Küçük sorunlar, büyük dertler

  • GİRİŞ27.04.2025 09:02
  • GÜNCELLEME28.04.2025 09:15

Türkiye, son yirmi yılda “büyük altyapıya” dair sorunları genel anlamda çözdü.
Şimdi bizi daha küçük ama, daha zor olanlar bekliyor….

Büyük altyapı dediğim, şehirlerarası yollar, havaalanları, limanlar, elektrik üretimi, enerji nakil hatları, barajlar, doğalgaz depolama ve dağıtım sistemleri, barajlar, sulama şebekesi ve içme suyu tesisleri, hastaneler, ilk basamak sağlık merkezleri, çöp toplama, arıtma ve atık yönetim sistemleri,  organize sanayi bölgeleri, uydular ve iletişim ağı…

Bunlara göre daha küçük olan ise kentlerin üst yapı işlerini çözmek, gündelik yaşamda belirli kuralları egemen kılmak.

Nedir derseniz, misal kaldırımlar….

Şehirdeki bütün kaldırımlar, tanım itibarı ile yayalara aittir. Ama bizdeki pratik bunun tam tersini gösterir.

Türkiye’de kaldırıma otomobil, hatta otobüs, kamyon park edilir.

İnşaat yapmak isteyen bordür taşlarını kırar. Dahası kaldırımı kafasına göre paravanlar ile, tahtalar ile kapatır

Kaldırımlar, kafelerin lokantaların bedava açık alanıdır. Masaların sandalyelerin işgali altındadır.

Marketler, manavlar, bakkallar için kaldırım kadar güzel bir sergi alanı olamaz. Babasının tapulu malı imiş gibi tezgahlar, malzemeler dizilir.

Memleketin her yerinde mantar gibi biten ikinci el otomobil galeri, kaldırımı bedava teşhir alanı olarak kullanır.

Kaldırımlarımız sadece galerilerin değil, aynı zamanda skuterlerin de park yeridir, isteyen istediği gibi terk eder gider.

Hızlı yemekçilerin önlerindeki kaldırımlar ise motosiklet tarlasıdır. Kaldırımlar, paket servis alanına dönmüştür.
Kaldırımda park etmiş motosikletten daha kötüsü ne olabilir? Tabbi ki kaldırımda seyir halinde olan bir motosiklet! Kaldırımlarımız, motosikletler için adeta alternatif yol konumundadır.

Kalbur üstü muhitlerde kaldırım, çöp konteynerleri ile kesilmiştir. Orta halli kesimlerde ise apartman camlarından kaldırıma atılan çöp poşetleri vakidir.

Yaya kaldırımında hiçbir engel yoksa eğer, kaldırımın kendisi bir engeldir:  30 santimlik yüksekliği ile, motorlu araçlar girmesin diye dikilen bariyer taşları ile, bir metrelik kazıkları ile… Nereye ayağınız takılacak, nereye çarpacaksınız bilemezsiniz.

Tüm gelişmiş ülkelerde yayalar kaldırımlardan yürür. Bizde ise kaldırım, yaya dışındaki her şeye tahsis edilmiş gibidir.  Engeller atlayarak, üzerinize gelen motosikletlerden, her an taciz eden skuterlerden veya kafanıza yağan poşetlerden kaçarak “yaya olmaya” çalışırsınız.

Yaya olmak sadece kaldırımda değil, kaldırımın dışında da zordur. Yaya geçidinde, durakta veya sokakta… Her yerde yaşadığımız hayatın kanun tanımazlığı ile mücadele etmek, her yerde bu başıbozukluğun bedelini ödemek zorunda kalırsınız.

Gördünüz mü işte…  “Küçük sandığımız” sorunlardan biri bile ne kadar da zorlu bir tablo sunuyor.

Daha bunun trafik ışıkları, yaya geçitleri var,
Temiz hava sorunu var,
Şehir ışıkları, yol aydınlatması sorunu var,
Otomobillerde beyaz far sorunu var,
Toplu taşıma sorunu var,
Otopark sorunu var,
Reklam tabelaları sorunu var,
Gürültü sorunu var
Gıda fiyatlarının denetimi sorunu var
Kapalı alanlarda sigara/nargile içilmesi sorunu var
Yetersiz yeşil alan sorunu var
Bozuk şehir içi yollar sorunu var
Otomobillerden sokağa atılan çöp sorunu var
Şehir içinde sürat yapan sürücüler sorunu var
Yağmurlarda tıkanan rögar sorunu var
Şehir içinde bile çekmeyen cep telefonu sorunu var
Sağlıksız gıdaların yaygınlığı sorunu var.
Evlerde çalışmayan internet hizmeti problemi var…

Emin olun saymakla bitmezler. Her biri yaşam kalitesi açısından vazgeçilmez önemdedir. Yaşam kalitesi ise sıradan vatandaşın kendi ülkesine dair algısında en önemli etkendir. Kritik altyapı sorunlarını çözmüş Türkiye’nin gündelik yaşam konularında geride kalması, izan yoksunlarının ağzına laf vermesi ne kadar acı!

Gündelik sorunlar basit gibi görünürler ama çözülmeleri sanılandan daha çok enerji ve zaman gerektirebilir. Akılda tutmak lazım, Sovyetler Birliği uzaya gidebiliyordu ama kadın çorabı imal edemediği için çöktü. Türkiye’yi “küçük sorunlar” üzerinden benzer bir acziyete sürüklemek isteyenlere fırsat vermemeli…

Gaffar Yakınca / Haber7

Yorumlar22

  • La havle 1 gün önce Şikayet Et
    Selam sayın Gaffar, Antep'te yaşıyorum, Şehitkamil gar istasyonundan ipek yoluna kadar olan Nizip caddesinde, terlikçi esnaf var, bu esnaf bu Nizip caddesi denilen yolu, dükkanlarının parçası diye kullanıyor, kaldırım tamamen işgal ettiği gibi ana caddeyide çoğu zaman işgal ediyor, kamyon tır istediği saate ana caddeyi kapatıp eşya indirip bildiriyor, hiçbir trafik kuralına uyma yok
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Antepli 21 saat önce Şikayet Et
    Kaldırımın dışında caddeyide sağlı sollu bir araba boyu kadar işgal edip eşyalarını koyuyorlar, eşya tırlarda kamyonlarda indirilip bindirilirken yol tamamen kapatılıyor, trafik tamamen duruyor, Afganistan ırak yemen Hindistanda böyle uygulama varmı bilmiyorum, hiç bir kural kaide yok ilkel zamanlardan kalma davranış, o caddeyi geçip trafik ihlal yada hız ihlali oldumu ceza geliyor, şok
  • Bülent Duman 1 gün önce Şikayet Et
    Allah razı olsun sizden
    Cevapla
  • Anamurlu 1 gün önce Şikayet Et
    Onemli bir konu bu.kaldirimlarimiz ac gozlu esnafin işgali altinda.Belediye ve zabita ise sadece seyrediyor.Bu isgale kim son verecek?
    Cevapla Toplam 6 beğeni
  • Rutruso 1 gün önce Şikayet Et
    Kız koltuktan bakınca sorunlar çok küçük ya.. Nolacak canım
    Cevapla
  • MİLLİ SERVET 1 gün önce Şikayet Et
    Kaldırım işgalleri de, solan, tozlanan, dururken eskiyen mallar, her türlü tozu içine çeken herkesin değdiği gıdalar Toplum sağlığını ve bütçesini etkiler, Mvatandas, kaldırımı işgal eden esnaftan alışveriş yapmamali
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • Abdullah Çoşkun 1 gün önce Şikayet Et
    Bende diyorum ki vatandaş olarak biz yayalarındaok eksiği var... Saysam sizin saydıklarınız yanında kocaman 0 kalır..
    Toplam 1 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat