devlet aklı ile tamamen ters olan, anlamsız ve sloganik bir çıkıştır.
Dervişoğlu’nun, Devlet Bey’in çıkışını ve diğer konuşmalarını anlaması çok zor görünüyor.
Anlaşılan o ki; CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in bu konu gündeme geldikten sonra ortaya attığı “El Yükseltme” tabiri ise meseleyi magazin boyutunda ele almanın güzel bir örneğidir.
Diğer küçük ve sadece ırkçılık yaparak, mülteci düşmanlığı ile oy devşiren, sırtını hangi odaklara dayadığı açıkça belli olan partiden ve onun başkanının konuşmalarından söz etmek gereği bile duymuyorum. Çünkü bu mevzunun anlaşılabilmesi evvela bağımsız düşünmeye, bilgi sahibi olmaya ve samimi olmaya bağlıdır.
Bu zatın bütün bildiği ırkçılık ve bölücülüktür.
Yaptığı mülteci düşmanlığı ise vicdansızlıktır.
Umuyorum ki, bu şahıs hakkında yapılacak tahkikat bütün gerçeklerin de ortaya çıkmasına vesile olur.
Öteki partiler ise zaten yavaş yavaş eriyerek milletin gönlünden düşeceği için ve ufuk olarak da çok dar görüşlü olduklarından dolayı bu önemli konuyu anlamalarını beklemek ham hayalden ibarettir.
Dünyada gelişen olaylara bakarak Bahçeli’nin konuşmalarının ne anlama geldiğini akıl süzgecinden geçirmek bana kalırsa son derece önemli.
DÜNYA DEĞİŞİYOR, SYKES-PİCOT SINIRLARI DA KALKACAK
Dünya yeni bir doğumun eşiğindedir.
Bilindik sınırlar değişiyor, değişecek.
En önemli değişim çevremizde yaşanacak.
Çünkü daha önce gerçekleşen emperyalist planlar bölge halkları tarafından algılandı.
Küçük olmanın sefalet, kölelik ve zilleti; büyük olmanın onuru, şerefi ve birlikte mutlu olmanın huzuru ile yer değişecek.
Zor da olsa değişecek.
Sykes-Picot’nun çizdiği suni sınırlar kalkacak ve Türkler, Kürtler, Araplar yeniden kucaklaşacak, yeniden büyük bir medeniyetin yükünü birlikte omuzlayıp, sorumluluğunu yüklenecek ve kardeş olduklarını hatırlayacak, birbirine sarılacaklardır.
Çünkü coğrafya ve tarih bunu emrediyor.
Çünkü; emperyalist patronların özellikle bölgemizde ve Müslüman halklar arasında iki yüz yıllık ayırma, bölme, küçültme ve yönetme planlarını parçalama vakti gelmiş olmalı.
Dünyada silahlanma yarışı da gemi azıya almıştır.
Eski silah stokları vekil güçler eliyle küçük yıpratma savaşları için harcanırken yeni silahlar deneniyor ve yarış hızlı bir şekilde sürüyor.
Ülkeler birbirlerinin nabzını ölçerek, birbirine yakınlaşıyor ya da uzaklaşıyor.
Yeni bloklar ortaya çıkıyor; yepyeni hasımlar ya da dostluklar oluşuyor.
Dünyanın söz sahibi ülkeleri sınırların yeniden çizilmesini öngörüyor.
Avrupa ülkeleri yani, Batı Bloku, kendi içindeki birliğini pekiştirmenin çabası içindedir.
Amerika önce, kendi çevresinden başlayarak yeni toprak parçaları elde etmenin niyetini yüksek sesle ifade ediyor.
İngiltere, Fransa, Yunanistan ve Almanya devlet yetkililerinin Amerika’yı ve İsrail’i; terör devleti İsrail bakanlarının ise Amerika ve Avrupa ülkelerinin bakanları ile görüşmeleri ve samimi kucaklaşmaları, aralarında sürekli gidip-gelmeleri daha önce hiç görülmemiş bir tempo ile devam ediyor.
Rusya Devlet Başkanı Putin’in Kuzey Kore ve diğer ülkeleri ziyareti, bakanlarının bazı ülkeleri ziyaretleri ve nabız yoklamaları ise aralıksız sürüyor.
Çin, yeni ve etkili teknolojiler çerçevesinde güçlü silahlar üreterek ve sık sık da bunları deneyerek hasımlarına göz dağı veriyor.
İran, denizaltında değişik bir güç denemesi ile yarışa katılıyor.
İkinci Dünya Savaşından sonra Dünya ilk kez bu kadar büyük bir değişimin ve dönüşümün eşiğindedir.
YURTTA SULH CİHANDA SULH BÜYÜK BİR SAÇMALIKTIR
Böyle bir ortamda Türkiye “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” saçmalığı ile uyumaya devam edemezdi ve etmedi de.
Beklenmedik bir vakitte, 27 Kasım 2024’de başlayan ve 8 Aralık 2024 tarihinde, Suriye’de tarihin en önemli halk devrimlerinden birini gerçekleştirdi.
Bu devrimi; Türkiye ordusundan tek bir askerimizin burnu bile kanamadan, İdlip’de kanatlarının altında tutarak 13 yıl süreyle eğitip donattığı Esedlerin muhalifi 50 bin kişiden oluşan SMO ve onların ortakları ile gerçekleştirdi.
Böylece Türkiye, yarım asırdan daha fazla olan köhnemiş Esedlerin Baas rejimini çöpe atarak, etkinliğini Lübnan sınırlarına taşıdı.
Şunu unutmayalım; eğer Suriye devrimi üzerinde Türkiye’nin güçlü, kararlı ve birleştirici eli olmasaydı, Suriye de Libya gibi bölünecek ve muhalifler birbiri ile savaşırken Emperyalizm de Suriye’ye tamamen yerleşecekti.
Öte yandan Devlet Bahçeli’nin mecliste DEM partililerin ellerini sıkmasının ardından yaptığı “Tecridi kaldırılırsa, terörist başı gelsin, TBMM’de DEM parti grubunda konuşsun ve PKK’nın silah bıraktığını ilan etsin” diyerek hepimizi şoke eden çağrısının yankıları dört aydan beri hala güncelliğini koruyor.
Bunun ardından iki vekilden oluşan bir DEM parti heyeti, İmralı'yı, diğer partileri, Demirtaş'ı, “Biz sırtımızı PKK’ya, YPG’ye dayıyoruz” diyen Figen Yüksekdağ’ı ve diğer ilgili kişileri ziyaret etti.
Sırrı Süreyya Önder ve Gültan Kışanak İmralı ile ikinci görüşmelerini de yaptılar.
Öcalan’ın PKK’ya silah bıraktırma çağrısı ile mi, yoksa arka kapıdan dolanma yöntemi ile mi cevap vereceği konusu önümüzdeki günlerde netleşecek.
Öcalan nasıl bir çağrı yaparsa yapsın, yaşanan Gazze olayları, artan silahlanmalar, Trump’ın iktidara gelişi ve etrafına küresel teknoloji devlerini almış olması, Çin’in yeni silahları hızla deniyor olması dünyanın çok büyük bir değişime doğru ilerlediğinin göstergeleridir.
Ayrıca, öteden beri İsrail ve ABD’nin Gazzelileri Mısır ve Lübnan’a sürme konusundaki planı devam ediyor, BAE ile de bu konuda anlaşılmış görünüyor.
Dikkat ederseniz Trump son zamanlarda bu konuda ısrar ederek Mısır ve Lübnan’a baskı yapıyor.
Bu durumda “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” ilkelliğinin ve anakronik saçmalığının yeni Türkiye’nin geleceğinde hiçbir geçerliliği yoktur ve olmamalı.
Ayrıca Bahçeli’nin yaptığı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da desteklediği hamlelerin kısa vadeli bakış açıları ile anlaşılmasının mümkün olmadığı yakında fark edilecektir.
Ferman Karaçam / Haber7
YouTube : youtube.com/c/Ferman Karaçam
Twitter : twitter.com/fermankaracam
Instagram : instagram.com/fermankaracam
Facebook : facebook.com/karacamferman
E-mail : fermankaracam@gmail.com
Web Sitesi : fermankaracam.com
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol