Cui Bono?

  • GİRİŞ14.12.2024 08:40
  • GÜNCELLEME16.12.2024 09:12

Bir devir kapandı, yenisi açıldı Suriye'de.. Pekiyi, Suriye'den kim gitti, yerine kim geldi? Mevcut durum, ABD ve İsrail’in planlarını nasıl şekillendirecek? Türkiye’nin yaşananlara reaksiyonu ne olacak? Bu konular hakkındaki fikirleri irdelemenin faydalı olduğu kanaatindeyim.

SURİYE'DE KAYBEDEN KİM?

Görünürde kaybeden ve kazanan taraflarla başlayalım. Sahada en büyük kaybeden Esed rejimi. 60 Yılı aşkın devam eden hükümranlığı son buldu. Muhtemelen işlediği insanlık suçları peşini bırakmayacak Beşar Esed ve yönetiminin. Sığındıkları Rusya, bir noktada koz olarak kullanacak kendisini ve ya adalete teslim edilecek ya da Suriyelilere.

İkinci sıraya İran'ı yazabiliriz. Şii hilali hayali suya düştü. Hem Hizbullah zayıfladı hem de Suriye'deki etkisi yerle bir oldu Tahran'ın. Ruhani lider Hamaney, komşu bir ülkenin etkisinden bahsetti Türkiye'yi zikretmeden. Suriye'deki yeni dönemde kendilerine bir yer edinmeye çalışıyorlar. Başarılı olmaları ise pek olası durmuyor.

Üçüncü sırada Rusya'dan bahsedebiliriz. Lazkiye ve Tartus'ta üsleri mevcudiyetini sürdürse de yıllarca bombaladıkları, terörist ilan ettikleri insanları muhatap kabul etmek zorunda kaldılar Suriye'de etkin olabilmek için. Bu durum, Rusya'nın Afrika'daki varlığına da olumsuz yansıyacak bir mesele diyebiliriz artık.

DEVRİM KİMLERİ SEVİNDİRDİ?

Kazananlar cephesine geçtiğimizde listenin başını şüphesiz Suriye muhalefetine ayırmak durumundayız. Yıllardır sürdürdükleri direniş, devrim ateşi başarıyla sonuçlandı. Müreffeh bir Suriye hayaliyle ülkelerini yeniden ayağa kaldırma şansına eriştiler nihayet.

İkinci sıraya Türkiye'yi koyabiliriz. Öncelikle mültecilere kapılarını açan ve Esed zulmünden kurtulmalarını sağlayan aziz devletimiz, mültecilerin ülke üzerindeki yükünü geri dönüşler vesilesiyle hafifletme şansına erişecek. Geri dönenlerin Türkiye'ye olan şükranları da baki. En önemlisi ise PKK/YPG terör örgütüyle mücadelede çıbanbaşı olan 2 nokta Münbiç ve Tel Rıfat'ta terör temizliği nihayete ermiş, Fırat'ın batısındaki terör varlığı sona ermiş durumda. Doğu’sundaki terör işgali ise günden güne küçülmeye gidiyor.

ABD PKK/YPG'Yİ DESTEKLERKEN YENİ SURİYE YÖNETİMİ İLE ANLAŞABİLİR Mİ?

Şimdi mevcut tabloyu kısaca özetlemiş olduk görünenler üzerinden. Meselenin görünmeyen tarafında neler konuşuluyor, hangi spekülasyonlar ortaya atılıyor bir de onlara bakalım.

Başlangıç noktamız elbette ABD ve İsrail gözünden hadiseye bakmak olacak. ABD ve İsrail ne istiyor? İran'ı çevrelemek. Suriye'de rejimin düşmesi kendileri için bir fırsat mı bu bağlamda? Evet, fırsat. Dolayısıyla bir kazançtan bahsedebiliriz.

Fakat neyi kaybettiler onu da görmek gerek. Rusya'nın Suriye'deki varlığı, Ukrayna'da Rusya'yla mücadele içerisinde olan ABD'nin işine geliyordu bir noktada. Çünkü Moskova'nın enerjisini harcaması gereken cepheler ne kadar çoğalırsa müzakere masasında elinin zayıflaması o kadar muhtemeldi. Suriye'de yaşananların Afrika'ya yansımalarını da hesaba katarsak elinde sadece Ukrayna kalan bir Rusya'nın dünya sahnesinde galip gözükmek için canla başla mücadele vereceği en ciddi cephe Ukrayna şu anda. Bu durum, 20 Ocak'ta koltuğa geçecek Trump yönetimini ne kadar zorlayacak zaman gösterecek.

Bir diğer konu, hem yeni Suriye yönetiminin hem de Türkiye'nin ısrarla sona ermesini görmek istediği PKK/YPG işgali. Türkiye pozisyonundan geri adım atmayacağını gösterdi. La Farge'ın çimento fabrikaları bile bombalandı. Diğer taraftan Suriyeliler taşla sopayla kovalıyor PKK/YPG’lileri. Suriye'nin enerji kaynaklarının en az yüzde 80'ine kadar işgalini büyüten teröristlere, Washington yönetimi nasıl çözüm bulacak?

Bu teröristler yok edilmesin diye Blinken Türkiye'ye geldi, ABD'liler Türk yetkililerle temas kuruyor sürekli. Ankara'yı ikna edecekleri bir argümanları yok. Peki, Suriyelileri nasıl ikna edecekler? "İstikrardan yanayız" diyorlar ama PKK/YPG'nin sivilleri katlettiği bir ortamda hava saldırılarıyla PKK/YPG işgaline destek verirken, kanacak mı yeni yönetim Washington'a?

İSRAİL'İN SALDIRILARI HANGİ GERÇEĞİ ORTAYA ÇIKARDI?

Gelelim İsrail-ABD işbirliğinde Orta Doğu'da dizayn edilmek istenen "Yahudilerin güvenliği" meselesine. Bu noktada sıklıkla dillendirilen ana argüman, ağırlıklı olarak bu devrimden ABD ve İsrail'in kazançlı çıktığını, PKK-YPG terör örgütüne alan açıldığını, İsrail'in, işgal ettiği Golan tepelerinden, Suriye'nin güneyinden Deyrizor'a oradan Haseke'ye PKK ile bir bağlantı oluşturduğunu ve Suriye'de PKK/YPG'nin hükmedeceği bir Kürt devletinin kurulacağını öne sürüyor.

Biraz önce okuduğunuz satırlarda, bu hayale kesinlikle engel olunacağı yönünde kararlı duruş sergilendiğine dikkat çekmiştik Ankara tarafından. "ABD o kadar yatırım yapmış, çekilir mi Suriye'den?" diyebiliriz. Trump "Bizim meselemiz değil" dese de çekilme işareti göstermiyorlar. Fakat kim derdi ki Ruslar ve İranlılar 13 günde yenilip çekilecek? "Rusya izin vermişti, anlaşmıştı" da deniliyordu. Kimi çevrelerce Putin'in akıl hocası olarak gösterilen Alexander Dugin'in açıklamaları, Moskova'nın Türkiye'ye ne denli öfke duyduğu ve bu yaşananların ne denli kendilerinin dışında gerçekleştiğini gözler önüne seriyor.

Ayrıca, İsrail'in aksiyonlarına bakarak, ABD için sahadaki olumsuz gelişmeler Tel Aviv için de yaşanıyor diyebiliriz. İsrail neden bombaladı Suriye'yi? Suriye ordusunun mevcut gücü kendisi için tehdit ise neden Esed rejiminin düşmesini bekledi hamle yapmak için?

Demek ki yeni yönetim ile Esed rejimi arasında, İsrail'e tehdit oluşturma noktasında da farklılık var ve ön alma ihtiyacı hissediyor İsrail, Suriye'de oluşan yeni duruma karşı. Ve en önemlisi ABD'nin yeni Suriye yönetimine söz geçirebileceği hususunda endişeleri var.

EMEVİ CAMİİ'NDE KILINAN NAMAZ NE ANLAMA GELİYOR?

MİT Başkanı İbrahim Kalın'ın Şam ziyareti, Türkiye'nin "Sadece güvenli bölgede, güney sınırımızda değil, Şam'da da varız" mesajıydı dünyaya. Öyle ki, Colani şoförlüğünü yaptı sayın Kalın'ın. İsrail işgaline karşı direkt Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan "istikrar mücadelesinde Suriye'nin yanındayız" mesajı geldi. Kalın ziyaretinin gerçekleştiği gün Blinken'a "Fırat'ın doğusunda terör işgaline imkan tanımayız" denildi. Bir önceki gün ABD ve İsrail'in Somaliland üzerinden kurmak istediği oyun, Etiyopya ve Somali liderlerini Ankara'da ağırlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından bozuldu.

Türkiye geçtiğimiz 5 yılda, Libya, Karabağ, Ukrayna-Rusya, son olarak Suriye ve Afrika'da ortaya çıkan sorunları, kendi ve dünya lehine, etkin bir diplomasi yürüterek çözmeyi ve "Küresel Güç" olma yolunda emin adımlar atmayı başardı. Şimdi Suriye'de oluşturulacak istikrarla, ticaretin öne çıktığı, belki Irak ile varılan Kalkınma Yolu Projesine benzer işbirliklerinin hayata geçirileceği bir döneme gireceğiz. Emevi Camii'nde kılınan namaz da ortaya koyulan bu hedefin cesur bir nişanesi olarak kayıtlara geçmiş durumda.

H. Akif Küçükal / Haber7

Yorumlar5

  • Mustafa Temizel 1 hafta önce Şikayet Et
    Bir imparatorluk doğuyor: Adı da "Büyük Doğu Başyücelik Devleti"... Necip Fazıl'ın İdeolocya Örgüsü isimli kitabını okumanın tam sırası.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Hakan 1 hafta önce Şikayet Et
    Kazanan kaybeden tabiki Türkiye kazandın batılılar balkonda çayını kahvesini yudumlarken türkiye suriyelilri kucakladı aşını ekmeğini suyunu paylaştı bırakın kazananda türkler olsun beyler rekeyi besleyen sütünü içer
    Cevapla Toplam 5 beğeni
  • Mücahit 1 hafta önce Şikayet Et
    Hedef küdüs mescidi aksada namaz kılmaktır..
    Cevapla Toplam 9 beğeni
  • Sade vatandaş 1 hafta önce Şikayet Et
    İÇİMDEKİ Hainler Bu YAZIYI ıyi okusun?
    Cevapla Toplam 4 beğeni
  • Misafir 1 hafta önce Şikayet Et
    Biz neyi bekliyoruz, eğer milli cıkarlarımız konusunda samimiysek, ya BOP yada egemen Türkiye tercih nomtasindayiz. Bir an obce aynelarab haseke,rakka ve fıratindogusuna girilmeli. Yoksa BOP hızlandırılmış versiyonuyle yükleniyor
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat