FETÖ’nün Beşar Esad ile bağlantısı

  • GİRİŞ06.09.2016 10:47
  • GÜNCELLEME06.09.2016 10:59

“Yok artık” mı diyeceksiniz?

FETÖ konusunda yaşadığımız onca acı deneyim ve şaşırtıcı sonuçtan sonra hâlâ bu kanaati dillendirebilecek mecaliniz kaldıysa deyin.

Anlatacaklarım bazı konuları yeniden konuşup tartışmaya sebep olacak türden.

Ümit Akdemir’in birinci elden bana aktardığı öyle şeyler var ki, Suriye meselesinde yaşanan korkunç katliamın ve trajedinin başlangıcına gitmemizi zorunlu kılıyor. Ve Ümit Akdemir’in verdiği bilgiler hem Suriye’nin, hem de Türkiye’nin nasıl bir kumpasla karşı karşıya bırakıldığının ipuçlarını veriyor.

Başa dönelim.

Suriye’deki FETÖ bağlantısı aslında Hafız Esad’ın ölümüyle başlamıştı. Tarih 10 Haziran 2000.

Yıllarca ülkeyi demir yumrukla yöneten birinin yerine gelecek olan kişi kimdi? Beşar Esad olacağı belliydi zaten de o nasıl biriydi? Eğitimi, ailesi, çocuklarıyla birlikte farklı bir profil ortaya koyuyordu ama bu görüntüye ne kadar güvenilebilirdi?

HAFIZ ESAD’IN ÖLÜMÜNÜN ERZURUM’DA BİR TOPLANTIYLA İLİŞKİSİ

Hafız Esad’ın ölümüyle aynı anda, hiç akla hayale gelmedik bir yerde; Erzurum’da o zamanki adıyla Cemaat, bugünkü adıyla FETÖ’nün bir sohbet organizasyonu vardı.

Ne âlâka şimdi?

Sabredin. Sözü işte o sohbet toplantısını organize eden Ümit Akdemir’e bırakıyorum:

“Her şey hazırdı ama gelen bir haberle sohbet son anda iptal edildi.  Çünkü sohbeti yapacak olan M. Ali Şengül’ün, Fetullah Gülen’den gelen ani bir telefonla Suriye’ye geçmesi istenmişti. Tabii çok merak ettim ve soruşturdum. M. Ali Şengül neden Suriye’ye gidecekti?”

Akdemir araştırmaya girişti ve nitekim kısa sürede çok ilginç bilgiler edindi. Meğer Suriye’nin en önemli din âlimlerinden Ramazan el Buti’den haber gelmiş, Fetullah’dan Suriye’de “hizmet hareketi”ni başlatmasını istemişti.

RAMAZAN EL BUTİ KİMDİ? 

Hemen bir özet geçelim:

Şırnak-Cizreli bir fıkıh âlimi. 1929 doğumlu bir Türkiyeli Kürt. Fıkıh, siyer ve din usulü konularında 60’dan fazla eseri var. El Ezher Üniversitesi’nde doktora yapan El Buti, Şam Üniversitesi’nde de ilahiyat derslerine giriyordu. Ayrıca Suriye’nin tarihi demek olan Emeviye Camii’nde Cuma hutbelerini veriyordu. Arapçayı kullanmadaki yüksek seviyesi nedeniyle ve bilgisinin derinliğiyle Cuma hutbeleri dolar taşardı. Derin bir Osmanlı sevgisi vardı. Türk ve Arap milletlerinin Osmanlı bayrağı altında birleşmesini isterdi. Sıkça Türkiye’ye gelir, sempozyumlara katılırdı. Kısacası Suriye halkı üzerinde çok etkiliydi.

Kaldığımız yerden devam edelim.

Paralel Çetenin adamı M. Ali Şengül, dediğimiz gibi apar topar Ramazan el Buti’nin Fetullah Gülen’den “Hizmet hareketini Suriye’de de başlatın ricası” üzerine Suriye’ye hareket etmişti.
 
FETÖ’NÜN SURİYE’DEKİ İLK ADIMLARI VE BÜYÜMESİ
 
Vakti gelmişti. Suriye’deki başkan değişikliğinin getireceği yönetim zaafından istifade etmenin tam sırasıydı.

Tüm bunların üstüne Hafız Esad’ın cenaze namazını kıldıran Ramazan el Buti’nin gücü ise çok artmıştı.

Suriye’deki geleneklere, yönetimsel teamüllere göre devlet başkanının cenaze namazını kıldıran din adamı, din âlimleri sıralamasında ilk sıraya geçer ve bu bir işaret olarak algılanır. Bizdeki gibi kurumsal diyanet yapılanması Suriye’de olmadığından öne çıkmış âlimlerin sözleri dinlenir.

Bu arada M. Ali Şengül Suriye’ye gider gitmez faaliyetlere başlar. Arkasında da Ramazan el Buti vardır. İlişkilerin kurulmasında maymuncuk onun adı ve kendisidir. Fetullah da adamlarına ilişkilerin sıkılaştırılması için ailevi ilişkiler kurulması talimatını verir. Bunun üzerine Paralel Çete’nin derin adamlarından Şerif Ali Tekalan’ın kızı, Esad ailesinden bir gençle evlendirilir.
FETÖ Ramazan el Buti’nin desteğiyle giderek büyür Suriye’de.
 
SURİYE İÇ SAVAŞI, TÜRKİYE VE ESAD
 
Şimdi gelelim asıl meseleye.

Suriye’de iç savaş nasıl başlamıştı? Deraa’da iki kadın doktor arasında geçen telefon konuşmasında “Hüsnü Mübarek yıkılmış, darısı bizim başımıza” denmesi istihbarat dinlemesine takılmış, kadın doktorların saçları sıfıra vurdurulmuştu. Bu haber yayılınca 12-13 yaşında çocuklar duvarlara “Suriye’de halk yönetimin değişmesini istiyor” diye sloganlar yazdılar. Bununla ilk kıvılcım ateşlendi, gösteriler başladı. Cuma namazlarının ardından insanlar sokaklara taşarak gösteriler yapıyorlardı.

15 Mart 2011 tarihinden itibaren ise Şam rejimi gösterilere silahlı müdahaleye başladı, insanlar keskin nişancılar tarafından vuruluyor, sokaklar kan gölüne dönüyordu yavaş yavaş.

Türkiye ise bu gelişmeleri endişe ile izliyor ve Beşar Esad’a soğukkanlılık, itidal tavsiye ediyordu. Bu yüzden Başbakan Tayyip Erdoğan o vaktin Dışişleri Bakanı olan Ahmet Davutoğlu’nu birkaç defa Şam’a göndererek demokratik bir rejime dönüşün projelerini anlattırmış, bu konuda Esad’a sınırsız destek vereceğini iletmişti. Batı ise savaş yaygaraları koparıyor, Türkiye’nin ve Erdoğan’ın hâlâ neden Esad ile görüştüğünü sorgulayarak “O adam devrilmeli” kampanyaları yürütüyordu.

Esad ise Türkiye’nin kendisine ilettiği demokratik geçiş projesine sıcak bakıyordu.
 
TÜRKİYE’NİN DERİNLİKLERİNDEN AKAN TERS İSTİHBARAT
 
Ancak ne olmuşsa olmuş, işler birdenbire tersine dönmüştü. Davutoğlu ile yaptığı görüşmelerde “demokratik açılımları yapacağım” diye söz veren Esad bir türlü bunları hayata geçirmiyordu.

Soruluyor, tatmin edici bir cevap da alınamıyordu. Ama bunun korkunç bir sebebi vardı. Beşar Esad,  Türkiye’nin derinliklerinden ters istihbarat alıyordu. MİT, TSK ve emniyet içinde yuvalanan FETÖ elemanları, Suriye’de yönetime yakın yerlerde pozisyonlanan FETÖ’cüler aracılığıyla Esad’a “Sakın Erdoğan’ı dinlemeyin. O sizi bu şekilde yıkmak istiyor” şeklinde telkinler gönderiyordu.

Ümit Akdemir “Bu olayı iki kez duymuştum daha önceden ama bana anlatan kişilerin Suriye ile bir bağlantıları olmaması nedeniyle dedikodu diye geçiştirdim” diyor. Ancak Akdemir 15 Temmuz darbe girişiminin ardından tesadüfen paralel çetenin o dönemde Suriye’de çalışan bir elemanıyla tanışıyor. Aslında tesadüf de değil. Akdemir’le TGRT Haber’de çıktığımız programı izlemiş. Yanına gelerek “Sizi televizyonda izledim ve tanışmak istiyordum” demiş ve başlamış anlatmaya:

“Ümit bey, siz anlatıyorsunuz ama o abiler neler yapmadı ki. Suriye kangreninin sebebi bile onlar. Bunu biliyor muydunuz? Ahmet Davutoğlu’nun Esad’le yaptığı görüşmeler esnasında Cemaat abileri de Şam’a geliyordu bir cemaat evinde misafir ediyorduk onları. İkinci gelişlerinde bir abi Hocaefendi’nin (Fetullah) yanından 4 gün önce Türkiye’ye geldiğini söyleyip bazı bilgiler aktardı bize. Hocaefendi onlara Erdoğan’ın Esad’ı yıkacağını, buna engel olunması gerektiğini söylemiş. Esad’a bilgi aktarımı yapmak üzere Şam’a geldiğini söyledi bize. İsmini alamadık kendisinin.”

