Filistinlileri anlamaya çalışmanın, gerçekten ne yaşadıklarını idrak etmenin zor olduğu dönemlerdeyiz. İsrail tarafından yıllardır süregelen zulmün son tezahürü, gerçek olamayacak kadar korkunç bir katliamla karşımızda. Dolaşan görüntüler insanın gerçeklik algısını etkileyecek derecede sarsıcı. Allah ümmetin yardımcısı olsun, müslümanlar olarak büyük bir sınav veriyoruz ve sınavı iyi geçirdiğimiz söylenemez.

Sivillere yönelik saldırıların milliyeti olmaz. Mazlum her zaman mazlumdur. Bölge yüzyıldır kan ağlıyor ve suçlu aranacaksa İsrail'den başka adres de yok açıkçası. İşgal ettikleri Filistin topraklarında yıllardır Filistinlilere zulmeden onlar.

İsrail hala "Elektriğinizi kesiyoruz, suyunuzu kesiyoruz" diyor. Ne değişiyor Gazze'dekiler için? Yaralılar enkaz altından "maç izliyorduk, konsol oyunu oynuyorduk" diyerek çıkıyorlar. O kadar benimsemişler ki yıllardır saldırıları, hayatı nasıl yaşıyorlarsa aynı şekilde devam ediyorlar. Pek çoğumuzun empati yapabileceği bir durum değil bu.

Bütün dünya üzerlerine geliyor ama Filistinliler kollarında cansız bedenlerini taşıdığı bebeklerini gösterip "Vallahi yenilmedik" diyor, "Evlatlarım Aksa'ya şehit olsun" diyor. Şehitlerinin arkasından şekerler dağıtıyor. Böyle bir inancı yenebilecek bomba var mı?

İSRAİL PROPAGANDALARINA ALET OLMAMAK GEREK!

Aksa Tufanı sonrası sosyal medya yine propagandanın en kuvvetli adresi oldu. İsrail'in bilerek ya da bilmeyerek yüceltildiğini, "Netanyahu'nun, Mossad'ın haberi vardır, İsrail müsaade etmeden Gazze'den nasıl geçecekler" fikrinin yaygın olarak dillendirildiğini gördük.

Komplo teorilerinin ilgi çekiciliği, gerçeğin önüne geçti ve iç siyasette köşeye sıkışan İsrail hükümetinin böyle bir kumar oynayabileceği savunulmaya başlandı. İşte İsrail'in "dokunulmazlık algısı" maalesef bu kadar güçlüydü.

Gayet de dokunuldu halbuki İsrail'e. Yıllardır hiçbir bedel ödemeden işgali sürdüremeyecekleri bir kez daha kanıtlandı. İşgalci İsrail ordusunun rahat etmeyeceği görüldü.

BATI KATLİAMA ORTAK OLMUŞ DURUMDA!

İsrailliler için "öldürüldü", Filistinliler için "öldü" ifadeleri kullanmakla kalmadı Batılı medya. 

Dünyanın dört bir yanından İsrail'e gönüllü savaşmak için dönen Yahudiler haber oldular mesela. Tam tersini düşünelim, İsrail katliamına "dur" demek için bile dünyanın dört bir tarafından gönüllüler yola çıksa "terörist" muamelesi görmez miydi?

İsrailli eli silahlı sınır muhafızları Hamas tarafından yakalandı. Batının elinde "Masum bir sivile" dönüştü. Oysa o "masum siviller" yıllardır sivil kıyafetlerle Filistinli avlıyordu.

İsrail ordusu hastaneleri, camileri, kiliseleri, okulları bombaladı. "Hamas sivilleri kalkan olarak kullanıyor" oldu bu kez de. Mescid-i Aksa'da siviller kalkan değildi ama İsrail oraya da sürekli saldırıyordu. Cuma namazında müslümanlar namaz sırasında saldırıya uğruyordu. İsrail bugüne dek hangi hassasiyeti gözetti?

GAZZE'Yİ YAHUDİLEŞTİRME PROJESİ

İsrail hükümeti Gazzelilere havadan bildiri dağıtıp, 1 milyondan fazla kişinin şehrin kuzeyini terketmesini istedi. Uluslararası hukuka göre nüfusun zorla yer edilmesi suçtu. Zaten 2 buçuk milyon insanın sıkışarak yaşadığı şehirde ablukayı daha da daraltmaya kalktılar. Güneye kaçan Gazzelileri vurmayı da ihmal etmediler.

Fosfor bombaları kullanıp, 600'den fazla bebeği, çocuğu katlettiler. Uluslararası Af Örgütü bir kez daha İsrail'in savaş suçu işlediğini belgeledi. Etnik temizlik de suçtu. Ancak İsrail ne yaptı? Reddetti uluslararası hukuku. Batı ne dedi peki? "İsrail'in kendini savunma hakkı var"

İsrail Başbakanı Netanyahu "Gazze’yi yıkıp yeniden inşa edeceğiz" diyor şimdi. İsrailli aşırı sağ vekil Simcha Rothman "Amacımız yahudi bir çocuğun Gazze'de özgürce yürümesi" diyor. İsrail Gazze'yi yok edip İsraillileştirmekte kararlı..

YAHUDİLER İSLAMLA SAVAŞTIKLARINI İTİRAF ETTİ!

ABD Dışişleri Bakanı, Hakan Fidan ile yaptığı görüşmede yaşananlara siyasi sıfatıyla değil, yahudi sıfatıyla yaklaştığını söylüyor. ABD'li Cumhuriyetçi senatör Graham "Bu müslümanlarla yahudilerin savaşı ve ben yahudileri tutuyorum" diyor. İsrail ordusu, kurşunlarına domuz yağları sürüyor.

Hamas DEAŞ ile bağdaştırılmak isteniyor. Direniş, 11 Eylül New York ve 13 Kasım Paris saldırılarıyla, benzeştiriliyor. Hatta ABD Savunma Bakanı İsrail'i ziyaret edip "Burada gördüklerim DEAŞ'tan beter" ifadeleriyle tüm dünyanın gözünde İsrail’in katliamını normalleştirmeye gayret ediyor. Aynı Afganistan’da, Irak'ta olduğu gibi, benzer yalanlara başvuruyorlar.

İKİYÜZLÜ AVRUPA'DAN MI ÖĞRENECEĞİZ?

AB de boş durmuyor. Komisyon Başkanı Ukrayna'da sivil altyapıları vuran Rusya için "terör" nitelendirmesini yapıyor. Gazze'de su ve elektriği kesen İsrail için ise saygı duruşu istiyor Avrupalı parlamenterlerden.

İfade özgürlüğü bahanesine sığınarak PKK/YPG terör örgütünün propagandalarına müsaade eden hatta korumaya geçen Batılı ülkeler, göstericilerin Gazze'deki katliama karşı yaptığı protesto yürüyüşlerine nasıl müdahale ediyor izliyoruz.

İngiltere İçişleri Bakanı çıkıp "Filistin'e destek vermek terörizme destek vermek sayılsın" bile diyebiliyor. Fransız mevkidaşı da "Hamas'a destek olanları sınırdışı edelim" diye katılıyor.

Savundukları, böbürlendikleri, üstünlük tasladıkları sözde değerlerini kafalarına göre kullanan, kafalarına göre görmezden gelen Avrupalılar mı bize öğretecek eğriyi, doğruyu, insanlığı? İnsan haklarını, ifade özgürlüğünü bunlardan mı öğreneceğiz hakikaten?

Bunca yaşananlara rağmen eline Gazze kanı bulaşan Batılıların savunduğu argümanları savunmak, bu ikiyüzlülüğe ortak olmak doğru mu?

TÜRKİYE OYNANAN OYUNUN FARKINDA!

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sık sık dile getirdiği gibi barışa giden tek yol iki devletli çözümden geçiyor. İsrail Gazze'yi dümdüz de etse bu böyle. Türkiye'nin oynadığı rol çok önemli. Erdoğan'ın rehineler için devreye girmesinin ardından 2 çocuk ve bir sivilin serbest bırakıldığını gördük. Sürecin devamında da Türkiye'ye yoğun ihtiyaç duyulacak. 

Değneğin bir ucu İsrail’e dokunuyorsa diğer ucu İran'a dokunuyor. Azerbaycan'ın İsrail ile kurduğu güçlü ilişkileri düşünürsek Türkiye'nin bu gerilimde bulunduğu noktanın önemi daha net anlaşılabilir. 

ABD ve İngiltere Doğu Akdeniz'de kalıcı olmanın bahanesini Gazze'deki soykırım sayesinde elde etmiş bulunuyor. Hamas için mi gönderiliyor o uçak gemileri? Ayrıca 1 yıl boşuna mı uzattı ABD Suriye'de "Ulusal Acil Durum" ilanını? Tabii ki hayır. Savaşın önce Lübnan ve Suriye'ye sıçraması kuvvetle muhtemel. Erdoğan’ın “Bize tiyatro oynuyorlar” vurgusu dikkat çekici.

Suriye'de PKK/YPG'ye yönelik TSK Operasyonlarının en güçlü şekilde devam ettirilmesi ve teröristlerin yok edilmesi şart. Olası bir çatışma ortamının, Türkiye'nin de içine çekileceği kirli bir oyunun parçası olabileceğini gözardı edemeyiz. Allah ülkemizi fitne ve şer odaklarından korusun.