Rakı masasında Kur'an tefsiri olur mu?

  • GİRİŞ11.09.2011 12:26
  • GÜNCELLEME11.09.2011 12:26

Ünlü şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un damadı olan Mason Ömer Rıza, Atatürk dönemindeki ilk cesur Kur'an tefsirlerinden birini hem de rakı masalarında kaleme aldı. Yayınladığı Selamet dergisinde İslam inancıyla Cumhuriyet ideolojisinin özdeş olduğunu ispata çalıştı. Ama yine de İstiklal Mahkemeleri'nin hışmına uğramaktan kurtulamadı

Evet, Ömer Rıza Doğrul ne zamandır yazmayı düşündüğüm kişilerden biriydi. Birkaç gazeteci onunla ilgili birkaç cümleyi geçmeyen notlar yazmışlardı. Ama hiçbiri Doğrul'u gerçek anlamda anlatan tanıtan yazılar değildi. Nedir, ne değildir diye üzerine eğildim. Dönemin gazetelerini, çıkardığı dergileri taradım. Hatıraları tekrar gözden geçirdim. Sağlığında onunla tanışan kişilerle konuştum. Bakın ortaya nasıl ilginç bir portre çıktı...

Ömer Rıza Doğrul 1883 yılında Kahire'de doğdu. Aslen Burdurlu bir ailenin çocuğuydu. Ailecek Mısır'a göç etmişlerdi. Ezher'de hukuk eğitimi gördü ama gazeteciliğe ilgi duydu ve mesleğe Mısır'da başladı. Hayatının akışını değiştirecek kişi olan Mehmet Akif Ersoy'la da Mısır'da tanıştı.

1. Dünya Savaşı'nın arifesindeki Osmanlı başkentine (İstanbul) de Ersoy'la yeniden konuşabilmek için geldi. Bu gelişi aynı zamanda Mehmet Akif'e damat olmasıyla sonuçlandı. Akif'in kızı Cemile'ye aşık oldu. Evlendiler. Hem evlilik hem de dünya savaşının başlaması üzerine Mısır'a dönmekten vazgeçti. İstanbul'da kaldılar. (Ömer Rıza Bey'in Cemile Hanım'la evliliğinden üç çocuğu oldu. Bülent, Nazan ve Rezzan. Küçük bir hatırlatma! Rezzan Hanım'ın oğlu TKP Genel Başkan'larından Aydemir Güler'dir. Yani Aydemir Bey, Ömer Rıza Bey'in torunudur.)

ARAPÇA HAKİMİYETİ

Ömer Rıza Doğrul'un Arapça hakimiyeti mükemmeldi. Mehmet Akif'in de etkisiyle Kur'an tefsirine başladı. Ancak burada genişçe bir parantez açmam zorunlu. Mehmet Akif Ersoy, Atatürk'ün isteğiyle bir Kur'an tefisiri hazırlamıştı. Ancak bu tefsiri imha etti. Sebebi, tefsirinin ibadet sırasında kullanılma endişesiydi.

Çünkü Akif'in çalışmasını tamamladığı yıllarda Türkçe ibadet tartışmaları da sürüyordu. Ve Akif'in kulağına (tıpkı Türkçe ezanda olduğu gibi) ibadette de Kur'an ın Türkçe çevirisinin kullanacağı bilgisi çalınmıştı.

Akif buna çok sert tepki verdi ve Kur'an mealini Ata'ya göndermeyeceğini söyledi. Dahası, o güne kadar hazırladığı tefsirini de imha ettirdi. Mehmet Akif'e göre Türkçe ibadet tartışmaları içerisinde kendi 'meali' kurban edilecekti. İstemedi.

SELAMET'TE MÜCADELE

Ömer Rıza, Milli Mücadele yıllarında Mustafa Kemal ve arkadaşlarını destekleyen yazılar yazdı. Hatta İslam inancının aslında Cumhuriyet ideolojisiyle özdeş olduğunu ispatlamaya çalıştı. Ancak buna rağmen kendini İstiklal Mahkemesi'nin önünde buldu. Cumhuriyet karşıtı olmakla suçlandı. Yargılandı, kısa süre hapiste kaldı. Sonunda beraat etti. Ömer Rıza Bey'in bir sonraki durağı Cumhuriyet Gazetesi oldu. Dış politika yazıları yazmaya başladı. 1946 yılında nisbi özgürlük ortamının da etkisiyle yeni bir İslami dergi çıkartmaya başladı. Derginin ismi size tanıdık gelecektir: Selamet!

Selamet Dergisi içerik olarak İslam dinini incelemekle birlikte Filistin sorununa ilişkin değerlendirmelerin de bulunduğu bir dergiydi.

Anti-semitik bir çizgiye doğru eğilimi vardı. Ayrıca Ömer Rıza Bey, dergide, okullarda zorunlu din dersinin de okutulması gerektiğini savunuyordu. Derginin yazar kadrosu da bir hayli zengindi. Ahmet Hamdi Akseki, Musa Carullah, Rıza Nafiz Taner ve Muhammed İkbal de dergide yazıları yayınlanan isimlerdi.

Ömer Rıza Bey dergiler ve gazete yazılarının yanı sıra çok sayıda çeviriye imza attı. İngilizce ve Fransızca'dan onlarca kitabı Türkçe'ye kazandırdı. 1950 seçimlerinde Demokrat Parti'den Konya Milletvekili seçildi. İki yıl sonra da 1952'de hayatını kaybetti.

BU 'TANRI'NIN BUYRUĞU'

Evet Ömer Rıza Doğrul'un yaşam öyküsü böyle... Şimdi biraz da şahsi özelliklerine gelelim. Günümüze değin en önemli tefsir çalışması olarak Ahmet Hamdi Akseki ile Ömer Rıza Doğrul'un çalışmaları gösterilir. Ömer Rıza Bey'in 'Tanrının Buyruğu' olarak çevirdiği Kur'an tercümesi, ilk cesur çalışma olarak bilinir. Bunun yanı sıra İslam'ın yorumlanmasına ilişkin yazdığı çok sayıda makale ve kitapla da önemli din bilginlerimiz arasında yer alır.

Ancak Ömer Rıza Bey'in bugünden baktığımızda pek de anlaşılır olmayan özellikleri de vardı. Ömer Rıza Bey ileri derecede Mason'du. Hatta sadece Mason olmakla kalmıyor Masonluğun ateşli bir savunucusuydu da.

Bağlı olduğu locanın adını merak ettiniz mi? Söyleyeyim. Selamet Locası!

Durun bitmedi. Ömer Rıza Bey, sağlam bir rakıcıydı. Hemen her gece yakın arkadaş gurubuyla toplanıp uzun rakı sofraları kurmaktan büyük keyif alırdı. Arkadaşları Kemal Tahir ve Naci Sadullah'tı.

Bakın, sık sık evine misafir oldukları Safiye Ayla o günleri nasıl anlatıyor: 'Naci Sadullah, Kemal Tahir ve Ömer Rıza Doğrul, istedikleri vakitte evime gelirler, kırkdokuzluk rakı şişesini açarlar, mutfakta buldukları mezelerle, şiir dolu, tadına doyulmaz bir söyleşinin kapısını aralarlardı...'

Yazının devamını okumak için bu linki kullanabilirsiniz

Gürkan Hacır - Akşam

Yorumlar5

  • Tahsin Kirpitci 4 yıl önce Şikayet Et
    Omer Rızanın Sadri islam 10 cildini Osmanlı türkçesinden arı türkçeye çevirirken 6.çi cildini çeviriden vaz geçtim Mevlana Şebliden alıntılarını Safiya Aylanın evinde içki mastarında tercüme edip ençok kendi fikirlerini ekleyerek tercum ediyor.Hayatini tetkik etmeden boş yere 5 yılımı harcamisim
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Mehmet Cansız 13 yıl önce Şikayet Et
    nasıl yazar olunur3. Alkol meselesine gelince içmiştir veya içmemiştir demek bir meselenin çzöümü olamaz. Döneme baktığınızda aynı iddiaların halife dediğimiz osmanlı padişahlarının bir kısmında, alim dediğimiz insanların bazılarında varlığı gerçektir. Ama bu durumu bence bilenler konuşmalı. magazin ağzından ziyade bu konu araştırma ve sebeplerini açığa çıkarmayla alakalı geniş bir meseledir. O dönemi bu günün yaklaşımlarıyla yargılamak kolay yazarlık olur. Masanluk ta bugünkü demokratlıktan çok farklı sayılmaz sayın yazar dönem itibarı ile. Bugünkü demokratlara ideolojik anlamda saygı duruşunda bulunanların geçmiş dönemdeki masonluğu ucuz magazin konusu yapmaları hiç yakışık almıyor. yazınıza cevap yazmak değil maksadım. O tarihçilerin işi. Ama hepimiz haddimizi bilmemiz gerekiyor.
    Cevapla Toplam 6 beğeni
  • Mehmet Cansız 13 yıl önce Şikayet Et
    nasıl yazar olunur2. 6.sı o dönemki Cumhuriyet gazetesinin yayın politikasıyla bügünün farkını bilmeyen bir gazetecinin hezeyanları nasıl haber 7 tarafından seçilmiş haber olabilir. 7.si o dönemi sadece ömer rıza ve akif üzerinden okuyup hüküm verecek cesareti hangi cahil cesaretiyle yazabiliyorsun yazı benim gibi sadece dönemi üstün körü okuyan birni bile çileden çıkartacak kadar faciaysa tarihçilere görünme
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • Mehmet Cansız 13 yıl önce Şikayet Et
    nasıl yazar olunur1. Bazı tvlerde veya gazetelerde kerameti kendinden menkul bayan programcılar veya gazeteciler görürüsünüz. Neden yazar oldukları bellidir. Hiç bir entellektüel birikimleri olmadığı halde yazardırlar. Sebebi meçhul. Bu erkeklerin bilgiden nasibini almamışları da bu şekilde yazar oluyorlar demekki. 1.si tanrı buyruğu tefsir değil mealdir. 2.si az çok mealden nasibini almış kişiler anlarlar ki tanrı buyruğu bu gün bile aşılamamış, bir çok üstad mealcinin isim vermeden aşırma yaptığı bir mealdir. 3.sü bir insanın yaşama biçimiyle birikimi ayrı meselelerdir. Aklınıza ve birikiminize güveniyorsanız kim ne yazarsa yazsın okursunuz ve kritiğini değer merkezli yaparsınızz. 4.sü Tvlerde orasını burasını açan bayanlar gibi, başkalarının mahrem yerlerini açmaya çalışmak ta havadan gazeteci erkeklerin işi olsa gerek 5.bir yerde adama mason diyorsun başka yerde çıkardığı dergideki yahudi düşmanlığından bahsediyorsun.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Mütebessim 13 yıl önce Şikayet Et
    Çok ilginç. Daha önce hiç duymadığım şeyler.. Daha yetkin bir ismin konuya eğilmesini bekliyorum: Mustafa Armağan hoca inşallah konuyla ilgili yazı(lar) yazar.
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat