MİT’in muazzam operasyonunda “bit yeniği” olur mu
- GİRİŞ14.09.2018 09:26
- GÜNCELLEME15.09.2018 09:10
Başarıyı gölgelemek gibi bir çabam asla yok. Yine Türkiye’nin milli istihbarat kurumu MİT’in terörü önlemek için kaynağında mücadele etme konusundaki çabasını perdelemeye de niyetim yok.
MİT, çok iyi bir iş çıkarttı ve 2013 yılında Reyhanlı’da gerçekleştirilen bombalı saldırının faillerinden birini “paketleyip” Ankara’ya getirdi.
Bu bir başarıdır. Alkışlanır. Gurur duyulur.
Buraya kadar her şey güzel.
ÖCALAN VE ŞEMDİN SAKIK DA PAKETLENMİŞTİ
Ancak bu muazzam operasyonla birlikte bir kaç soruyu da beraberinde sormamız gerekmiyor mu?
Olup biten hakkında daha berrak kanaate sahip olmamız için en azından yakın geçmişte PKK ele başı Abdullah Öcalan’ın Kenya’dan nasıl “paketlenip” getirildiğini ve sonra bu operasyonun neye hizmet ettiğini hatırlamakta fayda var.
Bir de Parmaksız Zeki kod isimli Şemdin Sakık’ın Kuzey Irak’tan *Bordo Bereliler” tarafından getirilmesi meselesi var ki hiç aklımızdan çıkarmamamız gerekiyor.
Yakın geçmişteki bu iki hadise bizlere bugünleri anlamamız için yeterli bilgiyi veriyor.
ÖCALAN NEDEN GETİRİLDİ, SAKIK NEDEN İTİRAFÇI YAPILDI?
1999 yılında Cavit Çağlar’ın özel uçağı Türkiye semalarındayken, Öcalan, “Bundan sonra devlete hizmet edeceğim” demişti.
Öcalan’ı Amerika’nın neden gözden çıkardığı sorusuna gelince... Dönemin başbakanı Ecevit “Öcalan Türkiye’ye neden verildi anlamadım” demişti.
İlerleyen yıllarda Öcalan’ın paketlenip verilmesinde rol alan Amerika’nın aynı tarihlerde FETÖ elebaşını da Amerika’ya aldığı ve çok daha büyük bir belayı başımıza sardığını fark ettiğimizde ise iş işten geçmişti.
Avrupa Birliği perspektifi bahane edilerek Öcalan’ın idamının önüne geçilmesi ise bir “ur” olarak içimizde kalmasının önünü açmıştı.
Yine Parmaksız Zeki kod isimli Şemdin Sakık devşirilmiş bir “itirafçı” olarak Ergenekon’dan PKK davalarına kadar bir çok meselede kullanıldı.
Hele bir “andıçlama” meselesi var ki sormayın. Sakık’ın ifadelerine dönemin kudretli askeri şimdinin rütbesizi bir’i tarafından eklemeler yapılmıştı ve bir çok isim hedef haline getirilmişti. Akın Birdal’a yapılan suikast teşebbüsünü hatırlayın lütfen.
O dönem bu iki paketleme hadisesini kimlerin nasıl kullandığına ilişkin kesin bilgilere sahip olanımız var mı?
YUSUF NAZİK NEDEN BUGÜNLERDE PAKETLENİP GETİRİLDİ DİYE MERAK ETMEYENİMİZ VAR MI?
Bu kısa hatırlatmadan sonra, Reyhanlı saldırısını düzenleyen terörist Yusuf Nazik’in neden bugünlerde paketlenip getirildiğini merak etmeyenimiz kaldı mı?
İdlip’te tam da Rusya ve İran ile karşı karşıya kalmışken (Suriye rejimini hiç hesaba katmasak bile) Türkiye ile Amerika’yı yakınlaştıracağı besbelli olan bu operasyonun iç kamuoyuna sunuluş biçiminde “abartı” yok mu?
Çok profesyonel olduğu söylenen Yusuf Nazik’in, adeta “Ben Muhaberat’ın ve zalim Esad’ın adamıyım” diye bağıran ‘acemi” ifadesi dikkat çekici değil mi?
Reyhanlı saldırısı faili Yusuf Nazik ilk sorgusunda her şeyi itiraf etmiş. “Reyhanlı’yı Esad istedi. Emri Mihraç Ural verdi” filan diyerek.
Yargı sürecini takip edeceğiz. 53 kişinin katil zanlısının en ağır cezaya çarptırılmasını bekliyoruz.
Ama şunu da kayıtlara geçirmek istiyoruz.
MİHRAÇ URAL KENDİSİ “MİT BANA SUİKAST YAPTI” DEMEMİŞ MİYDİ?
Geçtiğimiz hafta Suriye rejimi tarafından desteklenen Acilciler Terör örgütü ele başı Mihraç Ural bir suikaste uğradı ve kılpayı kurtuldu. Eli yüzü yara bere içinde fotoğraf çektiren terörist Ural, “MİT bana suikast yaptı” açıklamasında bulundu. Bu bilgi hiç yokmuş, bu haber hiç yayınlanmamış gibi Reyhanlı saldırısı faili Yusuf Nazik’in ifadesinde, “Mihraç Ural’ın bir kaç gün önce bir saldırıya uğradığını da iddia ettiği” söylendi.
MİT Müsteşarı Hakan Fidan geçen yıl Tahran Havalimanı’nda ayak üstü bize, “Bütün şeytanları sınırımızın öbür tarafında tutmaya çalışıyoruz” demişti. Bence bu çabada MİT büyük bir başarı elde etti.
Ama bu kez bir “şeytan” tam da şeytanların birbiriyle amansız bir kapışmaya tutuşmak üzere olduğu bir dönemde paketlenip Türkiye’ye getirildi.
MİT’İN BAŞARISINA ŞAPKA ÇIKARTILIR
MİT’in ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin başarısına şapka çıkartılır.
Fakat hem kısa, hem orta hem de uzun vadede Türkiye’nin Suriye politikasında bu olayın bir kırılmaya neden olacağı gerçeğinin altını da çizmek gerekir.
Türkiye Suriye’deki müttefikleri ile İdlip özelinde sorun yaşıyor. Geçtiğimiz hafta Tahran’daki zirvede “ayrışma” had safhaya çıktı. Taraflar birbirlerine neredeyse son sözünü söyledi.
İdlip’e hedef gözetmeksizin saldıran Rusya’ya ve rejim güçlerine Türkiye’nin hamlesi Nazik’i Lazkiye’nin merkezinden alıp getirmesidir.
Türkiye, Rusya ve İran’a Reyhanlı saldırısı failini paketleyerek, rest çekmiştir.
Bundan sonra hamlenin Rusya’dan çok İran’dan geleceğini tahmin ediyoruz.
İran’ın Kandil ve PKK’ya olan ilgisi mağlum.
Bakalım, İran PKK’nın hangi unsurları üzerinden Türkiye’ye yönelik bir kart açacak. Takip edeceğiz.
Son bir husus:
Sahi, Reyhanlı saldırısı gerçekleştiği dönemde yani 53 insanımızın katledildği günlerde FETÖ ne yapıyordu? Ve o dönemde istihbarat atlatmasıyla saldırıyı önlemeyi bırakın bizzat organize edenler bugünlerde nelerle uğraşıyor?
Paket meselesine bir yanım acayip sevinirken, bir yanım “temkinli olmakta fayda var” diyor.
Amerika ile Türkiye’nin Suriye politikası hiç örtüştü mü ki?
Ama Türkiye’nin Amerika güdümüyle Suriye’ye girmesini savunan vardı bir zamanlar.
İdlip’te çıkacak büyük muharebe Türkiye’yi derinden etkileyecek.
Ve Türkiye Suriye iç savaşının ilk yıllarındaki pozisyonunda hiç değil.
Onun için “Astana süreci” diyoruz. Onun için, Rusya ve İran ile tezlerimiz çatışsa da masadan henüz kalkmadık.
Masadan kalkmamız kimin ekmeğine yağ sürer?
Sahi PYD/YPG-PKK terör koridorunda İdlip neye tekabül eder?
Yorumlar3