CNN ve NYT o haberleri neden yayınladı?
- GİRİŞ18.05.2024 09:17
- GÜNCELLEME20.05.2024 09:25
4 Mayıs'ta "ABD'deki Yahudi lobisi Netanyahu'yu gözden mi çıkardı?" isimli yazımızda Amerika ve İsrail yönetimleri arasındaki üstü kapalı krize dikkat çekmiştik.
O günden bu güne, yazıda işlediğimiz fikri yapıyı destekleyen hadiselere şahit olmaya devam ediyoruz.
İSRAİL'İ YALANLARLA SAVUNUYORLARDI, ŞİMDİ HEDEF TAHTASINA KOYUYORLAR!
Sizleri hızlıca 7 Ekim'e geri döndürmek istiyorum. CNN, Hamas'ın Aksa Tufanı Operasyonu'nda İsrailli bebekleri katlettiğini savunmuş, İsrailli yetkililer sözde katliamların tanığı olarak ifadeler vermiş ve Hamas, dünyanın gözünde "bebek katili" yaftasıyla karalanmak istenmişti. Zaman kimin bebek katili olduğunu gösterirken, yalan habere imza atan CNN muhabiri Sara Sidner de birkaç gün sonra, İsrail'in "bebek iddialarını" savunduğu için özür dilemişti.
7 Ekim'de İsrail tezlerine verdiği destekle öne çıkan CNN, şimdi ise İsrail'i karalayan, kötüleyen yeni bir habere imza attı. Negev çölündeki Sde Teiman cezaevinde Filistinli tutuklulara İsrail'in nasıl işkence ettiği ve insanlık dışı muameleye maruz bıraktığı haberleştirildi.
Bu tezatlığın sebebi CNN'in doğru habercilik peşinde olması mıydı, yanıtı siz değerli okurlara bırakıyorum.
Amerikan basının bir diğer ünlü gazetesi New York Times'a bakalım bir de. Onlar da Kassam Tugaylarının 7 Ekim'de yahudi kadınlara cinsel saldırıda bulunduğunu iddia etmişti.
28 Aralık'ta yayınlanan makalede geçen o iddialar, aylar sonlar düzeltildi. Hem BM hem de bağımsız basın kuruluşları, söz konusu iddiaların delillere dayanmadığını açıkladı. Ayrıca New York Times'ın haberinde imzası bulunan isimlerden birinin daha önce İsrail Hava Kuvvetleri istihbarat biriminde görev yaptığı ortaya çıktı.
Aynı New York Times, tıpkı CNN gibi bu günlerde İsrail tarafından alıkonulup takasla serbest bırakılan Gazzeli esirlere, işgal güçlerinin nasıl alçakça muamele ettiğini, nasıl zulmettiğini, nasıl cinsel saldırıda bulunduğunu haberleştirdi.
Avrupa ve İsrail basınından, ABD basınına paralel mahiyetteki haberleri de gördük yakın zamanda. Peki ne oldu da birden İsrail'in katil olduğu, acımasız savaş suçlarına imza attığı böyle dünyanın gözüne sokulmak istendi? Batı basını, 40 bin sivil, çocuk, kadın, yaşlı şehit edildikten sonra mı akla karayı ayırt etmeye başladı?
ABD HÜKÜMETİ İKİ TARAFA DA OYNUYOR!
Sadece Batı medyası değil, mevcut Amerikan hükümeti de ciddi şekilde İsrail yönetiminin üzerine oynamaya başladı. Washington'a göre "İsrail, Gazze’de uluslararası hukuku ihlal etti" demek ‘makul’ mesela. Neden böyle bir açıklama yapar ki katliamın ortağı?
Çünkü Biden seçimlere gidiyor ve çoğunluğunu demokrat seçmenlerin oluşturduğu gençler, en şiddetli şekilde protesto ediyorlar Biden'ı ve Netanyahu'yu.
Aynı Biden, Refah'a operasyon düzenlenmesine karşılık silah yardımını askıya alacağını da duyurmuştu. Bu iki hamlenin iç siyasete dönük olmadığı düşünülebilir mi? Kendilerini seçmenlerin gözünde "soykırıma ortak" nitelendirmesinden sıyırmaya çalışıyorlar. Başarılı olabilirler mi?
Biden demişken, “ABD bombaları sonucunda Gazze’de siviller öldürüldü” gibi ciddi bir itirafta bulunduğunu da hatırlatmak gerek. Beyaz Saray düzeltmeye çalıştı, üzerine "Gazze'de yaşananların soykırım olduğuna inanmıyoruz" dediler. Çünkü kurabilecekleri alternatif bir cümleleri yok bu konuda. Kendilerinin de ortağı oldukları bu soykırıma inandıklarını mı söyleyeceklerdi zaten.
ABD Başkanı Biden'ın bir taraftan "Silah vermem" deyip bir taraftan da Refah'ta kara operasyonu için 1 milyar dolar değerindeki mühimmatı İsrail'e gönderdiği de bir gerçek. Bunun nedeni de ABD'deki Yahudi etkisi. Belki sayıları yüzde 5'i geçmiyor ancak etki alanları oldukça geniş. Cumhuriyetçilerin Biden'ın attığı adımları diline dolayıp İsrail yanlısı seçmenleri kendi taraflarına çekme çabaları düşünüldüğünde, Biden'ın karşı hamlesi de bu şekilde gerçekleşiyor. Mikrofonla "Size silah vermem" derken, arka kapıdan yardımlarını sürdürerek "sadık hizmetkar" rolünü sürdürüyor.
YA BIDEN GİDECEK YA NETANYAHU!
Mevcut ABD yönetiminin, İsrail'e karşı tavır değişikliği göstermesi pek mümkün olmasa da Netanyahu'nun ciddi şekilde değişmesini istedikleri aşikar. İki başkan adayı da aslında Netanyahu karşıtlığında birleşiyor. Aynı Biden gibi Trump'ın da Netanyahu'yu mevcut durumdan ötürü suçladığını, hatta halefi olarak gösterilen Gantz'a övgüler yağdırdığını unutmayalım.
İsrail'in katil başbakanı hakkında 7 Ekim öncesi yolsuzluk suçlamaları bulunduğunu biliyoruz. Şimdi hem yolsuzluk hem de soykırım suçlamasıyla karşı karşıya. Koltuğunu, daha da önemlisi özgürlüğünü bırakmamak için ne ateşkese yanaşıyor, ne kanlı katliamlarını durdurmaya. Çünkü silahların durması halinde koltuğunu kaybedeceğini, belki de günah keçisi ilan edilip özgürlüğünü de kaybedebileceğinin farkında.
SAVAŞ KABİNESİ ÇATIRDIYOR MU?
Tek yapabildikleri havadan sivilleri bombalamak olan İsrail'in, sözde kara operasyonlarında ne Gazze'nin kuzeyinde, güneyinde ve Refah'ta, "Hamas'ın yok edilmesi" hedefine ne denli uzak olduğu ortada. Savaş kabinesi son günlerde verilen kayıplardan dolayı epey karıştı.
Genelkurmay Başkanı Halevi "strateji eksikliği" nedeniyle, Savunma Bakanı Gallant ise "Gazze'nin geleceğinde Hamas'a alternatif bulunamadığı" gerekçesiyle Netanyahu'yu eleştiriyor. İsrail basınına göre, İç istihbarat servisi Şin Bet'in direktörü Ronen Bar'ın Savunma Bakanı Gallant ile toplantı yapması da Netanyahu'yu öfkelendirdi. 3'lü arasında tartışma çıktığı iddia ediliyor. Yani fazlasıyla kriz başlığı mevcut kabinede.
Bir taraftan da esir yakınları ve Netanyahu karşıtları kol kola girmiş istifa istiyor, ateşkes istiyor. Netanyahu'nun aşırılık yanlısı tüm adımlarına destek veren Ulusal Güvenlik Bakanı İtimar Ben Gvir tam 3 kere linç girişimine maruz kaldı.
Sözün özü bugün tekrar soralım, ABD hükümeti tarafından çeşitli açıklamalarla hedef gösterilen İsrail hükümeti, basın yoluyla pompalanan bu kısmi İsrail karşıtı propaganda, aslında Netanyahu'nun nihayetine çıkan yolun habercisi mi?
H. Akif Küçükal / Haber7
Yorumlar28