Cübbesine düğme diken görmek istiyorsanız merdiven boşluklarında oturanlara bakın
- GİRİŞ07.07.2020 10:36
- GÜNCELLEME07.07.2020 10:36
Çocukluk sloganımızdı, “Anca beraber, kanca beraber” derdik bir işi birlikte yapıp yapmamak için.
Avukatlık Yasası’ndaki değişiklik önceki gece Adalet Komisyonu’ndan geçti. Geçti geçmesine de tartışma bitmedi. Bitmeyecek gibi de…
“Çoklu baro sistemine geçiş” olarak da tanımlanan yeni yasal düzenleme şimdi Meclis Genel Kurulu’nda.
Avukatlık Yasası’nın değiştirilmesine ilişkin tartışmalarda baktığım iki yer var. Birincisi Türkiye Barolar Birliği (TBB) ve Başkanı Metin Feyzioğlu, diğeri 3 büyük baro. İstanbul, Ankara, İzmir Barosu.
Başından bu yana, “Cumhurbaşkanımız ile görüştüm. Anlattım. Meclis’te muhataplarımızla görüştüm. Çoklu baroya karşıyım. Avukatlık yasasındaki değişiklik için teklif, öneri ve tenkitlerimizi muhataplarımıza söylüyoruz” diyen bir Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu var.
Bir de ne pandemi dinleyen ne sosyal mesafe hesap eden ne de “diyalog kapısı”nı hafif de olsa aralayan 3 büyük baro ve başkanları.
Henüz taslak metin bile ortada yokken hükümet ve Meclis ile görüşme imkanını zorlayan Metin Feyzioğlu’nun aksine doğrudan “sokak” ve eylem yolunu seçen İstanbul Barosu ve yandaşları yani.
Ankara’ya yürüyüşe geçen baroların temsilcilerinin polis ile çatışmalarını konu edinmeyeceğim. Ama Meclis’te tartışmaya açılan Avukatlık Yasası’ndaki değişiklikle ilgili baro başkan ve temsilcilerinin gidip tartışmaya katkı vermek yerine Meclis önünde “eylem” yapmaya kalkışmalarını not etmek isterim.
Çünkü maksatlarını açık etmişlerdir.
Türkçede güzel bir deyim var: “Maksat üzüm yemek değil bağcı dövmek.”
Baro temsilcilerinin maksatlarının kesinlikle yeni düzenlemeye katkı vermek ya da doğrudan tezlerini Meclis’te dile getirmek değil, yasa yapıcıyı ve idareyi toplum nezdinde “otoriterleşiyor” ya da “tek tipleştiriyor” tezi üzerinden eleştirmek.
O yüzden ilk günden bu yana ne açılan diyalog kapılarından girdiler, ne tezlerini gidip komisyonlarda savundular ne de çıkıp açık açık ne istediklerini söylediler.
Slogan atıp, “Savunma hakkı yok ediliyor” diye bağırmaktan başkaca bir şey yapmadılar.
“LÜTFEN GELİN KOMİSYONDA GÖRÜŞLERİNİZİ SÖYLEYİN” DENDİ ORALI OLMADILAR
Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, yasa teklifinin komisyonlarda görüşülmeye başlandığında tuttu meslektaşlarına bir çağrıda bulundu.
“Baro başkanlarına sesleniyorum, TBMM’de komisyona çağrıldınız gelmediniz, yine aracılık edelim lütfen gidin konuşun” dedi.
Ne gezer. Kulak tıkadılar. Görmezden, duymazdan geldiler.
Feyzioğlu, “Diyalog imkanının reddedilmesini doğru bulmuyorum. Diyalog kurmadan dava kazanabiliyor muyuz ki kendi mesleki davamızı kazanalım” diye de bir soru attı ortaya…
Ve “Buradan sesleniyorum, hala çok geç değil, İstanbul Barosu, Ankara Barosu, İzmir Barosu Sayın Başkanı, dün komisyona davet edildiniz, gitmediniz. Bugün yine aracılık edelim, lütfen gidin ve konuşun. Biz TBB olarak komisyondayız. Pandemi şartlarında Meclis kurumlardan bir temsilci alıyor. Biz temsilcimizi gönderdik ancak sayın başkanlarımızın Meclis’e gelmeleri üzerine komisyonla temasa geçtim. 3 başkanımızın gelip 10’ar dakika konuşma yapması istendi. ‘3 başkanı da siz belirleyin’ dedik. Ankara, İstanbul, İzmir Barosunun başkanının konuşması lazım ancak kapıda bekleyen 20 ya da 25 baro başkanımız var, değerli dostlarımız, ‘Ya hep birlikte gireriz ya da girmeyiz’ dediler. Böyle bir diyalog imkanının, böyle bir dert anlatma imkanının reddedilmesini doğru bulmuyorum” dedi.
“Aranızdan 3 temsilci seçin ve gelin komisyonda tezlerinizi savunun” deniyor. “Hayır” deniyor. TBB yani en üst çatı örgüt temsilcileri komisyonda yerini alıyor “onları tanımayız” diye slogan atıyorlar.
Peki soru şu: Türkiye’nin üç büyük barosu ve bazı mevzularda tartışmalı hale gelmiş baroları ne istiyor?
Cevap belli: Kurduğumuz düzeni bozdurmayız. Ne ekonomik olarak ne idari olarak ne de sosyal statü olarak elde ettiklerimizden vaz geçmeyiz.
“Milletin değerlerine hakaret edeceğiz siz de buna ses çıkarmayacaksınız. Terörü öven, teröristi kutsayan, meşru kamu gücünün, meşru terörle mücadelesini eleştireceğiz siz de sesinizi çıkarmayacaksın” diyorlar.
Yasama, yasa yapar, yürütme onu uygular, örgütlü ya da örgütsüz toplumun tüm bireyleri de buna uyar. Velev ki cüppeli olun.
Yargı mı? Yargı da yapılan yasalar üzerinden adalet tesis edir! Milletin değerlerini aşağılamaz, milli mücadeleyi sekteye uğratma gayretine girmez.
Ha bu arada cübbesine düğme diken avukat arıyorsanız 28 Şubat’ta üniformalı askerin verdiği brifingde oturacak yer bulamayan cüppelilerin merdiven boşluğundaki görüntülerine bir bakın.
Bakın kim daha önce cübbesine düğüme dikmiş?
***
Not: Görüntüyü bulamayanlar bizim arşivimize müracaat edebilir!
Yenişafak
Yorumlar62