Ümit Akdemir, bu konuda farklı yerlerden de bilgi ve duyum aldığını ancak ilk kez bu kadar net ve açık bir anlatımla karşılaştığını ifade ederek “Esad’ın yakın çevresiyle sıkı fıkı ilişki içine giren Paralel Çete neler anlattı? Esad’a neler aktardı” diye soruyor haklı olarak.
 
RAMAZAN EL BUTİ’NİN ŞÜPHELİ ÖLÜMÜ

İç savaş iyice çığırından çıktığı sırada 21 Mart 2013’te çok çarpıcı bir olay daha yaşandı. Ramazan el Buti, 84 yaşındayken, Şam merkezindeki bir camiye düzenlenen intihar saldırısında öldü. Ancak bu intihar saldırısı sırasında çekilen bir video görüntüsü, Ramazan el Buti’nin patlama nedeniyle ölmediğini ve siyah giysili bir adam tarafından öldürüldüğünü ortaya çıkardı.

Ramazan el Buti’yi kim öldürttü? Şam rejimi mi? Bu şüpheli çünkü o televizyonlarda vaazlar veriyor, halka isyancılara karşı orduyu desteklemeleri çağrısında bulunuyor, bu yüzden de ülkedeki muhalifler tarafından sert biçimde eleştiriliyordu.
 
BEŞAR ESAD’DAN CEVABI BEKLENEN SORU
 
Öyle ya, Davutoğlu ile son derece yapıcı görüşmeler sürdürüldükten sonra işler neden bir anda 180 derece tersine dönüyordu? Nitekim Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan daha sonra yaptığı bazı konuşmalarda sık sık bu dönüşümü nasıl hayretle karşıladıklarını anlattı hep.

O hâlde Beşar Esad’a sormak hakkımız:

“Tayyip Erdoğan Suriye’de iç isyan başladıktan sonra Batı’nın tüm yaygaralarına, Türkiye’ye yönelik suçlamalarına rağmen sizinle görüşmeyi sürdürdü ve geçiş projesinde tam destek vereceğini açıkladı. Bunu siz de ilk zamanlarda onayladınız. Sonra ne oldu da vazgeçtiniz bu açılımlardan. Kimler sabote etti bu süreci?”

Bu soruların cevapları birçok karanlık noktayı aydınlatabilecek, içinde bulunduğumuz süreçte çözüm için adım atabilmenin yolunu açabilecektir.

Yorumlar11

  • Mustafa YENİÇERİ 19 saat önce Şikayet Et
    Fetö gebertin gittin Ateşin boool olsun...peşinden gidenler uyanın..
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • osmanlı torunuyuz 8 yıl önce Şikayet Et
    tabiki bu fetö amerikanın bir istihbarat kolu olduğunu artık biliyoruz amerikanın başına geçen her başkan bir ülkeyi savaşa sürüklemiştir rahmetli erbakanın sözünü hatırlayın mesele suriye ise hedef türkiyedir bunların bir sonraki başkanlarının hedefi türkiyedir allahin izniyle onların üstesinden geleceğiz biz ne ırak ne afganıstan nede suriyeyiz değiliz
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • vay be 8 yıl önce Şikayet Et
    Arkadaş ne fetöymüş bu adi herif Mümkündür Çok mantıklı bu yazdıklarınız
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • Esas 8 yıl önce Şikayet Et
    Cia nin operasyonel adamlari tabiki cia ne istiyorsa Bu kullanisli aptallara yaptiracak. Cia marsa gidin dese marsa gitmeye kalkacaklar 15 temmuz gibi kayaya toslarlar o ayri
    Cevapla Toplam 7 beğeni
  • rmznkc 8 yıl önce Şikayet Et
    Turkiyede trafik kazası olsa Cumhurbaskani Erdogan dan biliyorlar
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • adem 8 yıl önce Şikayet Et
    bura dan nereye varacaz, ne anlayalım
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat