Hafta içinde CENTCOM'dan yapılan açıklama dikkat çekici nitelikteydi.

PKK'nın Suriye'de meşruiyet kazanması adına yıllarca propagandası yapılan "DEAŞ ile mücadele" bahanesi yeniden gündeme getirildi ABD tarafından.

"Yeniden yapılanmaya çalışan örgütün 2 bin 500 mensubu var" denildi.

Irak Güvenlik Güçleri ve Suriye güçlerinin (Burada Suriye güçlerinden kasıt elbette PKK) 196 ortak operasyon düzenlediği belirtildi.

44 DEAŞ üyesinin öldürüldüğü, 166 üyenin ise gözaltına alındığı aktarıldı.

Bölgede sahiden DEAŞ ile mücadele edildiğini varsayalım.

ABD'nin desteklediği PKK uzantılı SDG, Haseke'de hapishanede tuttuğu 1500'ün üzerindeki DEAŞ'lıyı serbest bıraktı.

Yani bir taraftan mücadele sürerken, gözaltılar vesaire gerçekleştirilirken, diğer taraftan militanlar serbest bırakılıyor.

Peki neden?

ABD'DEKİ SEÇİM YARIŞINDA KAYBEDEN FİLİSTİNLİLER OLACAK

ABD'nin katil Netanyahu'yu Kongre'de 4 dakikaya yakın bir süre girişte, yaklaşık 50 kez de konuşma sırasında alkışladığı, onur konuğu olarak misafir ettiği utanç dolu bir Çarşamba gününü geride bıraktık.

Tüm dünya Amerika'nın insan hakları konusunda ne denli iki yüzlü olduğunu, bu ikiyüzlülüğün sebebinin İsrail'in güvenliğine yönelik sarsılmaz tutumları olduğunu gördü.

Seçim sürecindeki ABD'de olası başkan Donald Trump ya da Kamala Harris olacak gibi gözüküyor, şayet demokratlar kongrede farklı bir aday üzerinde birleşmez ise.

Trump'ın daha önce Netanyahu'dan duyduğu rahatsızlığı pek çok kez dile getirdiğini biliyoruz.

Fakat aynı Netanyahu'yu ABD ziyareti kapsamında evinde ağırladığı ve İsrail'e yönelik oldukça olumlu mesajlar verdiğini de biliyoruz.

Gelelim Harris'e..

Harris'in eşi Yahudi.

Kendisi ne kadar Gazze'deki soykırım için "Bu trajediyi görmezden gelemeyiz. Sessiz kalmayacağız." dese de olası başkanlığında İsrail'e silah desteğini ve siyasi desteği kesmesi beklenemez.

Seçim yarışında bu tarz söylemlerle müslüman seçmenleri, İsrail karşıtı gençliği ve sol kanatı konsolide ederek oylarına talip olma amacı gütmesi, hiç de uzak ihtimal değil.

İSRAİL'İ AKLAMA PROJESİ Mİ DEVREYE SOKULDU?

Sözün özü kim seçilirse seçilsin, Filistinlilerin yaşadığı acılara melhem olacak bir süreç yaşanmayacak gibi duruyor.

İsrail kazandığı bu global nefretle, ABD'nin, yine İsrail'i korumak için hayata geçirmeye hazırlandığı Orta Doğu planlarını baltalamayı ne kadar daha sürdürecek?

Mesela İbrahim Anlaşmaları..

Trump'ın mimarı olduğu, İsrail ile Arap ülkelerindeki normalleşme sürecini kapsayan o anlaşmalar yeniden gündeme gelecek.

Fakat Gazze süreci, Arap ülkelerinin bu anlaşmalara imza atmasının önünde engel oluşturuyor.

İsrail'in bir şekilde meşrulaşması, Gazze'de yaşananların sebep olduğu insani baskıyı kırması gerek.

İşte burada CENTCOM'un açıklaması, PKK'nın DEAŞ'lıları serbest bırakması ve Türkiye'de hareketlendirilen DEAŞ hücrelerine yönelik eşzamanlı operasyonlar anlam kazanıyor.

Demek ki DEAŞ üzerinden kurgulanmak istenen yeni tiyatrolar var.

İsrail'in Paris'te gerçekleştirilen 2024 Olimpiyat Oyunlarına yönelik ortaya attığı çirkin bir iftiraya tanık olduk yine geçtiğimiz günlerde.

Bizzat devlet kaynaklı olmasa da İsrail yanlısı hesapların dolaşıma soktuğu o yalan Hamas'ın Fransa'da ölümlü saldırı gerçekleştireceğine yönelik tehditti.

Sözde tehdidin aslı astarı yoktu. Hamas da hızla dolaşıma sokulan o videolu yalanın İsrail uydurması olduğunu açıkladı.

Fakat dünyaya Hamas, Olimpiyat oyunlarını tehdit ediyor algısı yerleştirilmek istendi.

Daha sonra Paris'te Olimpiyat oyunlarına saldırı şüphesiyle 2 kişinin gözaltına alındığını gördük.

Ayrıca Cuma günü, Fransa'da yer alan Basel-Mulhouse-Freiburg Uluslararası Havalimanı da güvenlik tehdidi nedeniyle boşaltıldı.

Gelişmeleri beraber okumaya çalışınca her ne kadar komplo teorisi gibi gelse de Paris'te DEAŞ eliyle gerçekleştirilebilecek olası terör eylemi ya da eylemleri görebiliriz.

Saldırganların Hamas ile bağlantılı olduğuna ilişkin açıklamalara tanık olabiliriz.

Bu sayede, Hamas'ın Gazze'deki direnişinin çarpıtılarak İsrail'in aklanmasına gidecek yol arandığını görebiliriz.

Umuyoruz ki bahsettiklerimizin hiçbiri gerçekleşmez ve bu coğrafyada kan dökmekten başka hiçbir yol bilmeyenler, aşağılık hedeflerine ulaşamazlar.