“İma” et sonra “demokrasi havarisi” kesil… Yok öyle yağma!
- GİRİŞ08.05.2020 11:36
- GÜNCELLEME08.05.2020 11:36
Biri “Anayasa gayri meşrudur” diye söze başlıyor… Yadırganmıyor. Bir diğeri, “Erken seçim ve ya bir başka şey ile gidecekler” diyor. Yadırganmıyor. Bir diğeri merhum Menderes ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı benzeştirip “Makus kaderden kaçış yok” diye “darağacı” imasında bulunuyor. Yadırganmıyor.
Sonra da “Türkiye’de birileri hala darbeden medet umuyor” diye tepki gösterenlere, “Nereden çıkartıyorsunuz. Gündem bu mu ki gündemi değiştiriyorsunuz” gibi cümlelerle perdeleme yapıyorlar.
Yok öyle yağma!
Menderes’i kurduğunuz cuntanın sırtına binerek darağacına gönderdiniz. Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını darağacına gönderen cuntaya başbakan verdiniz.
28 Şubat post modern darbesinin “silahsız güçler”i olarak hem çanak tuttunuz, hem en büyük savunucusu ve destekçisi oldunuz.
17/25 Aralık’ta FETÖ’nün yargısal darbe girişiminin “sözcü”lüğüne soyundunuz.
15 Temmuz darbe ve iç işgal girişimini akamete uğratan bu milletin zaferini “tiyatro”, “kontrollü darbe”, “karşı darbe” söylemleriyle boşa çıkartmaya kalkıştınız.
Şimdi de birilerinin kulaklarınıza verdiği sufleyle konuşuyorsunuz.
Çünkü siz laf ishalisiniz. Ağzınızda bakla ıslanmıyor. Tutamıyorsunuz kendinizi.
Birileri gelip “sıkın dişinizi az kaldı” diye sufle verdikçe siz öne atılıp o sufleden aldığınız cesaretle “darbe” imasında bulunuyorsunuz.
Şunu bir yere not edin: Bu kez 15 Temmuz gibi olmaz. O gece, ellerinden silahı altlarından pantolonları alınıp yargıya teslim edilen FETÖ’cü alçakların akıbetini mumla ararsınız.
Demedi demeyin.
Koronavirüs ile birlikte bir kötü haslet de üzerimize sirayet etmesin sakın
Koronavirüs pandemisinde ikinci aşamaya geçtik dünyadaki belli başlı ülkelerle birlikte. Ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dilinden “yeni normalleşme” başlığı ile konu izah edildi.
“Yeni normalleşme”nin içindeki sanırım büyük şehirlerdeki seyahat kısıtlamasının devamı, hafta sonu sokağa çıkma kısıtlamasının devam edecek olması… Ya da hala her gün ortalama 2 bin insanımızın koronavirüse yakalandığı, 100’e yakın insanımızın hayatını kaybettiği gerçeğinin anlatıldığı kısımlar gözardı ediliyor.
Zira, hemen seyahat kısıtlaması kaldırılan Antalya ve Muğla sayfiyelerine akın edildi… Çarşı pazarda fiziki mesafe hiçe sayıldı… Toplu taşım araçlarında mesafeye riayet edilmiyor. Bu davranış biçimlerinin “yeni normalleşme” kavramının anlaşılmağı anlamına geldiğini düşünüyorum.
Berberlerin, kuaförlerin, lokanta, cafe gibi yerlerin açılacak olması… Ya da AVM’lerin açılacak olmasının ön şartları var biliyorsunuz.
Yayınlanan genelgelerle hepsine “yeni normalleşme” normları getirildi.
Maksat da belli: Bazıları 3 aydır bazıları 2 aydır siftah yapamayan reel sektörün, küçük esnafın bir nebze nefes almasının önü açılıyor.
Yine ha keza 65 ve 20 yaş altı insanlarımız için getirilen sokağa çıkma yasağı ile ilgili gevşetme de o insanlarımızın beden ve ruh sağlığı için.
Sanki AVM’lerin açılması, iş yerlerinin kademeli açılması hayatın tam manasıyla normalleşmesi. Yok öyle bir şey.
Burada milletin bir kesimi var ki vurdum duymazlıkta sınır tanımıyor. Ne sokakta yürürken, ne toplu taşım kullanırken, ne alışverişte ne de gündelik hayatında.
İşte bu yüzden 11 Mayıs’tan sonra başlayacak “yeni normalleşme” sürecinde genelgelerle tespit edilmiş “düzen”i muhafaza etmek için hepimize büyük görevler düşüyor.
Eğitimden spora bir çok alanda “yeni normalleşme” süreçleri için de düğmeye basıldı.
Burada üzerimize sirayet etmeye başlayan kötü bir davranış biçiminden söz etmek istiyorum. Nedense milletimiz “hazıra konmayı” pek sever oldu. Dünyadaki uygulamalarını bilmeden, görmeden her şeyi elinin altına istiyor.
Sağlıkta bu yapıldı. Pandemi sürecinde Vefa Destek Gruplarıyla, sivil toplum örgütleriyle de olağan üstü işler yapıldı. Devlet her kesime ulaşmanın çabası içine girdi.
Buraya kadar her şey güzel. Ama görüyorum ki mesela üniversiteye giriş sınavının tarihiyle ilgili alınan karar sonrası bir takım çevreler istismar yolunu tercih etti.
İnanın mesela YÖK Başkanı çıkıp, “Bu yıl sınav olmayacak, müracaat eden herkes lise bitirme notuna göre bir yüksek öğrenim programına kayıt yaptırabilecek” açıklaması yapsın diye bekleyenler var.
Bu nasıl bir anlayıştır diye düşünmeden edemiyor insan.
Bir kesim var ki her şey ellerine tutuşturulsun, rahatlarından, konforlarından hiç bir şey eksilmesin istiyor.
Bu kötü haslet milletimize iyiden iyiye sirayet ediyor; maalesef.
Bu millet her şeyin en iyisine layık bunda bir beis yok. Ama içimizdeki bazıları emeksiz nimetin peşinde; ne yazık ki!
Yanılıyor muyum?
Yenişafak
Yorumlar5