Raşit Küçük Hoca ile hayat hikayesini konuştuk - 11

  • GİRİŞ16.03.2025 09:00
  • GÜNCELLEME17.03.2025 09:05

Türkiye'nin yetiştirdiği en değerli ilim insanlarımızdan Prof. Dr. Raşit Küçük Hoca, Hadis konusu başta olmak üzere çok yönlü bir alim olarak birçok alana damgasını vurmuş, mebzul miktarda insan yetiştirmiştir.

Bugün ülkemizi yöneten en üst düzeydeki şahısların gerek yetişmesinde, gerekse onlara danışmanlık yaparak yönetme başarılarında önemli pay sahibidir.Hocanın hayat hikayesine dair kendisi ile yaptığımız konuşmalarımızı yani hayat hikayesini burada her pazar sizlerle paylaşmaya çalışacağız.

Hoca ile yaptığımız bu konuşmalarımızı, “Raşit Küçük, Hatırımda Kalanlar” adı ile Hayat Yayınları kitap olarak yayımladı.

Yine bu fakir kardeşiniz Hoca’nın panel, makale ve bilimsel yazılarını toparlamaya çalıştım, o da Hayat Yayınlarından kitap olarak çıktı.

İnşallah bu vesile ile kitaplar gündeme gelir ve umuyor, diliyoruz ki, Hocamızın; Türkiyenin en ücra köylerinden birinden başlayan, başarılarla dolu hayat hikayesi genç nesillerimize yol gösterici olsun.

RAHMETLİ ÖZAL ZAMANINDA KİRAYA VERİLMİŞ 

FK: Deniz o kadar yakın mıdır Manavgat’a Hocam? 

RK: Elbette, Manavgat’a son derece yakındır Akdeniz. Deniz, ırmağı iteliyor geriye. Şimdi oralar eski bâkir halini tamamen kaybetti ve tesisler yapıldı. Ayrıca deniz tarafı yapılaşmıştır. Hatta Side ve Manavgat sahillerindeki yapılar, 49 yıllığına yabancılara kiraya verilmiş yerlerdir. İtalyan köyü, Fransız köyü ve saire...

Rahmetli Özal zamanındaki açılımlar esnasında onlara kiraya verilmiş. Aslında Manavgat yazın yaşanabilecek bir yer değildir. Son derece sıcaktır, terden duramazsın. Eskiden bol sivrisinek de olurdu. Verimli ovaları vardır ama maalesef böyle bir yanı da vardır. Onun için yollar da yapılınca 1,5 saatte gidiliyor ve Manavgatlılar, Akseki’ye geliyorlar, hatta ev de alıyorlar şimdi. Akseki’nin evleri de değerlendi ve tarihi koruma altındadırlar. Bazıları, evleri alıp onarıp satıyorlar. Zenginler ise ikindiden sonra gelip, gece yatıp öbür gün sabah işlerine gidiyorlar.

Manavgat’ta oturan Ali Gökkoca adında halamın beyi vardı, Allah rahmet eylesin. Karakterli, hayatın bütün çilelerini çekmiş, zengin bir insandı. Ticarethanesi vardı. Kardeşi Halil ağabey vardı, sadece o sağ kaldı bildiğim kadarıyla. Şimdi bütün aile fertleri Manavgat’tadır. Amcamın Minareli Köyü’nde evi vardı. Manavgat’ta halamın ve amcamın çocukları vardı. Oranın ticari hayatı aşağı yukarı büyük çapta Aksekililerin elindedir diyebilirim.

ÖĞRENCİLİK YILLARINDA MANAVGATTA VAİZLİK YAPTIM 

FK: Anladığım kadarıyla siz Manavgat’ta Akseki’den daha fazla bir zaman kalmış olmalısınız? 

RK: Daha fazla mı, daha az mı kaldım tabi onu pek kestiremiyorum. Manavgat, bugün artık nüfusu 200.000’i geçmiş, büyük ve zengin bir ilçedir. Birçok yönden zengin... Yetiştirdiği ürünler açısından, pamuk açısından, turistik açıdan... Ben, Manavgat’ta Yüksek İslam Enstitüsü’nün 3 ve 4. sınıf talebesi iken, iki sene ramazan ayında vaizlik yaptım.

Ne yazık ki artık herkes birbirine bakarak büyük şehirlere çıkıyor.

Mesela şu anda İstanbul’da yaşayanların nüfusu, köyün belki iki misli. İzmir’de öyle, Manisa’da öyle, Turgutlu’da, Salihli’de, Ahmetli’de, Antalya’da, Konya’da yani her tarafta yerleşmişler. Ankara’da bürokraside de köylülerim var.

FK: Sizin oralarda köylerin durumu nasıldır Hocam? 

RK: Akseki’nin bildiğim kadarıyla 52 köyü var.

Bu köylerden bir kısmı şimdi tamamen metruktur.

Mesela, yol üstünde gidip geldiğim Güney Kışla diye bir köyü vardı.
Şu an hiç kimse yok o köyde.

Evler de yok oldu, yıkıldı, bitti.

Onun yanında Bucak Kışla var, o da yok olmak üzere, zannediyorum iki ya da üç aile varmış.

Sarı Haliller var, Sarı Hacılar var, Sarı Abbas diye bir köy varmış, o da tamamen yok olmuş. Bir tek kadın vardı en son orada.

O köy de yok oldu. Ne ev kaldı, ne bark, hiçbir şey kalmadı.

FK: Hocam ne yazık bizim oralar da öyledir. Tabi gençler rağbet etmeyince ülkemizin bütün bölgelerinde demek ki durum aynıdır herhalde.
RK: Evet evet Sarı Hacılar, aslında tarihi bir köydür.

Hatta onardılar ama oturanı da yok, kimse kalmadı. Işıklar Köyü büyük köylerden biriydi. Orada bile son derece az nüfus var. Benim köyümde zaten daha az... Yani 30 aile ya kalıyor ya kalmıyor kışın. Hâlbuki 120 haneli bir köydü. Yazın biraz kalabalıklaşıyor, fakat kışın tamamen azalıyor. Doğrusu Akseki’nin birçok köyü böyle. İçinin nüfusu bile. Tamam idari bir ilçe, şöhreti var, herkes tanıyor, biliyor. Fakat o şöhreti dışardakiler sayesinde kazanıyor. Öteden beri böyle. Mesela Hödene Kasabası, İbradı Köyü, Ormana, Geriş... Bunlar okuyanı çok olan köyler. Çimi de öyle. Soyadı Özçimi olan, neyzen veyahut sanatkâr arkadaşlar da var, onların soyadı o köyden gelir.

Akseki’nin nüfusu zannediyorum 4000’den fazla değildir şu anda, ilçe olarak.
Ne var ki idari mekanizma tamdır. Mesela iyi bir lisesi, iyi bir meslek okulu, iyi bir hükümet binası, iyi sayılan bir hastane binası var. Çünkü bunların da hemen hemen tamamını Aksekililerin zenginleri yaptırmıştır.

Köylerde çokça üzüm bağları vardı, pekmez kaynatırlardı. En son rahmetli teyzem kaynatıyordu pekmezi. O da vefat etti Allah rahmet eylesin. Bağlar, dağ oldu, viran oldu, tarlalar, dağ oldu. Köyde birtakım yaşlı insanlar kalıyor. Bunlardan evlatları dışarıda olanlar, ailelerine para gönderiyorlar. Devlet de zaten fakirlik maaşı bağlıyor, öyle yaşıyorlar.

 (Devam Edecek) 

Ferman Karaçam / Haber7
YouTube     : youtube.com/c/Ferman Karaçam
Twitter        : twitter.com/fermankaracam  
Instagram   : instagram.com/fermankaracam
Facebook   : facebook.com/karacamferman
E-mail         : fermankaracam@gmail.com
Web Sitesi : fermankaracam.com

Yorumlar1

  • osman tavukoğlu 2 hafta önce Şikayet Et
    Vatan içinde vatan Köyüme düştü yolum Hele köyü görünce Kırıldı elim kolum Köye vardım, varmasaydım Köyüm eski köyüm değil
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat