Türkiye sevgisi cezasız kalmadı. UEFA Merih Demiral'ı 2 maç ile cezalandırdı. Ceza 3 maçtan az olduğu için CAS'a götürülemiyor. Yani onanmış bir cezadan bahsediyoruz.

Şaşırdık mı şaşırmadık. Aynı UEFA, Suriye'de terörle mücadele eden Mehmetçiğe selam duran milli futbolcuları da hedef tahtasına koymuştu zamanında..

AVRUPA'NIN OYUNUNA GELMEMEK GEREK!

Bu kararın siyasi saiklerle alındığını dile getirmeye gerek yok. Hem yurt içinde hem de yurt dışında tartışmalara konu olsa da Avrupa'nın bahsettiği gibi bir aşırı sağ hamlesi değildi Merih'in yaptığı bozkurt işareti. Fakat ne yazık ki çifte standartın kitabını yazan Avrupalılar Türkiye'nin şampiyonadaki başarısını bu hamle ile gölgelemeye çalıştı.

“Bozkurt sevincine gerek var mıydı” sorusu yerine sıklıkla çifte standart ve ikiyüzlülük kelimelerine vurgu yapılması gerekiyor bu meselede. Merih hakkında UEFA'dan soruşturma talebinde bulunan Alman İçişleri Bakanı Nancy Feaser Katar'daki son Dünya Kupasında LGBT reklamı yaparken hiç kimse tartışmıyordu Alman bakanı. Keza Alman milli takımı başta olmak üzere çeşitli Batılı ülke temsilcileri de LGBT propagandasına destek vermiş, futbolcular LGBT'ye destek veren paylaşımlarla karşımıza çıkmıştı.

Almanya’daki turnuvada fair play örnekleri sergileyen Ay yıldızlı milli takımı ve Türk taraftarları hoş gözükmeyecek tavırlar sergilemeye zorluyorlar. Bunu bile isteye yapıyorlar. Kışkırtarak, damarına basarak milliyetçi duygular üzerinden bunu yapıyorlar. Oyuna gelmemek gerek. İstedikleri Türkiye görüntüsünü Avrupalılara göstermemek gerek.

DERTLERİ IRKÇILIKLA DEĞİL TÜRKİYE İLE MÜCADELE!

Bozkurt sevinci yaparak attığı golleri kutlayan Demiral, "Türklüğümle gurur duyuyorum, bu nedenle bu sevinci yaptım." demiş, soruşturma sürecindeki savunmasını da bunun üzerine kurmuştu. Fakat UEFA Türkiye'yi Merih üzerinden cezalandırmayı kafasına koymuş olmalı ki önce -güya yanlışlıkla- son 8 takım hakkındaki sosyal medya paylaşımlarında Türkiye yerine Avusturya'ya yer vererek provokasyona imza attı. Ardından Merih'e ceza verecek ismin Avusturyalı komite üyesi olduğu ortaya çıktı.

Merih ile birlikte yine kışkırtma amacı taşıyan bir diğer hadise de UEFA tarafından İngiliz futbolcu Jude Bellingham'a verilen ceza oldu. Bellingham Slovakya maçında attığı golden sonra cinsel uzvunu işaret eden edepsiz bir eyleme imza atmıştı. Cezası 30 bin avro oldu. 1 yıl ertelemeli 1 maç ceza aldı. Milli duygularla yapılan Türklük sembolü 2 maçla cezalandırılırken, edepsizce davranmak neredeyse cezasız kaldı yani. Üstelik Bellingham için 5 günde çıkan karar, Merih için 3 saatte alındı. Öyle bir hazımsızlık mevcut kısacası. Fakat buna rağmen Fair Play'den bahsetmeye devam edecekler utanmadan.

UEFA bu iki olayı birbirine benzer bulmadı, farklı cezalar verdi, Merih'in sevinci siyasileştirdi deyip kabul ettiğimizi varsayalım. Daha önce Arnavut asıllı İsviçre milli takımı futbolcuları Granit Xhaka ve Xherdan Shaqiri Sırbistan maçında attıkları gollerin sevincini tıpkı Merih gibi ana vatanlarının sembolü olan Kartal işareti yaparak kutlamıştı. UEFA'nın verdiği ceza 10'ar bin Frank oldu. Ukrayna-Rusya savaşında tüm Ruslara yasak getiren Avrupalılar, Putin tişörtüne bile para cezası vermişti. Hiçbir standartları yok. Çünkü dertleri aşırılıkla, ırkçılıkla mücadele değil. Türkiye ile mücadele.

AVRUPA BU KARARLA KENDİ IRKÇILIĞINI TASDİKLEDİ!

Bozkurt sembolü belli ki Avrupa başta olmak üzere Türk karşıtlarını aşırı tetikleyen bir eylem. Ancak sadece Türkler yaptığında. Çünkü Türkler gibi İtalyanlar da mitolojik ulusal hayvan olarak "kurt" kullanıyor. Keza Fransızların horozu, Hollandalıların aslanı var. Neresinden tutsak Türk düşmanlığından başka bir sonuç elde edemeyiz bu meselede.

UEFA utanmadan Fair Play'den bahsedecek dedik.. Avrupalılar ise utanmadan özgürlükten bahsedecek. Kur'an-ı Kerim'i ateşe vermeyi ifade özgürlüğü kapsamında değerlendiren Avrupa'ya bakın hele. Değerleri nasıl da kendilerine kadar.

Merih'e karşı yürütülen kara propagandada yaygarayı koparan ülkelerin Hitler'in doğduğu Avusturya ile yönettiği Almanya olması, üstelik tartışmaya konu olan meselenin ırkçılık üzerinden ele alınmasına rağmen Türkiye’nin tepkisi nedeniyle bunu resmiyete dökmeye cesaret edememeleri ne kadar ironik değil mi?

Madem hassaslardı bu konularda, neden 3 ay önce evleri kundaklanan Türk aileyi umursamadılar? Solingen gibi ırkçılıkla ismi lekelenmiş bir şehirde, yıllar sonra cereyan eden benzer hadisede neden ırkçılığın karşısında güçlü bir şekilde durmadılar!

Türkiye'ye mağlup olarak turnuvanın dışında kalan Avusturya'nın kuyruk acısı sadece aldığı yenilgiden ibaret değil. Avusturya hükümetinin geçmişte attığı adımlarla azılı Türk düşmanlarından farksız davrandığını unutmamak gerek. 2018 yılında Meclis'te kabul ettikleri bir yasa var. İsmi "Sembol" yasası. 1 Mart 2019'da da yürürlüğe girdi. Bozkurt sembolünün kullanımını yasakladılar. Bunu "aşırılık ve siyasi islamla mücadele" kapsamında gerçekleştirdiler. Yani Türklere ait mitolojik bir sembolü, kendileri siyasete alet edip kendileri yasakladılar.

Bozkurt'a yasak getirirken aynı zamanda PKK'nın kullandığı çok sayıda sembol, amblem ve flamayı da görmezden geldiler. Örgütün kullandığı sadece bir sembolü yasak listesine aldılar. Hem terör örgütleriyle bozkurtu aynı kefeye koydular hem de terörle mücadelede samimi olmadıklarını kanıtladılar.

Aynı yasa Avusturya'daki islam karşıtlığını da gözler önüne serdi. Dini sembollere güya yasak getirilmediği savunuluyordu. Ancak Hamas'a ait sembollerin arasında yer alan Kelime-i Tevhid'i de yasaklamışlardı. Bu durum müslüman toplumun tepkisine neden olmuştu.

Türkiye karşıtı bu propagandaya Yunanlıların, Ermenilerin ve İsraillilerin destek verdiğini, küfre karşı yeniden tek yumruk olmanın gerekliliğini de hatırlatmak lazım.

Hollanda’yı eleyip yarı finale yükselerek en yakışan cevabı vermek duası, temennisiyle..

Hüseyin Akif Küçükal - Haber7