Küresel Mülteci Forumu Türkiye’deki mülteci sorununa çözüm üretebilecek mi
- GİRİŞ17.12.2019 10:43
- GÜNCELLEME17.12.2019 10:57
CENEVRE
Küresel Mülteci Forumu için İsviçre’nin Cenevre kentindeyiz. Birleşmiş Milletlerin (BM) New York’tan sonraki en önemli kentinde göç ve mülteci sorunları masaya yatırılıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan forumun eş başkanları arasında.
Forumun temel hedefi ilgili ülkelerin ve paydaşların mültecilere ve onlara ev sahipliği yapan ülkelere yönelik taahhütlerde bulunmasını sağlamak.
Türkiye bu yüzden foruma büyük önem veriyor. Zira ülkemize göç eden başta geçici koruma altındaki Suriyelilerin güvenli bir şekilde ülkelerine dönmesi, dönmeyecek olanların da entegrasyonu için paydaşlar bulmak istiyoruz.
En son Barış Pınarı Harekâtı’yla birlikte Suriye’de sınırımızın hemen yanında oluşan güvenli bölgelere yapılması planlanan köy, kasaba ve şehirlerin yapım maliyetlerinin paydaşlar tarafından karşılanması için de bu forum önemli bir mecra.
Mülteciler forumunun düzenlenmesinin altyapısı ilk olarak New York’ta 19 Eylül 2016’da yapılan mülteciler konulu yüksek düzeyli toplantı sonrası kabul edilen New York Bildirgesi. Daha sonra BM’nin 17 Aralık 2018’deki Genel Kurulu’nda bir mutabakat metni kabul edildi. Metne Amerika ve Macaristan imza atmadı.
BM mutabakatıyla dört temel hedef konuldu.
Bunlar:
1- Mültecilere ev sahipliği yapan ülkeler üzerindeki baskının hafifletilmesi,
2- Mültecilerin kendi kendilerine yeterliliğinin sağlanması,
3- Üçüncü ülkelere yeniden yerleştirme imkânları ve tamamlayıcı kabul yollarının artırılmasıyla geçiş yollarının genişletilmesi...
4- Mültecilerin gönüllü olarak ülkelerine geri dönmelerini sağlayacak koşulların oluşturulması.
(Bu hedeflerden üçüncüsünün Türkiye’nin aleyhine, diğerlerinin ise Türkiye’nin lehine olduğunu düşünüyorum. Çünkü Türkiye bir takım çevrelerce mülteciler için bir cazibe ve menzil ülke olarak konumlandırılmak isteniyor.)
Küresel Mülteci Forumu Cenevre’de ilk kez düzenleniyor. Dört yılda bir tekrarlanacak olan foruma Türkiye çok geniş bir katılım sağlıyor. Devlet ve sivil toplum temsilcileri panel, oturum ve toplantılarda Türkiye’nin mülteci sorununa bakışı ve çözüm yollarını anlatacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan birçok uluslararası görüşmede bu foruma atıf yaparak “sonuç alınabilecek” mecralardan biri olabileceğine işaret etti.
Ne var ki Türkiye’yi Suriyeli geçici koruma altındaki misafirler dâhil olmak üzere mülteci sorununda yalnız bırakan uluslararası camia, bugüne kadar taahhütlerini yerine getirmedi.
Dileriz ki bu forumda alınacak kararlar ve verilecek sözler yerine getirilir.
Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin menfaatini istemeyenler iç kalenin tahkimatını zorlaştırıyor
Anadolu’yu paramparça etmek üzerine çizilen Sevr aynı zamanda Mavi Vatan’ı da yok eden bir metindi.
Lozan ile her ne kadar Misak-ı Milli korunamamış olsa da Sevr çöpe atılmıştı. Libya ile yapılan hem güvenlik hem de “deniz yetki alanı” anlaşmaları Sevr’in Doğu Akdeniz kurgusunu da çöpe attı.
Hafter denen haydut ve onun arkasındaki güçler, Libya meşru hükümetini (Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş yegâne hükümet) düşürmek için anlaşmadan sonra daha da saldırganlaştı. Ama Hafter ne yapsa Trablusgarp’a giremiyor. Meşru Libya hükümetinin resmi olarak henüz Türk askerini daveti söz konusu değil.
Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Gerekirse asker göndeririz” demesi, askere “gitmek” için talimat verilmesi ve hazır olunması istenmesi Libya için yeşil ışık yakıldığını gösteriyor.
Tam da bu gelişmeler yaşanırken Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne (KKTC) İHA ve SİHA’larımız iniş yaptı. Kıbrıs’ın Doğu Akdeniz’de doğal bir uçak gemisi gibi olduğunu biliyoruz. Kıbrıs’ın stratejik önemini son Doğu Akdeniz krizi ile çok daha iyi anladık. Ve Kıbrıs’taki haklarımız konusundaki direncimizin ne kadar da doğru olduğunu bugünlerde daha da iyi görmüş olduk.
Attığımız adımların kalıcı olması içinse uluslararası alanda güçlü olmamız şart. Ancak bunun ön koşulu iç kalenin tahkimatında sorun yaşamamak. Bugünlerde içerideki bazen tahammül sınırlarını zorlayan haksız eleştirilerin iç kalenin tahkimatını zorlaştırdığını görüyoruz.
Hele hele Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Doğu Akdeniz’de kıyısı olan bütün ülkelere “görüşme” çağrısı yaptıktan hemen sonra içerideki bazı nümayişlerin iyi niyetli olmadığını düşünüyorum.
Türkiye, Libya’dan sonra Mısır’la hatta Suriye ve İsrail ile Doğu Akdeniz meselesinde belli bir konuda anlaşabilir. Bu anlaşmayı kimlerin istemediğine gelince.... Ayak izlerini takip edin bulursunuz.
Yanılıyor muyum?
Yenişafak
Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol