O Ses Türkiye

  • GİRİŞ28.08.2020 08:15
  • GÜNCELLEME31.08.2020 09:09

Televizyonlar bir ses yarışması vardı. Hala var mı bilmiyorum.  Ses yarışması. Jüri şarkıyı söyleyenleri arkası dönük olarak izliyor ve puanının veriyor. Dolayısı ile nasıl bir görünüme sahip olduğu değerlendirme dışı. İçtimai önyargıları göstermesi açısından mühim bir rol oynuyor. Gönül ister ki ilim insanları bu yarışma üzerinden insanların diğer insanlar üzerindeki peşin hükümlerin haritasını çıkarsın. Yarışma birçok ülkede yayınlanıyor, yüzleşme diyebiliriz yaşanana, belki de arınma.

 

 

Bu yarışmalarda jürilik yapan isimler toplum tarafından farklı şekilde algılanmak için kendilerini farklı kalıplara sokan medyatik yüzler. Elbette kendileri de “ses” konusunda iddialı. O zamana kadar kendileri beğeni toplarken ters çevrilmiş koltukta kendilerinin beğenileri soruluyor. Esas imtihan o zaman başlıyor. Görmedikleri bir kişiyi sesiyle yargılayacaklar. Gördüklerinde selam bile vermeyecekleri biri olabilir bu.

Bu yarışmada jüri üyesi olarak görev yapan bir şarkıcı, can sıkıntısından olsa gerek, tüm hayatı bu yarışma formatında yaşamaya karar vermiş. Sosyal medya üzerinde her konuda yorumlarını sunuyor. Sadece ses değil, birçok alandaki beğenisini topluma açıklıyor ve kendine destekçiler arıyor. Beğeni rakamlarını görünce keyfi belli ki yerine geliyor ve her açıklamasında işi bir adım daha ileri götürüyor. Beğeni sarmalına kendinizi kaptırmak çok kolay. Beğeni makinesi sadece bildiğiniz konularda konuşmakla beslenebilecek bir canavar değil. Dolayısı ile saçmalama riskini alarak bir kumara girişiliyor. Nasılsa rezil olmak mümkün değil, nasılsa utanma perdesi ortadan kalkmış. Bir levha görüyor: Ulucanlar Cezaevi’nde idam edilen kişilerin isimleri. İçlerinde İskilipli Atıf Hoca da var, Talat Aydemir de… 12 Eylül döneminin sağdan ve soldan kurbanları da yer alıyor. Kolay değil, 1925 yılında kurulmuş ve Cumhuriyet döneminin türlü hesaplaşmalarına tanıklık etmiş bir hafıza mekanından bahsediyoruz. İdam edilen kişilerin kimlikleri ayrı ayrı tartışılmayı ve konuşulmayı hak ediyor ama yarışma jürisinde olan kişinin fotoğrafını paylaştığı levhadaki isimler, kendisi tarafından “Bak ! Ne kadar bataklığa tepe taklak giden Türkiye nin sesi olan has Vatan evladı varsa listede.” (Yazım tercihleri söz konusu kişiye aittir.)  Listedeki kişilerin çeşitliliği konusunda bilgiye sahip olmaması, ucuz bir beğeni hareketini büyük bir krize dönüştürmeye gebeydi. Neyse ki kendisini ciddiye alan kimse olmadığı için fazla büyümedi. Sosyal medya paylaşımını da muhtemelen kendisine sufle veren kişilerin tavsiyesiyle kaldırmış. Sözünü geri alması idamların gerçekliğini değiştirmiyor. Türkiye, aynı heybeye doldurduğu hikayelerin sesini hiç beklemediği bir yerde kulaklarında buluyor. 

 

 

Gülüp geçmek istiyoruz, zira bu mayınlı geçmişin gerçekten geçmişte kalmasını istiyoruz. Ancak öyle değil, gölgesi hala bugünün üzerinde. Arkasını dönerek duyduğu sesi görmeden değerlendiren kişi, şov dünyası ile Türkiye’nin acı geçmişi arasında derin bir yarılma olduğunu fark ediyor. Usulca siliniyor yazılanlar ama sadası kalıyor. O ses, işte tam olarak Türkiye. Bizden öte bizden ziyade.

 

Yorumlar1

  • sami 4 yıl önce Şikayet Et
    Hala Türkiye'de gündemi kendilerinin belirlediğini zanneden bu azgın azınlık elbette gerçekleri görecekler ve kabul edecekler, kendilerine zor gelsede.
    Cevapla Toplam 2 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat