Yaşam biçimime dokunma!
- GİRİŞ02.06.2013 09:40
- GÜNCELLEME02.06.2013 09:40
İktidar belli düzenlemeler yapıyor. Tiyatrolar, sigara, içki vb. şeyler ile… İyi niyetlerin ön planda olduğuna inanıyorum. Ama iktidar henüz bir kısım insanların kaygılarını gideremiyor. Bu uygulamalarıyla birlikte insanlar kaygı ve ciddi bir rahatsızlık duyuyorlar. Karanlıkta pusuda bekleyen kışkırtıcılar ve dış güçlerin etkisi her ne kadar fazla olsa da bizim gibi yaşamayan kesimlerin kaygılarını anlamak zorundayız.
Onlar bizden emin olmalılar. Nasıl Peygamberimiz toplumunun her kesimince Muhammed-ül Emin'i ise biz de O'na yaraşır olmalıyız.
Kaygı, insanlara olmadık şeyler yaptırtabilir. Cennetten bile çıkartır.
Bizler insanlara kaygı ve korku vermemeliyiz. Sadece kendimizi en güzel şekilde; sanatımızla, ilmimizle, insana verdiğimiz değer ile tanıtmalıyız.
İster kabul edelim ister etmeyelim en radikalimiz, en yobazımız bile bu ülkenin sanatçılarını, oyuncularını seyrediyor, dinliyor, onların filmleriyle gülüyor ya da duygulanıyoruz. Gezi parkı olaylarında ise sanatçılar ön plandaydı. Bu üzücü, zira onları kaygılandırmışız.
Bir kısım sanatçılar ise maalesef bu kaygı ile müthiş bir düşmanlık besliyor, kitleleri tahrik ediyorlar. Tarık Akan, Müjdat Gezen, Levent Kırca'yı iktidara karşı provakatif bulsam da Mehmet Ali Alabora saygı duyduğum; on yıl önce başörtülü kızlara ciddi destek veren, darbelere karşı olan sol görüşlü bir sanatçıdır.
Gezi parkı olaylarında ise ön planda bir sanatçıdır. Zaten kendisi ta başından beri bir aktivistir. Ki Ak Parti iktidar olmadan önce de bir aktivistir.
O zaman bir takım şeyleri yeniden gözden geçirip insanların bizden emin olması için gayret göstermeliyiz. Kaygılarını gidermeliyiz.
Başbakanımız “hiç kimsenin hayat tarzına karışmadık, karışamayacağız” dese de bir kesim insanlar kaygı duyuyorlar.
Başbakanımızın, bu ülkeye büyük hizmetleri ve demokrasiye katkıları oldu ve olmaktadır. Yalnız, son dönemlerde kullandığı dil belki istemeden otoriter bir dildir. Bu dil daha müşfik olursa en azından vicdan sahipleri hakkı yerine koyar diye düşünüyorum.
Diğer yandan, bizler, yani dindarlar hâlâ; mesela üç beş başörtülü arkadaşımla CHP yerel yönetimlerinin olduğu semtlerden geçerken, gezerken laflar yiyoruz, incitiliyoruz, hakarete uğruyoruz. Gezi parkında Ak partiye faşist diye bağırsalar da CHP yerel yönetim semtlerinden geçerken, gezerken faşizmden nasibimizi alıyoruz.
Olası Bir CHP iktidarında başörtülü kızların, okuluna giremeyeceğinden, çalıştığı kamu kurumlarından atılacağından, pek çok dindarın fişleneceğinden, işsiz kalacağından, adımız gibi eminiz.
Dindarların kaygıları da çok var ama en çok sağduyulu olmak, toparlamak, akletmek, bizim gibi yaşamayanların kaygılarını gidermek, bizlere düşer.
Toplumsal barışı, huzuru sağlamak en çok bize yakışır diye düşünüyorum.
Hacer Aydın - Haber 7
aceraydin@hotmail.com
https://twitter.com/hacer_aydn
Yorumlar12