“En yeni” dünya düzeni başlarken

  • GİRİŞ08.04.2025 08:11
  • GÜNCELLEME08.04.2025 08:11

Sonunda beklenen oldu. Donald Trump, ülkesinin gümrük tarifelerini yükseltti. Hem de ne yükseltmek! Türkiye gibi birkaç istisna dışında Trump’ın vergilerinden nasibini almayan ülke yok gibi. İş, “ABD’nin Çin’e karşı savaşı” diye başlamıştı ama sonunda Trump tüm dünyaya ticaret savaşı ilan etmiş oldu.

Şimdi, uzak Asya’dan Afrika’ya kadar pek çok ülke ABD ile ticaretini nasıl sürdürebileceğini düşünüyor. Özellikle Asyalı tekstil üreticileri ve Afrikalı maden tedarikçileri en büyük darbeyi alacak olanlar. Onları Avrupalı otomotivciler ve gıda sektörü izliyor.

Tüm bu gürültünün çıkmasına gerekçe olarak gösterilen Çin ise pek rahatsız olmuşa benzemiyor. Başkaları ABD ile pazarlık yolu ararken Çin, ABD mallarına aynı oranda gümrük vergisi getirdi; hem de 24 saat içinde. Çin’den aynı anda gelen bir başka açıklama, imalat sanayi için 1,9 trilyon dolarlık bir destek paketi ayrıldığı şeklindeydi. Bu hamlesi ile Çin, “ABD vergilerini önemsemiyorum, dünyanın geri kalanı bana yeter” diyordu.

Batılı ülkelerde ana akım medya Trump’ın bir deli olduğunu, bu kararlar ile dünyayı felakete sürükleyeceğini ileri sürüyor. Ancak medyanın küreselci sermayenin elinde olduğunu ve Trump’ın onlara “rağmen” iktidara geldiğini akıldan çıkarmamak lazım.

Finans lobisi, piyasalardaki kayıpların derdi ile kıvranıp duruyor. Toplam kaybın 5 trilyon doları bulacağı iddia ediliyor. Kaygılarında haksız sayılmazlar, dünyadaki tüm piyasalar haftaya büyük düşüşler ile başladı.

Fakat yine de Trump’ın bir deli olduğunu, hiç hesap yapmadan bu işlere kalkıştığını düşünmek pek doğru olmayabilir. Çünkü finansçılardaki bu panik ve öfke hâli, bize başka bir ipucu veriyor. Onların “piyasalar” dedikleri şey reel sektörün kendisi değil; hisse, tahvil veya türev kâğıtlar cinsinden ticari bir yansıma. Ki bu yansıma ile reel varlıklar ve ticaret arasında genelde küçük bir ilişki var. 

Şöyle izah edelim; örneğin, Latin Amerika’da çıkarılıp Çin’e ihraç edilen, fabrikalarda kullanılıp kablo hâline gelen bakır ile “bakır piyasası” aynı şey değil. Bakır piyasası sözde “arz ve talebe” göre şekillenen, bakıra bağlanmış bir fiktif (saymaca) değer sisteminden ibaret. Gerçek bakır üretimi ve tüketimi, yani reel dünya, o piyasayı bir miktar etkiliyor ama sadece “bir miktar.” Daha büyük etki ise tersi yönde oluşuyor. Yani asıl piyasa ilişkileri, reel bakır dünyasını etkiliyor. Çünkü finans kapitalin egemen olduğu bir ileri kapitalizm çağındayız ve “değer” gerçek ticari ilişkiden ziyade piyasa gücü ile belirleniyor.

Örneğin, New York’taki veya Londra’daki büyük fonlardan biri 10 milyar dolarlık bakır satın alıyor ve fiyatlar bir anda %10 artıyor. Aynı fon üç gün sonra bu bakırı satınca bu sefer de fiyatlar düşüyor. Bu oynamalardan kazançlı çıkan her zaman için büyük parası olanlar yani bu işlemleri yapan finansçılar oluyor. Lacivert takımlı beyler, Londra’daki ofislerinde tek gram bakırı görmeden binlerce ton bakır ticareti yapıp voliyi vuruyor. Bakırı gerçekten üreten, nakleden, işleyen, kullanan kesimler ise genellikle bu dümenlerde zarar eden taraf oluyor. 

Finans dünyası “aman piyasalar düşüyor” diye ayağa kalktığında esasen bu çarkın bozulmasına tepki veriyor. Bugün Trump’a yönelik çılgınca tepkilerin sebebi de bu.

Trump, ABD imalat sanayisinin ve reel sektörün çıkarlarını savunarak iktidara geldi. Şimdi attığı adımlar da bu kesimleri korumaya yönelik fakat ABD ile sınırlı değil. Zaten asıl önemli olan nokta da burası. ABD, temelleri ta 1947’de atılan 80 yıllık serbest ticaret düzenini değiştirirken ne hesapsız hareket ediyor ne de dünyadaki egemenlik iddiasından vazgeçiyor. Sadece yükselen Çin karşısında zayıflıklarını kapatmayı ve daha avantajlı olacağı yeni bir düzen kurmayı hedefliyor.

​Bu yeni düzen finansçıların ve küreselcilerin sonbaharı olacak. Sermaye yoğunluğu sayesinde ayakta duran, imalattan ziyade piyasalar yolu ile para kazanan Avrupa ülkelerini çok zor günler bekliyor. Asya ve Afrika, her durumda kendini kurtarabilir çünkü üretici güce sahipler. Üstelik uzun vadede piyasaların reel sektörler üzerindeki baskısı da azalacak. Bu, üretimi önceleyen, üretim altyapısı ve gücü olan tüm aktörler için bir fırsat penceresi ve bu aktörler arasında Türkiye de var.

Diriliş Postası

Yorumlar8

  • Gökhan Gün 2 hafta önce Şikayet Et
    Yine her zaman ki gibi doksana vurmuşsun Gaffar bey, kalemine sağlık.
    Cevapla
  • Yeter artık 2 hafta önce Şikayet Et
    Usta gazeteci! Tebrikler
    Cevapla
  • Tonyukuk 2 hafta önce Şikayet Et
    Kalemine sağlık Gaffar Bey.
    Cevapla Toplam 4 beğeni
  • Kaan 2 hafta önce Şikayet Et
    Ellerinize sağlık yazılarınızı çok beğeniyorum
    Cevapla Toplam 7 beğeni
  • Sağ Duyu 2 hafta önce Şikayet Et
    Karmaşık(çoğunluğa göre)parasal süreçleri açıklayıcı bir yazı.Teşekkürker.Kapitalizmin geldiği aşama tam bir baş belası insanlık için.Ne yapılabilir ve nasıl yapmalı?
    Cevapla Toplam 5 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat