Fahiş fiyatta iş halka kaldı
- GİRİŞ19.04.2024 08:05
- GÜNCELLEME19.04.2024 08:05
Son iki yılda sayısız kere yazdım, dile getirdim. “Türkiye’de bir fahiş fiyat sorunu var. Temel tüketim maddelerinin, lokantaların, kahvelerin, otellerin Avrupa’dan bile pahalı olmasının bir mantığı yok. Avrupa’da girdi maliyetleri daha yüksek ama fiyatlar daha ucuz. Bunun tek izahı var, satıcılar fahiş fiyatlama yapıyorlar” dedim.
Maalesef iktidar, fahiş fiyatlarla mücadeleyi başaramadı. Bunun sonuçlarını da 31 Mart seçimlerinde acı biçimde gördü. İnsanların asıl talebi kendilerine daha çok para verilmesi değil fahiş fiyatların kontrol edilmesiydi.
Muhalefet ise yangına körükle gitti, fahiş fiyatlama yapan tüccar takımını cansiparane savundu. Hükümetin çare olarak düşündüğü “fiyat istikrarı komitesini” Anayasa Mahkemesine götürerek iptal ettirdi. “Hayat pahalılığı ve bunun karşısında hükümetin acizliği devam ederse seçimden zaferle çıkarız” diye hesap yapmışlardı, öyle de oldu, hesapları tuttu.
Hülasa iktidar da muhalefet de seçimden önce fahiş fiyat sorununu yeterince ciddiye almadı. Artık seçim geride kaldı ama tarafların tutumunda değişen bir şey yok. Hükümet, fahiş fiyatlara müdahale etme konusunda hala isteksiz. Artık belediyelerde iktidar olan CHP’nin ise bu konuda ne bir çalışması ne de niyeti var.
Hal böyle olunca, vatandaş da kendi çözümünü kendisi bulmak zorunda kalıyor. Kaç gündür sosyal medyada boykot çağrıları yükseliyor. Birçok vatandaş, önümüzdeki hafta sonu, yani 20-21 Nisan tarihlerinde lokanta ve kafelere gitmeyeceğini söylüyor. İşletmeciler bu işe kızgın ama makul bir açıklama da getiremiyorlar. Lokantacılar Odasından, TOBB’dan, ticaret odalarından ise hiç ses gelmiyor!
PEKİ GERÇEKTEN FAHİŞ FİYAT VAR MI?
Gelin bir iki örnek üzerinden bakalım.
Bir fincan kahvenin maliyeti en çok 4 Lira, satış fiyatı ise 90-120 Lira arasında değişiyor. İşte fahiş fiyat dediğimiz şey tam olarak bu. Bildiğim bir işletmeden detay da vereyim.
Orta-üst bir muhitte kirası 80 bin TL. Self-servis bir kahve, işçilik maliyeti ortalama 150 bin TL. Stopaj, harç, tabela vergisi, temizlik giderleri, yazılım kirası vs. hepsi maksimum 50 bin TL. Ne yaptı? 280 bin TL. Günde ortalama 300 bardak kahve satıyor. Yani sadece kahveden en az 30 bin TL ciro yapıyor. Bunun ortalama 29 bin TL’si kar. Çarpın bakalım otuz günle ne çıkıyor? Tam 870 bin TL.Toplam giderler neydi? 280 bin TL. Bunları da düşelim, ne kalıyor? 590 bin TL “kemiksiz” kar! Sadece kahveden… Pasta, çörek, meşrubat vs. dahil değil! Orta halli bir kahve dükkanı ayda 600 bin TL kazanıyor. Bunu biraz kenar bir muhite taşı, aylık net kar 300-400 bin TL’nin altına düşmüyor. Biraz kalbur üstü bir yere götür aylık kar 1,5 - 2 milyon TL’yi buluyor. İki kere iki dört: Maliyetler ile kar arasında bu denli bir uçurum varsa orada fahiş fiyatlama var demektir.
Bir de pilav örneği yapalım. Orta halli bir lokanta günde en az bir tencere pilav satar. 70 cm bir tencereden ortalama 240 porsiyon pilav çıkıyor. Bir tabak pilav en az 60 TL’ye satılıyor. Günde 14.400 TL pilav cirosu. Maliyet ne kadar dersiniz? 15 kg pirinç, 1.5 kg yağ, 3 litre sıvı yağ, 3 kg. şehriye için toplam 950 TL. Yani sadece pilavdan 13 bin 500 TL kar. Kar oranı yüzde 1.400! Şayet bu fahiş fiyatlama değilse nedir? Dönere bakalım.
Dönerlik etin kilosu 300 TL. Porsiyonda 100 gr var, maliyet 30 TL. Satış fiyatı 400 TL’den başlıyor. Karışım sucuklu tost, maliyet 5 TL satış fiyatı 80 TL. Bir tas çorba, maliyeti 1,5 TL, satış fiyatı 50 TL. Taze fasulye yemeği, maliyet 8 TL, satış fiyatı 180 TL. Bir şişe maden suyu maliyeti 4 TL, satış fiyatı 30 TL…. Ve bunlar vatandaş lokantasındaki fiyatlar. Kalburüstü yerlerde bu fiyatları on ile çarpın.
Türkiye, satıcı enflasyonu denilen şeyi yaşıyor. İddialı söylüyorum, lokanta ve kahvelerdeki fahiş fiyat sorunu, enflasyonunun en önemli sebeplerinden biri. Bunun için siyasi görüş farklılıklarını bir yana bırakıp bu hafta sonu, lokanta-kahve-uygulama-eve sipariş boykotuna katılmak gerekiyor.
Aydınlık
Yorumlar1