Amerika neden Gazzelileri düşünmeye başladı?
- GİRİŞ16.03.2024 09:11
- GÜNCELLEME18.03.2024 08:01
Bir taraftan katile silah ver, bir taraftan maktule yardıma koş. Amerika, her zamanki "dünya ile dalga geçme" tavrını, Gazze'ye yönelik politik sessizlikten güç alarak daha fazla gözümüze sokar oldu.
Gazze'de vicdanları rahatlatmak ve göz boyamak üzere popülerleşen, havadan yardımlar meselesine dikkatiniz çekmek istiyorum. Bu yardımların amacı sivillerin açlıktan ölmelerine engel olmak. Ancak bombalanarak ölmelerine izin verildiği anlamı çıkıyor süreci göz önüne aldığımızda.
ABD NEDEN GAZZE'YE HAVADAN YARDIM YAPIYOR?
"Popülerleşti" ifadesini tercih etmemin sebebi Arap ve Körfez ülkelerine özenen Amerika'nın da "yardıma" koşması. Göz doldurucu bir hassasiyet gerçekten. İsrail'e Gazzelileri bombalaması için tonlarca roket veriyorsun, bahane olarak " İsrail, Hamas ile mücadele ediyor, kendini savunuyor" diyorsun. Sonra küresel imajın zedelenince farklı bir strateji geliyor aklına. Kameraların karşısında İsrail'i -sokak tabiriyle- satıp "30 bin masum sivil öldü" itirafında bulunuyorsun. Akabinde de havadan yardım gönderiyorsun o çok düşündüğün Gazzeli sivillere..
Amerika'nın değişen stratejisini Gazze'ye liman kurma hazırlığından da anlayabiliyoruz. İnsani değerleri önemsemeyen bir ülkenin "Aman Gazze'deki siviller gıdasız kalmasın" çıkışıyla Gazze'ye liman kurma girişimi, samimiyetten uzak olduğu kadar ahlaksızca da. Elbette dertleri Gazzeliler değil. Fakat bölgede rahatça hareket etmelerini sağlayacak o liman. O liman üzerinden de Akdeniz'deki varlıklarını güçlendirmiş olacaklar. Doğu Akdeniz'in ne kadar kıymetli olduğunun bir kanıtı bu atılan adımlar.
GAZZE'YE GİREN ABD ASKERLERİ BİR DAHA ÇIKAR MI?
İsrail'in Gazze ile ilgili tüm açıklamaları, Gazzelileri Gazze'den çıkarmak üzerineydi aslında. Güney'e, Kuzey'e diye yönlendirip bombaladılar aylarca insanları. En son Refah'ı adres göstermişlerdi, orayı da kana bulamakta kararlılar şimdi. Hedeflerinin etnik temizlik olduğu aşikar. Planın son halkasına doğru yaklaşıyorlar. Gazze'ye liman ve üs kurup ABD askerlerini yerleştirecekler. Gazze'yi boşaltıp Akdeniz gaz sahasını gasp edecekler. Beyaz Saray tüm bunları meşru bir zemine oturtmak için de yardım tiyatrosuna başvuruyor görüldüğü üzere.
Amerika liman çalışmalarına hız verirken, İsrail de Güney Kıbrıs'ı İsraillileştirme faaliyetleri yürütüyor. 1,4 milyonluk Rum bölgesinin yüzde 35'i İsrail vatandaşı. Bir diğer ortak amaç IMEC projesini bir şekilde gerçekleştirmek. Gazze'de yaşananlar Hindistan'da ilan edilen İMEC projesinin ölü doğmasına neden oldu. Şimdi Süveyş kanalını bypass ederek Hindistan'dan Gazze'ye, Gazze'den Güney Kıbrıs ve Yunanistan aktarmalı Avrupa'ya açılacak bir ticaret yolunu hayata geçirmeyi hedefliyorlar.
Süveyş Kanalı'nın etkisizleştirilmesi Mısır'a darbe indiriyor. O nedenle söz konusu plan karşısında Türkiye ve Mısır arasındaki yakınlaşmanın önemini de daha net görüyoruz.
WASHINGTON-TEL AVIV HATTINDA OYNANAN TİYATRO
Bölgede oynanan tiyatrolardan biri yardım meselesiydi. Diğeri de ABD ile İsrail arasındaki suni gerilim.
Washington cephesinden Netanyahu yönetimine "görevi bırak" çağrısı yapılıyor sık sık. İstihbarat raporları yayınlanıyor. "Netanyahu görevde kalırsa İsrail karışır" deniliyor. Sonra Senato lideri konuşup "Netanyahu kendi siyasi çıkarları nedeniyle İsrail'i tehlikeye atıyor" diyor. Tüm bunlara karşı İsrail de boş durmuyor. "Muz cumhuriyeti miyiz biz, siz bize nasıl karışırsınız" minvalinde açıklamalarla tepki gösteriyor ABD'ye. Biz de bu danışıklı dövüşün, sanki ABD İsrail üzerinden desteğini çekecekmiş gibi bir algıya yol açtığına şahit oluyoruz.
Halbuki, Amerika yönetimi, toplumun ve dünyanın tüm itirazlarına rağmen İsrail hükümetini zora sokacak hiçbir adımda bulunmadı. Bazı senatörlerin "İsrail'e silah göndermeyelim" içerikli talep mektupları yanıtsız bırakıldı. Kongre, canlı izlediğimiz soykırıma rağmen hala İsrail'e milyonlarca, milyarlarca dolarlık yardımları onaylama hazırlığında. Biden Refah'a yönelik saldırılar için "kırmızı çizgi" demişti. Refah'ta olası katliama karşı harekete geçmesini bekleyebilir miyiz?
En azından, Beyaz Saray'ın, Netanyahu ve ekibinden rahatsız olsa da harekete geçmek için seçimleri beklemesi kuvvetle muhtemel. O da Biden'ın kazandığı senaryoda gerçekleşebilecek bir durum. Trump'ın çok daha İsrail fanatiği olduğunu, başkanlık döneminde Netanyahu ile daha kuvvetli ilişkiler kurduğunu akılda tutmak gerek.
TİKTOK'UN YASAKLANMASINI İSRAİL Mİ İSTEDİ?
Amerika'da geçtiğimiz hafta popüler sosyal medya uygulamalarından Tiktok'u hedef alan bir adım atıldı. Ulusal güvenlik gerekçe gösterilerek Çin merkezli sosyal medya platformunun yasaklanmasını içeren tasarı, temsilciler meclisinde kabul edildi. Söz konusu karar, Kongre'nin üst kanadı Senato'da da onaylandıktan sonra Biden'ın önüne gelecek. Amerika başkanı, daha önceden yasayı imzalayacağını açıklamıştı.
Tiktok için ulusal güvenlik şüpheleri oldukça mantıklı. Çünkü program çok fazla bilgiye erişim istiyor. Fakat bu adımın zamanlaması hakkında çarpıcı bir gerçek daha var ortada. Tiktok'un yasaklanması için lobi faaliyetleri yürüten isimlerin yahudi kökenli olması dikkat çekici.
Tiktok'ta paylaşılan Gazze içeriklerinin Amerikan gençliğini İsrail'e karşı bir tavır almaya yönelttiği ileri sürülüyor. Yeni jenerasyonun İsrail'e yaklaşımlarından memnun olmayan Yahudi lobileri, bu durumu lehlerine çevirmek için çareyi uygulamaya getirilecek yasakta buluyor. 25 Cumhuriyetçi senatör ikna ediliyor, senatörler Tiktok'ta "Hamas yanlısı içerikler" bulunduğu gerekçesiyle şikayet mektubu yazıyor. Ardından da tasarı hazırlanıp temsilciler meclisine sunuluyor ve kabul ediliyor. İşte sözüm ona özgürlük ülkesinin hali ortada. Kendi yararlarına bir durum yoksa ortada ne insan hakları ne de özgürlük umurlarında.
Hüseyin Akif Küçükal / Haber7
Yorumlar18