Berlin’deki masaya oturmadan önce sahayı toparlamak
- GİRİŞ10.01.2020 12:04
- GÜNCELLEME10.01.2020 12:04
Rusya lideri Putin’in ziyaretinde somut bir adım atıldı. Libya’daki çatışmaların durdurulması için cumartesiyi pazara bağlayan gece saat 00.00’da “ateşkes” çağrısı yaptı Türkiye ve Rusya.
Türkiye, Libya’nın geleceğini doğrudan ilgilendiren ve Ocak ayının sonunda yapılması planlanan Berlin zirvesi öncesi meşru hükümetin yıkılmaması için elini çabuk tuttu. Mehmetçik Trablusgarp’a ayak bastı.
Türkiye, Berlin zirvesinde meşru hükümetin masada olmasını istiyor. Tabii kendisinin de.
Aralık ayında Cenevre’deki 1. Küresel Mülteci Forumu’na katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan oradan Malezya’ya hareketinden önce bizlerle buluştuğunda konu gündeme gelmiş ve şöyle demişti: “Ocak ayı içerisinde (Berlin’de) yapılacak toplantıya katılacak olanları bir görelim, ona göre bizden kimin katılacağının kararını veririz.”
Kapıyı kapatmamış, ama katılımcıları görmek istediğini söylemişti.
Yine aynı görüşmede, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin davetli olduğu zirveye Cezayir, Tunus ve Katar’ın da katılmasından yana görüş bildirdiğini, bu konuda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile de görüş birliği içinde olduğunu belirtmişti.
Bugün geldiğimiz noktada Libya’da meşru hükümet Türkiye’nin desteği ile görevinin başında. Almanya, Berlin’de (3’üncü) Libya zirvesini toplamayı ve zirve sonrasında bir anlaşma yapılmasını arzuluyor. (Birinci ve İkinci Berlin zirveleriyle ilgili dün Zekeriye Kurşun (ZK) hoca Yeni Şafak’ta şu cümleleri kurmuştu: “Libya’nın ve genel olarak Afrika’nın kaderini 1878 ve 1885’te yapılan iki Berlin anlaşması belirlemişti.”)
Ocak ayı içerisinde yapılması düşünülen üçüncü Berlin zirvesine herkes güçlü gitmek istiyor. Masada elini güçlendirmek için sahada oyun kuruyor.
Türkiye’nin Libya’daki askeri varlığı o masada elini güçlendirecektir.
Zira “1878, 1884-1885’te olduğu gibi bugün de küresel güçlerin Libya’dan beklentileri vardır.” (ZK)
Türkiye ve Rusya’nın Libya’da ateşkes çağrısı umarım taraflarca kabul edilip, uygulanır. Berlin zirvesinde Türkiye’yi Cumhurbaşkanı Erdoğan temsil eder. Ve Türkiye ile Libya’nın ortak çıkarları Berlin zirvesinde karara bağlanır.
Bittecrübe sabittir…
Bazen tecrübe etmek gerekir. Acı da olsa tecrübe edilmeden anlaşılmaz bazı hususlar. Acı da olsa dedim çünkü “Bir musibet bin nasihatten evlâdır” demiş atalarımız.
Mühim olan acı tecrübeden ders almaktır. Ne var ki bazen ne kadar tecrübe edilse de ders alınmaz. O yüzden Mehmet Akif Ersoy diyor ya hani;
“Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey!
Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?
‘Tarih’ i ‘tekerrür’ diye tarif ediyorlar;
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?”
Yine de bazı şeyleri bizzat tecrübe etmek istiyor insan. Bizzat şahit olmak… Bizzat yaşamak. Bizzat görmek. Yoksa sanrılarıyla yaşayıp gidiyor…
İbni Teymiye’ye atfedilen şöyle bir hikâye var; ağabeyim sıklıkla anlatır.
İbni Teymiye bir gece idare (gaz lambasının küçüğü) ışığı altında kitap okurken bir cümle görür. “Sakalı bir tutamdan uzun olanın aklı kıt olur.” Hemen elini sakalına götürür. Bakar ki bir tutamdan fazla. Hemen avucundan sarkan kısmı idareye tutar ki sakalı kısalsın. Ama sakalı alev aldığı gibi komple yanar.
İbni Teymiye, daha sonra kitabın o cümlesinin kenarına dipnot olarak şöyle yazar: “Bittecrübe sabittir!”
Dün akşam, HaberTürk’te İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun konuk olarak katıldığı programı izlerken nedense aklıma gelenler bunlar oldu. Acaba, kaç İstanbullu “Bittecrübe sabittir” demiştir merak ediyorum?
Demek ki tecrübe etmeden olmuyor bazen..!
İran mindere çekilirken
Süleymani, Amerikan füzesiyle öldürüldü. İran iç gerilimi yönetip “Büyük Şeytan” Amerika’ya karşı kenetlendi. Kasım Süleymani’nin cenazesi şehir şehir dolaştırıldı, Hamaney iktidarını pekiştirdi. Amerika ile oportünizm kardeşi olan İran, nüfuz alanlarından biri olan Irak’ta Amerikan üslerine saldırdı. Trump, “Acımadı ki… Acımadı ki…” edasıyla şovunu yapıp seçimler öncesi heybesini doldurdu.
İntikam duygusuyla yanıp tutuşan İran’ı kaşımaya devam eden Amerika, sonunda mindere çekeceği muhatabını perişan etmeye hazırlanıyor. Ne var ki oportünizmi bir devlet geleneği haline getirmiş İran rejimi Ortadoğu’daki bütün ülkeleri etkileyecek gerilimde sekineti muhafaza edeceğe benzemiyor.
Korkarım bizi daha kötü günler bekliyor.
Yenişafak
Yorumlar1