“Narnia Günlükleri” ve akla tuzak Türk Lokumu
- GİRİŞ06.09.2013 09:22
- GÜNCELLEME06.09.2013 09:22
Narnia, gerçekliğin dışında; bir dolabın içinden girilen kurgusal bir ülkedir. Yarı insan, yarı hayvan ve çoğunluk hayvanların olduğu ve insan gibi konuşabildiği bir yerdir.
Buzlar kraliçesi aslında cadı, tüm Narnia'ya sahip olmuş ve kötülükleriyle hükmetmektedir. Yalnız bir tehdit altındadır. Kehanete göre bir gün dört küçük çocuk gelip, onun buzlarla dolu, zorbalık ve kötülüklerle yönettiği Narnia'da yeniden baharın gelmesine ve iyi kalpli aslan kralın tahta çıkmasına vesile olacaktırlar. Aslan kral da bu arada başka yerlerde, buzlar kraliçesine karşı hayvanları toplamaktadır.
Bir gün, dolabın içinden bu dört çocuktan içinden önce küçük kız kardeş, sonra da ortanca oğlan kardeş Narnia'ya geçerler. Fakat ortanca oğlan, hırslı, kıskanç ve aklını kullanmayan biridir. Ve hemen Buzlar Kraliçesinin eline düşüverir. Buzlar Kraliçesi ona iyi davranır ve ikramlarda bulunur. Çocuğa vaatlerde bulunup, en son diğer kardeşlerini de kendisine getirmesi için Türk lokumuyla kandırır. Ve bu hırslı çocuk Buzlar Kraliçesine Türk Lokumuyla kandığı için diğer kardeşlerinin de kendisiyle birlikte tuzağa düşmesine sebep olur. Ve hepsini kraliçe hapseder.
Odesa ve Dante'den (cennet, cehennem, araf) bu yana, Batılı edebiyat açısından da Doğu'ya Oryantal bakış değişmemiştir. Narnia, Batılı insanı uyarır: Türk Lokumu (Doğu dünyası, Araplar da dâhil aslında) size egzotik inanılmaz lezzetli gelse de aslında sizi akıldan uzaklaştırıp, başka güçler tarafından esaret altına girmenize neden olabilir, net.
Batılılar için Doğu, hâlâ aklın uğramadığı ama türlü egzotik damak tatlarının olduğu; kuralsızlığıyla da kısmen aklın ve zamanın baskısını hissetmeyeceğiniz afyonik bir yerdir. Akıldan ve kuraldan bunalmış, ilerlemeci tarihin bunalttığı, soğuk metropol ilişkilerinde yalnızlaşmış Batılı insan, Türk Lokumun egzotik tadıyla, Doğulu insanın sıcaklığından etkilendiği bir yer olmakla birlikte, Batılı sanatçının üretimi açısından fantastik keşiflerin alanıdır. Cinsellik açısından da gizemdir. Tarihsiz ve ilerlemenin olmadığı yerdir.
Baudelaire (şair) gibi sanatçılar için, zamanın burjuvazisinin budalaca ilerleme fikrine karşı Doğu, zamanın durduğu, sonsuzluğun hissedildiği fantezi bir yerdir. Yani ilerlemenin, gelişmenin olmadığı, yerinde sayan bir yer. Bu durum Baudelaire gibi bir sanatçı için pozitif bir durumdur.
Batılı bir sanatçı için zamanın durması; “İster şarapla, ister şiirle, ister erdemle yeter ki sarhoş olun: Zamana kul köle olmamak için sürekli sarhoş olun.”derken Baudelaire; tam da Doğu'yu, Batı'nın burjuvazi gelişmeci, ilerlemeci tarih anlayışına ve zamanın baskısına karşı, kısa süreli bir kaçış yeri olarak görür. Doğu, egzotikliğiyle ve tarih (zaman) dışılığıyla sadece sarhoşluk verir.
Ve Narnia'nın ya da Narnia yazarının Batılı insana mesajı: “Türk Lokumuna” kanmayın. Kanan, cadının eline geçer ve Narnia'yı kaybeder.
Batı dünyası bize oryantalist baksa da gördüğümüz kadarıyla onları pek de yalan çıkartmıyoruz!
Hacer Aydın - Haber 7
aceraydin@hotmail.com
https://twitter.com/hacer_aydn
Yorumlar9