Yoldaki İşaretler
- GİRİŞ05.07.2013 08:33
- GÜNCELLEME05.07.2013 08:33
Sanmıştım ki Mısır tecrübesi Türkiye'ye uymayacağına göre, sadece bir okumadan ibaret olarak kalacak.
Sanmıştım ki Seyyid Kutup okumalarım öylece anılarımda kalacak!
Hem aklımıza hem vicdanlarımıza dokunan kalem, o gençlik yıllarında öylece kalacak sanıyordum.
Yok öyle değilmiş!
İhvan-ı Müslimin'in (Müslüman Kardeşler) aksiyoner yazarı, Seyyid Kutup'un Fi zilal-il Kur'an Tefsiri'nden sonra Türkiye'de ne fazla bilinen kitabı Yoldaki İşaretler'den söz ediyorum.
1966 yılında Nasır iktidarı tarafından idam edilen Seyyid Kutup, özelde Mısır ve genelde İslam dünyasında olup bitenlere dönemin perspektifinden bakarken bugüne de işaret etmiş.
Mısır'ın seçilmiş Cumhurbaşkanı Mursi'ye darbe yapıldığı bugünlerde...
“Halkın böyle istediğini zannediyoruz” türü açıklama ile seçilmiş Cumhurbaşkanını ev hapsine aldıran, milletvekillerini tutuklatan Genelkurmay Başkanı Sisi'nin diktatörler dönemine öykündüğünü söylemek hiç de zor değil…
Tahrir ve Adaviye meydanlarına toplanan Mısır halkının sanırım twitter ve Faacebook'tan arta kalan zamanlarında Seyyid Kutub'un Yoldaki İşaretler kitabının şu satırlarına kulak vermesinde yarar var:
“TAKDİM
Bugün insanlık bir cehennemin kenarında bulunmaktadır
…
Bu hal, başının üstünde asılı duran yok oluş tehdidinden değildir… Bu, bir hastalık belirtisidir ama hastalığın kendisi değildir. Gerçek sebep, insan hayatının, gölgesinde sağlıklı bir şekilde büyüyüp gelişebileceği değerlerin iflas etmesidir. İnsanlığa verebileceği hiç bir değeri kalmayan batı dünyasında bu durum oldukça belirgindir.
O batı dünyası ki, iflas noktasına varan tükenmişlikten sonra, kendi varlığını kendisine bile ikna edecek hiçbir şeyi kalmamıştır.
…
İnsanlık için yeni bir yönetim biçimi zorunludur. Artık batılı insanın, insanlığa önderliği son bulmak üzeredir. Bu, batı uygarlığının maddî olarak iflas etmesinden ya da ekonomik veya askeri güç olarak zayıflamasından değildir. Bu, batı sisteminin fonksiyonunun bitmesindendir. Onun, yönetimde kalmasını sağlayacak bir değerler bütünü yoktur.
Maddî alanda, Avrupa dehasının ulaştığı uygarlık düzeyini ayakta tutacak, onu geliştirecek; aynı zamanda, insanlığın tanıdığı değerlerle mukayese ederek; yeni, ciddi, bütüncül bir değerler sistemini, köklü, dinamik ve gerçekçi bir yöntemle insanlığa sunacak bir yönetim zorunludur.
İşte bu değerleri, bu yöntemi elinde bulunduran sadece ve sadece İslâm'dır.
Bilimsel gelişmeler devrini tamamlamıştır.
Yine aynı zaman diliminde ortaya çıkan vatancılık, ulusçuluk, bölgesel birliktelikler de süresini doldurmuştur. Onların da verecekleri bir şey kalmamıştır.
Daha sonra, bireyci ve toplumcu sistemler de başarısızlıkla sonuçlanmıştır.
Artık, sıra İslâm'a gelmiştir. İnsanlığın en zor, en şaşkın, en çalkantılı olduğu bir zamanda gelmiştir; “Ümmet” dönemi… Yeryüzünde maddî kalkınmayı inkar etmeyen İslâm'ın dönemi…
Son zamanlarda, Avrupa dehası bilim, kültür, sistem ve maddî üretim alanlarında büyük bir atılım gerçekleştirmiştir. İnsanlığın, zirvesinde bulunduğu büyük bir atılımdır bu. İnsanlık ne bundan, ne de bunun sonuçlarından kolayca vazgeçebilir. Özellikle de neredeyse bu gelişmenin dışında kalan, adı İslâm Dünyası olan dünya…
…
Bu görevi üstlenecek bir öncü cemaat lazımdır. Bu yola baş koymuş bir cemaat… Dünyanın her köşesindeki cahiliyeyi yok etmek için yola çıkmış bir cemaat… Çevresini kuşatan cahiliyeyi yok etmek için yola çıkmış bir cemaat… Çevresini kuşatan cahiliyeden, bir yandan kendini uzak tutmaya çalışırken, öte yandan onunla ilişkisini koparmadan yürüyen bir cemaat…
Bu görevi üstlenen öncü cemaat için yolda kendisine gerekli bazı “işaretler” zorunludur. Rolünün' içeriğini, görevinin ne olduğunu, amacını, uzun yol.
…”
Seyyid Kutub'un 60'lı yıllarda yazdığı bu satırların günümüze söyleyeceği söz hem Mısır halkının tamamına, hem Müslüman Kardeşlere ve hem de İslam dünyasına çok açıktır.
Yoldaki İşaretleri görebilenlere selam olsun!
Kalın sağlıcakla.
hasan.ozturk@kanal7.com
Yorumlar2