HDP hangi gezi zekasını temsil edecek

  • GİRİŞ29.10.2013 08:51
  • GÜNCELLEME29.10.2013 08:51

Lakin, Gezi'nin ürettiği zeka ve siyaset üzerinden partileştiklerini söyleyenlere birkaç hatırlatma yapmakta da fayda var zannediyorum!

Öncelikle hangi Gezi..?

Ya da hangi Gezi'nin zekasından bahsedeceğiz?

Hemen yaz aylarındaki Gezi provokasyonunu hızlıca gözünüzün önünden bir geçirin!

Gezi'nin zekası, acaba 31 Mayıs gecesi çadırları yakılan “çiçek çocukları”nın ürettiği “sivil eylem” mantığı mıdır?

Yoksa, ileri Gezi günlerinin zekası…

Yani ki, Taksim'i işgal eden vandal, anarşist, düzen bozucu ve hatta eli kanlı gezi zekasından mı söz ediyoruz?

Halkların Demokrasi Partisi (HDP)'nin gezi zekasından anladığı hangisi acaba?

“Biz Kürt partisi olmaktan kurtulmak için yeni bir parti kurmaya karar verdik” denilerek kurulan partinin…

Ya da “Özgürlükçü demokrasi” söylemiyle kurulduğu açıklanan partinin…

Eş başkanlarına bir bakalım:

 “Terör örgütü üyesi olmaktan 8 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırılmış ve vekil seçilince hapisten Meclis'e taşınmış olan” Sabahat Tuncel ile…

27 Mart 1972'de Dev-Genç Genel Başkanı iken Kızıldere'de saklandığı evde, girdiği çatışmada tüm “devrimci” arkadaşları ölürken sağ olarak kurtulan Ertuğrul Kürkçü…

Gerçekten de ilginç bir ittifak!

BDP'nin bir Kürt partisi olduğu gerçeğini anlayan “oyun kurucu”, sol eliyle Kürt siyasa hareketini kitleselleştirmeyi umabilir!

Ancak, bu hesap tıpkı Kuzey Irak Bölgesel yönetiminin iktidar partisi KDP ile Suriye'deki PYD arasındaki çatışmanın bir benzerinin yaşanmasına neden olur!

Birkaç haftadır, sınırımızın öbür tarafındaki gerginliği hatırlayın.

PYD lideri Salih Müslim, KDP lideri Mesut Barzani'ye “ayar vermek”le meşgul. Buna mukabil Kuzey Irak yönetimi, PYD'nin halktan kopuk oluşuna işaret ediyor.

Sınırın öbür yakasındaki bu tartışma bize Türkiyeli Kürtlerin “sol” ile girdiği yeni ittifakın geleceğine de ışık tutuyor.

Türkiyeli Kürtler değil yalnızca, benim bildiğim Kürtlerin ekseriyetinin “sol” ile sorunu var!

Bir hatırlatma da Celal Talabani üzerinden yapalım. Ağır sağlık sorunları, Talabani'nin Türkiye'de terör örgütü PKK çizgisinde siyaset yapanların üzerindeki “hamiliğini” sona erdirdi.

Böyle olunca,  muhafazakar  Mesut Barzani, Marksist Kürtler ile arasına ciddi bir mesafe koydu…

Neyse konumuza dönelim.

Sol ne zaman bu memlekette taban bulmuştur?

Ya da sol gerçekten bu memleketin çıkarlarına ne zaman hizmet etmiştir?

Milletin değerleriyle ters düşmüş bir hareketin her daim marjinal kaldığı aşikar değil midir?

Abdullah Öcalan'ın Nevruz'daki mektubunda söz ettiği değerler ve son olarak Diyarbakır'da bir İslam Konferansı'nın toplanması beklentisi göz ardı edilebilir mi?

O halde, BDP'den ayrılanların kurduğu yeni parti HDP, hangi projenin ürünüdür?

Batı'da “sol” oylara talip olan HDP, İstanbul'da da CHP'nin Büyükşehir Belediye Başkan adayı olmak için gün sayan Mustafa Sarıgül'e sarı ışığı yaktı bile Eş Başkan Sebahat Tuncel ağızından.

Türkiye, yakın geçmişte çok fazla “toplum mühendisliği”ne soyunanların oyunlarını gördü.

Siyaseti dizayn etmek isteyenler, sandıkta hep hüsrana uğradı.

Diyeceğim o ki, işin doğallığından uzaklaşıldıkça halk bu “hormonlu” yapılara prim vermiyor!

Hele bir de Kürtlerin dini duyarlılıkları göz önünde tutulursa…

Bakalım bu kez ne olacak?

Bekleyip göreceğiz.

Hasan Öztürk - Haber 7

hasan.ozturk@ulketv.com

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat