Akademisyeninden gazetecisine cinnet geçiriyorlar
- GİRİŞ12.02.2025 08:21
- GÜNCELLEME12.02.2025 09:04
Siyasetçisinden akademisyenine, gazetecisinden televizyon sunucusuna, sanatçısından menajerine, komedyeninden tiyatrocusuna, yönetmeninden aktörüne kadar hepsi cinnet halinde. Ne yaptıklarını, ne yapacaklarını bilemiyorlar. Seçimlere daha üç koca yıl var. Eğer böyle giderse, savcıların işi çok zorlaşacak. Hakaret ediyorlar, küfür ediyorlar, “sizden korkmuyoruz, sizden korkan sizin gibi olsun” diyorlar, fakat hakim karşısına çıkınca tir tir titriyorlar, “biz yapmadık” yalanına sarılıyorlar.
En son geçenlerde Cumhurbaşkanına hakaretten tutuklanan Dr. Çiğdem Bayraktar Ör. Sözüm ona akademisyen, tarihçi, yazar ve Tele 1 sunucusu. Paylaşımına bakar mısınız?
“AKP ve onun yoz iktidarı… Asla Cumhurbaşkanı olma vasfı taşımadan Cumhurbaşkanı olabilmiş ‘diplomasız’, liyakatsiz, kinden beslenen partili Cumhurbaşkanı.”
İnsan, hele hele akademik formasyon almış bir insan, bu kadar pespaye, bu kadar kokuşmuş pis bir sokak ağzı ile konuşur mu? Normalinde konuşmaz, konuşamaz. İstanbul Marmara Üniversitesi ve rektörü orada duruyor, açarsınız bir telefon sorarsınız, Recep Tayyip Erdoğan adında bir mezun öğrenciniz oldu mu, olmadı mı veya bir dilekçe ile başvurur alırsınız cevabınızı. Eğer böyle bir mezun yoksa, o zaman üslubunca hesabını sorarsınız. Eğer varsa da susarsınız, böyle; edebe, adaba, ahlaka aykırı ve yalan konuşmazsınız, utanırsınız.
AHLAKSIZLIĞI KİM YAYGIN HALE GETİRİYOR?
Diyorlar ki, “efendim Türkiye’de ahlak bozuldu”. Elbette bozulur. Bu derece kendisini yüksek apoletli gösterip ardından olmadık terbiyesiz, ahlaksız, edep dışı ve yalan sözler sarf edenleri görünce, sokaktaki vatandaş ne yapsın? O da düşünüyor ki; demek, bunca apolet, bunca yüksek seviye, bunca kariyere sahip olmak için ahlaksız ve yalancı olmak gerekiyor. Ve böylece ahlaksızlıkta, yalancılıkta sınıf atlıyoruz.
Bir televizyon sunucusu olan akademisyen, üstelik bayan olan bir insan, şu iğrenç cümleleri kurar mı?
“Beynini kiraya vermiş, onurunu terk etmiş, bir koltuk uğruna önceden dediğini kolayca yutmuş, bu yoz idareye el ve güç veren namussuz siyasetçiler.”
Yoz idareye el ve güç veren namussuz siyasetçiler kimler? İdareye; idare yetkisi veren halk. Halka namussuz diyemediği için, hiç utanmadan namussuzluğun failini değiştiriyor Çiğdem Bayraktar. Zaten AK Parti'ye oy veren halkı kastettiğini biraz sonraki cümlelerinde kendisi de açıkça söylüyor bu utanmaz akademisyen!
Buyurun işte o cümleler:
“Baskı ve zorbalıkla beslenenler, sizler daha nereye kadar gidebilirsiniz?! Tarih sizlerden çok gördü. Hepsinin de sonu aynı oldu BOP sürüleri!”
Ne yalan söyleyeyim, sürü kelimesinin içindeki bir şahıs da ben olduğum için bu kadının hakim karşısında titremesine ve tutuklanmasına hiç üzülmedim. Üstelik daha sonraki cümlelerinde kadıncağız hızını alamıyor ve bizim gibilere iyice yükleniyor.
Bilemiyorum, buradan yayın yoluyla şikayetçi olunuyor mu, eğer olunuyorsa, ben de aşağıda sözü edilen hakaretlerinden dolayı, bu kadından şikayetçiyim. Çünkü bir gazeteci olduğum için hem hain ve hem de cahil olarak niteleniyorum. Buyurun bakın, işte o cümleler:
“Mahalle kahvesinde pişpirik atarken konuşur gibi konuşan ve kendine ‘gazeteci’ diyen cahiller ve hainler.”
PATLAYAN LAĞIM KANALLARINI NEDEN GÖRMÜYORSUNUZ?
Çiğdem Bayraktar Ör, devam ediyor, bu sefer hemcinsi ve dahası bir cumhurbaşkanı eşine karşı hiç utanmadan şu cümleyi kuruyor:
“İlkokul mezunu, ne ‘first’ ne de ‘leydi’ olan ama Tıp Kongresi’nde konuşabilen, çantasını başkasına taşıtan Emine Erdoğan.”
Aslında atalarımız okumuş ama ‘adam’ olamamış ile okumamış ama hakkıyla ‘insan’ olmuşlar için çok güzel tabirler kullanmış, ben de kullansam Çiğdem Bayraktar Ör’ün üzerine “cuk” diye oturacaktır, ama gene de terbiyem müsaade etmedi, yazamadım.
Fakat bu kadını; kendisini aşağılanmış hisseden tüm ilkokul mezunu olan insanların da mahkemeye vermesi gerekiyor. Zira Çiğdem Bayraktar, İstanbul’un ortası Bakırköy’de, Ege’nin incisi Çeşme’de, Bodrum’da ve diğer ilçelerde patlayan lağım kanallarını görmüyor. Beşiktaş’ta yolsuzluktan tutuklanan belediye başkanını, diğer tutuklanan terör destekçisi başkanları görmüyor. Çünkü o başkanların çoğu CHP’liler.
Ama bu hükümetin Adalet Bakanı’ndan, Sağlık Bakanı’na, İçişleri Bakanı’ndan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’na, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı’ndan, Çevre ve Şehircilik Bakanı’na, Kültür ve Turizm Bakanı’ndan Cumhurbaşkanı ve eşine kadar bütün idareyi gören, gözetleyen “Laiklik Meclisi Üyesi” olan ve Tanzanya’dan, Tayvan’a, oradan da Singapur’a kadar dünyanın en gözde tatil yerlerine gezmeye meraklı Çiğdem Bayraktar; CHP’li başkanların yönettiği yerlerde lağımlar patlarken ve terör destekçiliği yaparlarken yine tatilde miydi ki onları göremedi?
Diğer taraftan bu kadınla alakalı olarak Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, sosyal medya hesabından bir açıklama yapmıştı. Çelik, "Tele 1 programcısı ve akademisyen Çiğdem Bayraktar Ör, bir sosyal medya paylaşımı gerekçe gösterilerek gözaltına alındı. Ör'ün eşiyle görüştüm, Vatan Emniyet'e götürülüyor. Avukatlarımız ve hukuk komisyonumuz ile birlikte süreci yakından takip ediyoruz. Kurulmaya çalışılan baskı düzeninin karşısında dayanışmayı sürdüreceğiz" diyor.
Olanlara bakınca kamuya açık alanlarda, medya yoluyla alenen devlet büyüklerine küfür etmenin, hakaret etmenin, onlar hakkında yalan haber yayanların savunucusu da CHP oluyor. Hakaret edenlerin avukatlığını bu parti yapıyor. Yalan söyleyenlerin koruyuculuğunu bu parti yapıyor. Bu parti topluma kötü örnek olan, ahlaksızlığı yayın yoluyla yayanlara cansiperane kol kanat geriyor.
JAKOBENLER DARBE YAPAMAYINCA CİNNET GEÇİRİYORLAR
Cinnet Geçiriyorlar. İktidarı darbe yoluyla, Güneş Motel transferleri ya da Amerika’nın Öcalan’ı teslim ederek iktidara getirdiği yöntemlerle elde edemeyince bu sefer, Gezi’deki sokak karmaşasına, küresel yatırımları durdurmaya ve hukuk darbelerine, MİT jurnalliğine, Cumhuriyet Mitinglerine başvurdular. Bunlarla da sonuç alamayınca, cinnet geçiriyorlar. Yalana, hakarete, aşağılamaya yelteniyorlar. Utanma, arlanma, vicdan hassasiyeti gibi evrensel değerleri kaybettiler.
Halkın oyları ile iktidar olanların, yönetme süreleri uzadıkça kabullenemiyorlar ve yavaştan başlayıp giderek çoğalan bir şekilde cinnet bunları iyice kuşattı. Geçirilen cinnetler daha çok kamuya açık şekilde ve sosyal medya yoluyla yapılınca ben, bunun adına “siber cinnet” diyorum. Siber cinnet bunların, önce atomlarını, iktidara gelememe süresi uzadıkça da bütün bünyelerini kapladı. Beyinleri kontrolü kaybediyor.
Kendilerini tek parti faşizminin ebedi varisleri olarak gören, kirli yakalarından İskilipli Atıf Hocaların kanı damlayan bu zavallılar, halkın vermediği iktidarı kaybedince ne yaptıklarını bilemeden, hakaret ediyorlar, aşağılıyorlar. Sonunda hakimin huzuruna geçince korkularından saçmalıyorlar.
Çiğdem Bayraktar Ör de mahkemede yalan söyleyerek söz konusu paylaşımlardan bazılarının kendisine ait olmadığını savundu ve hiç çekinmeden şunları söyledi:
"29 Ocak 2025 tarihli paylaşımı, Bolu'daki otel yangınında oğlumun arkadaşının ailesinin vefat etmiş olması nedeniyle, bu olaydan duyduğum üzüntüyle yaptım. Cumhurbaşkanı'na hakaret kastım yoktur. Kimseye hakaret etmedim."
Kim ne derse desin Türkiye; bir kesimin elinden kaçırdığı iktidar olma hırsı yüzünden ahlaksızlığa sürükleniyor. Hakikati perdeleyerek bel altı vuran, zihinleri yanlışa ve magazinsel goygoyculuğa ayartan komedyeninden, riyakar siyasetçisine, gazetecisinden akademisyenine bu jakoben kesim sürekli olarak sosyal medya paylaşımlarında küfür, aşağılama, hakaret içerikli paylaşımlar yapıyorlar ve iğrenç cümleler kuruyorlar.
Çocuklarımıza ve torunlarımıza kötü örnek oluyorlar. Giderek topluma daha yüksek tonda öfke, kin, umutsuzluk, huzursuzluk, kaygı yayıyorlar, iyice pervasızlaştılar, gemi azıya aldılar. Hakaret etmenin adını fikir hürriyeti koydular.
Arkalarına da siyaseti ve Kemalizm'i alarak her türlü hakareti yapıyorlar. İktidar; iktidar olmadan önce bu ülkede polis ve jandarma deyince hazır ola geçen bu zavallılar, 20 yıl sonra bugün artık kolluk kuvvetini de tanımıyor; polise yumruk sallıyorlar.
Yeter artık, gençlerimiz, geleceğimiz elden gidiyor, yeter. Bu mikropları temizleyin, lütfen.
Ferman Karaçam / Haber7
YouTube : youtube.com/c/Ferman Karaçam
Twitter : twitter.com/fermankaracam
Instagram : instagram.com/fermankaracam
Facebook : facebook.com/karacamferman
E-mail : fermankaracam@gmail.com
Web Sitesi : fermankaracam.com
Yorumlar31