Küreselciler kavgaya mı tutuştu?

  • GİRİŞ15.03.2025 08:28
  • GÜNCELLEME15.03.2025 08:28

AB Konseyi Başkanı'yken "Sizi birliğe almayalım sadece işbirliği yapalım" diyordu.
Polonya Başbakanı Donald Tusk, şimdi Türkiye'yi AB üyesi görmek istiyor.

AB NASIL 180 DERECE DÖNDÜ?

Tusk'ın Ankara ziyareti ve akabinde sarf ettiği sözler, bir süredir Avrupa'nın Türkiye'ye yaptığı şirinliğin son halkasıydı aslında. Liderlerin sırayla Türkiye'nin önemine vurgu yaptığı açıklamalar son dönemde Tusk'ın üyelik açıklaması ve Alman Şansölye Scholz'un Erdoğan'a yönelik AB Liderler Zirvesi davetiyle pik yapmış durumda.

2014-2019 yılları arasında AB Konseyi Başkanı olarak görev alan Donald Tusk, göçmen kriziyle uğraşmak istemeyen Avrupalı liderlerin sözcüsü olmuş ve Türkiye'yi "Yüklerini hafifletecek güvenilir ortak" olarak görmüşlerdi. "Sizi üye yapmayalım ancak işbirliğimizi sürdürelim" diyorlardı. Avrupalılar o dönem Türkiye'ye verdiği sözleri yerine getirmedi. Avrupa kibrini baskın şekilde gösterip konu göçmenlere geldiğinde "işbirliği" konu üyeliğe geldiğinde "insan hakları ihlalleri" demekten geri durmadılar. Ankara da ilerleyen süreçte Avrupa Birliği ile müzakerelerinde bu yaklaşımı göz önüne alarak hareket etti.

Bugün, AB'nin 180 derece döndüğünü ve her fırsatta Türkiye'nin önemini dile getirdiği bir süreci yaşamaktayız. Türkiye de bu fırsattan istifade etmek üzere kollarını sıvamakta.

HEM ABD'NİN HEM DE AB'NİN YENİ BİR NATO'YA İHTİYACI VAR!

ABD'siz Avrupa düşünülebilir miydi birkaç ay önceye kadar? Belki, evet düşünülebilirdi. Ancak Trump'ın böylesine rüzgar estirebileceği ve diplomasi dilini baştan sona değiştirebileceğini öngörmek mümkün müydü? Amerika Başkanı tüm dünyaya "Ben güçlüyüm, benim istediğim olacak" diyor. Dünya bu tavrın karşısında durmayı başaramazsa, artık devlet liderlerinin, güçlü olanın ya da üslubu bu şekilde olacak muhtemelen.

Avrupa-Trump ilişkisine geri dönelim. Ciddi manada düşmanlığa bürünmüş, Avrupa'nın ABD'yi yok etmek üzere kurulduğunu söylemiş bir isimden bahsediyoruz. İki taraf arasındaki çatlağın çoktan kırılmaya dönüştüğünü de dile getirebiliriz. Yıllarca güvenliğini ABD'ye teslim eden Avrupa'nın böylesine endişeye kapılmasının sebebi de bu. Yeni bir güvenlik mimarisine ihtiyaç duyuluyor. Amerikasız bir güvenlik mimarisine..

Çünkü Trump, NATO'yu da feshetmiş durumda sözleriyle. "Bize saldıran olursa NATO üyeleri yardımımıza koşacak mı?" diyor. Yani NATO'nun "Örgüt üyelerinin silahlı saldırıya uğraması durumunda NATO yardımını öngören" 5. maddesini hiçe sayıyor. Dolayısıyla NATO, NATO'luktan çıkmış oluyor. 

Trump'ın bu adımında Türkiye-İsrail geriliminin etkisi var mıdır, ayrı merak konusu. İsrail'in NATO'ya gözlemci üye olmasına engel olmuştu Türkiye 7 Ekim'den önce. Gazze soykırımı, Türkiye'nin NATO kapsamında ortak tatbikatlara katılmak isteyen İsrail'e kocaman vetolar vermesini sağladı. İsrail'i NATO şemsiyesi altında tutamayan ABD'nin de ABD'ye olan güveni sarsılan Avrupa'nın da yeni bir NATO'ya ihtiyacı var sözün özü.

ACİL BUTONU TÜRKİYE OLDU!

Askeri alan bahse konu olunca Avrupa'nın aklına NATO'nun ikinci büyük ordusu Türkiye geliyor elbette. Yıllarca süren o kibirli duruş yerini paçasını Rusya'dan kurtarma telaşına kapılmış endişeli bir ruh haline dönüşüyor ve Türkiye'ye yaklaşıyor Avrupalılar.

Hem de nasıl bir yaklaşma. Başta bahsini geçirdiğimiz gibi, direkt üyelik söylemleri üzerinden, Liderler toplantısına davet üzerinden. Biraz geri gidelim, NATO Genel Sekreteri Mark Rutte'nin Avrupalı liderlere "Türkiye ile aranızı düzeltin" çağrısı yaptığını görüyoruz. Bu arada bize Eurofighter vermeye de razı olmuşlar anlaşılan. 40 uçaklık teklif Ankara'ya ulaşmış. Avrupa bu korkuyla Türkiye'yi bir gün içerisinde birliğe de alır.

Fakat bu korku ikliminin Avrupa'yı neden bu kadar sardığını anlamak da güç açıkçası. Rusya'nın Avrupa'dan daha çok toprağı var. Rusya'nın Avrupa'dan daha çok kaynağı var. Rusya'nın Avrupa'dan isteyeceği ne var ki Avrupa yarın işgal edilecekmişçesine bir hazırlık peşinde? Belki de mücadele Avrupa ile Rusya arasında değil. Belki de kavga eden taraflar sadece ABD ile AB.

KÜRESELCİLER OYUNU İNGİLTERE ÜZERİNDEN Mİ OYNUYOR?

Trump küreselcilere karşı değil. Sadece her dediklerini yapmıyor. Demokrat tedrisatlı küresel zihniyet bugünlerde mücadelesini İngiltere üzerinden veriyor gibi. Londra'nın 2020 yılında "Ben size mi bakacağım" deyip çıktığı Avrupa Birliği'ne neredeyse geri dönecek tavrı, ABD karşısında dikildiğini de gösteriyor aslında. İngilizler açıktan meydan okumasa da Avrupa'nın güvenlik mimarisinde var olarak aslında ABD'nin karşısında konumlanıyorlar. 

Washington'ın Türkiye'yi Avrupa kanadında görmek istemediği ileri sürüldü dış basında. Önümüzdeki günler Türkiye'nin Avrupa ila ABD arasında nasıl bir denge kuracağını gösterecek bizlere. Sonuçta siyonist-evanjelist Amerika-İsrail bloğu da Küreselci Avrupa bloğu da yola çıkılacak gibi değil.

REKABET SURİYE'YE NASIL YANSIDI?

Tüm bunların yanında, PKK/YPG Elebaşının Suriye Cumhurbaşkanı Şara ile anlaşması bize ne düşündürmeli? Elbette bu coğrafyada temkinli olmadan hareket etmenin doğuracağı sonuç ekseriyetle olumsuz olduğundan, Ankara "Bekleyelim, görelim" tavrını benimsemiş durumda. Çünkü anlaşma ilanından birkaç saat sonra, PKK/YPG terör örgütü ilk provokasyon girişiminde bulunarak anlaşma maddelerine aykırı şekilde özellikle enerji kaynaklarının teslim edilmeyeceğini öne sürdü mesela. Bu açıklama Mazlum Kobani'nin anlaşmadan saatler önce ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı CENTCOM Komutanı General Erik Kurilla ile yaptığı görüşmeyle bağdaştırıldı. "Anlaşmayı ABD yaptı, İsrail'e yarıyor" tezi ortaya atıldı hızlıca.

Bu görüşün de oldukça aceleci olduğunu düşünmekle beraber, ABD'nin adımlarına "Trump" gerçeğinin gözetilerek bakılması kanısındayım. Suriye'den çekileceğini defaatle yineleyen ABD Başkanının, ülkesinin kritik noktalarında görev alan memurlarına karşı korkunç bir tasfiye girişiminde bulunduğu, Pentagon gibi önemli bir kurumda da Trump karşıtı birçok ismin görevini sürdürdüğünü unutmayalım. Bu grubun çekilmeye sıcak bakmadığını biliyoruz. Sözün özü ABD işin içindeyse de Trump'ın siyasi görüşlerini benimsemeyen, Biden ekolu küreselci zihniyet, "Saha ortağımız PKK/YPG'ye Türkiye'den operasyon geldi gelecek, biz de çekilirsek bunların hali nice olur?" düşüncesiyle, örgüte zaman kazandırmak istemiş olamazlar mı?

Hüseyin Akif Küçükal / Haber7

Yorumlar12

  • Karanlık Kemal 2 saat önce Şikayet Et
    İt iti ısırmaz. Trump geldi böyle oldu diye bakamazsınız. Yarın Trump gider,eski kankalar kolkola olacak Emin olunuz. Çünkü cibiliyet aynı. Katlet işgal et sömür ye ye ye... USA, İsrail kabilesine katliam ortağıda Avrupa olmayacak mı? Aman dikkat. Kendi yolumuzda. A B bizi niye ister belli. Onun için çalış. Onun için çatış.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Düsunsun 2 saat önce Şikayet Et
    Ab turkiyeyı YANINA ALDIĞINDA 100 TİRİLYON DOLARLIK DOGALGAZA DIREK ULASACAK dar düşunmeleri yokolmalarini sagliyacak geçolunca bir yerin değeri insanın çokluğunla değer kazanır insanlar ihtiyarlarsa Ferrari bilmez insanlar gençken Ferrari ister gençken harcar Avrupa ihtiyarlayan yok olmaya
    Cevapla
  • Kaan 3 saat önce Şikayet Et
    Ellerinize sağlık
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Parlak Metal 3 saat önce Şikayet Et
    Tüm bunları doğru işleyebilmek için bizim 200 milyon nüfusa ulaşmamız gerekiyor. Acilen hem de. Doğumla bu sağlanamayacağından ciddi bir istihdam politikası oluşturulmalı. Göç idaresinin başına da laik/emperyal ajanlar yerine milli düşünen insanlar getirilmeli.
    Cevapla Toplam 4 beğeni
  • Vatandaş 1 saat önce Şikayet Et
    Bir avuç Israil dünyayı yönetiyor. Dolayısıyla kelle sayısı ile güçlü olunmuyor. Bizim acilen nükleer güç olmamız gerekiyor
  • Ali 3 saat önce Şikayet Et
    Türkiye, Pakistan, Azerbaycan, Suudi Arabistan Katar, Mısır gibi ülkeler Suriye'de ortaklaşa bir guç bulundurmalı, anı darbelere iç karışıklıklara karşı koymalı
    Cevapla Toplam 4 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat