Amerika’nın Ortadoğu için stratejik hedefleri değişmemiştir….

  • GİRİŞ12.10.2021 11:34
  • GÜNCELLEME12.10.2021 11:46

Roma’daki G-20 Zirvesi için geri sayım devam ederken, Türkiye -Amerika ilişkilerinin geleceği tartışılıyor.

Bu bağlamda, Amerika’nın özellikle son 30 yıldır bölgemiz için tasarladığı stratejiyi bir kez daha hatırlamakta fayda var.

Amerika, irrasyonel İsrail politikası nedeniyle Ortadoğu’da, “tehdit” olarak gördüğü bütün yekpare ve nispeten güçlü ülkeleri tek tek parçalama stratejisini 1991 Birinci Körfez Savaşı’ndan bu yana adım adım uygulamaya koydu.

Amerika, tıpkı “şımarık, arsız, hayırsız” bir evlat gibi davranan İsrail’e babalık yapma uğruna “müttefiki” olan ülkeleri bile tehdit ediyor.

Irak işgali, Suriye iç savaşındaki aldığı pozisyon, Libya’yı NATO üzerinden istikrarsızlaştırmasının altında hep bu uzun vadeli Ortadoğu stratejisi var.

Amerika, bölgemizde güçlü, yekpare merkezi devletlerin oluşmasını istemiyor. İsrail’e tehdit olarak görüyor. Enerji kaynaklarının kullanımı ise bahsi diğer konu.

Güçlü, yekpare bir ülke olarak Türkiye de Amerika’nın hedefi durumunda.

3’ÜNCÜ OBAMA DÖNEMİNDE TÜRKİYE-AMERİKA İLİŞKİLERİ DAHA DA GERİLİYOR

Özellikle Obama’nın ikinci döneminde yaşadığımız Türkiye-Amerika ilişkilerindeki gerginlik, bizim 3’üncü Obama dönemi olarak nitelendirdiğimiz Biden döneminde artarak devam ediyor.

Obama döneminin sonlarında yaşadığımız 15 Temmuz darbe ve işgal girişimi Türkiye-Amerika ilişkilerinde en şiddetli çatışma alanıydı.

O gün Başkan Yardımcısı olan Biden, meseleyi “Bilgisayar oyunu sandık” cümlesiyle geçiştirme cihetine gitmişti.

O günden sonra bugün 3’üncü Obama döneminin Başkanı Biden, Türkiye ile ilişkilerde gerginliği her geçen gün artırmaya devam ediyor.

Bir hatırlatma daha yapalım. Türkiye’de PKK’nın, DEAŞ’ın bombaları, canlı bomba eylemleri had safhaya çıktığı günlerde Amerika’nın Ankara Büyükelçisi John Bass’dı.

Aynı isim Trump seçildiğinde, “Seçilmiş başkanı yönetime hazırlayacağız” diye bir ifade kullanmıştı. Bass, Türkiye’de istenmeyen adam ilan edilmiş ve pılıyı pırtıyı toplayıp Afganistan’ın başkenti Kabil’e gitmeye hazırlanırken, “Türkiye’de 9 aydır DEAŞ eylem yapmıyor, bu işbirliğimiz sayesindedir” diyerek doğrudan tehdit etmişti.

***

Türkiye-Amerika ilişkilerinin şimdi görünen yüzünde S-400’lerin alımı, F-35 uçak programından Türkiye’nin çıkartılması ve “Amerika’nın hasımlarına uyguladığı” yaptırımları Türkiye için de uygulaması var.

Düşünebiliyor musunuz, Amerika, “hasımları için” bir yaptırım yasası çıkartıyor ve NATO’da ortak, Stratejik Ortaklık Anlaşması imzalamış ve “müttefiklik” içindeki Türkiye’yi de aynı yaptırımları uyguluyor.

Sonra da “dostluk, müttefiklik, stratejik ortaklık” filan diyor.

“TÜRKİYE AMERİKA’NIN ULUSAL GÜVENLİĞİNİ TEHDİT EDİYOR”

En son Amerika Başkanı Biden, Kongre’ye bir mektup yazdı. O mektup Amerika’nın bölgemiz için biçtiği rol ve o rol üzerinden kendisine tehdit olacak ülkeyi bir kez daha ilan etti: Türkiye!

Biden, Suriye’deki “Amerikan kara gücü”, terör örgütü PYD-YPG/PKK’yı savunma ve koruma uğruna “Türkiye’nin Suriye’deki harekatının DEAŞ’la mücadeleye zarar verdiğini” söyledi.

Biden mektubunda, “Suriye’deki ve Suriye’yle ilişkili durumlar, özellikle de Türkiye Hükümeti’nin Suriye’nin kuzeydoğusuna askeri taarruz düzenleme yönündeki eylemleri, IŞİD’i yenilgiye uğratma çabasına zarar veriyor, sivilleri tehlikeye atıyor; bölgede barış, güvenlik ve istikrarı zedeleme tehdidi barındırıyor ve ABD’nin ulusal güvenliği ve dış politikasına karşı alışılmadık ve olağanüstü bir tehdit oluşturmayı sürdürüyor” dedi.

Türkiye, DEAŞ ile sahada savaşan tek ülke. Türkiye PYD-YPG/PKK ile mücadele eden tek ülke. Ama ne hikmetse Biden, tarafından Türkiye’nin terör örgütleriyle meşru mücadelesi Amerika’nın ulusal güvenlik ve dış politikasına karşı alışılmadık olağanüstü bir tehdit olarak algılanıyor.

O zaman son sözümüz şu olsun:

Amerika’nın bölgemiz için uzun vadeli stratejik hedefleri değişmemiştir. O hedefler, Irak, Suriye gibi Türkiye’nin de parçalanmasıdır. Ayrıca, PKK’ya devletçik kurdurmaktır.

Bu stratejiye direnmek ve mücadele etmek Türkiye’nin başat görevidir.

İç siyasetteki “dalgalanmaları” da bu bağlamda düşünürsek daha geniş perspektiften konuları değerlendirmiş oluruz.

Ne dersiniz?

Yeni Şafak

Yorumlar12

  • HIDIR BUDUR 3 yıl önce Şikayet Et
    ALIYEV TUZAGA DIKKAT!! ( Saddami da 8 sene Iranla savastirip gobeklerini kaşiyan emperyalizmdi) Ortadoguda ISID'i kurup hedefinin sadece SII IRAN olmasi  ile " SUNNI -SII" savasi planlayanlar, sonra Ermenistani birden Azerbaycan ile savastirip Turkiyenin gùcùnù dogu ve bati diye 2'ye teksif etmesini planlamisti. Simdi de " Molla Humeyninin ilk cuma namazinda en  onde duram MOSSAD ve CIA" yapisi ile Iran ve Turk dunyasi kapiştirilip Dogu Akdenizde gùçsùz bir Turkiye planlamasi???
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • cevdet 3 yıl önce Şikayet Et
    amaçları ülkemizi bölmek müttefik deyip duruyoruz askeriyeyi ele geçirmişler darbe yapıyorlar tam bir manda devletiymişiz haberimiz yokmuş reis gelene kadar şimdide içerden kuşatılıyor işbirlikçi er.... birlikte ekonomi kötüleştirilerek dolar fırlatılarak halkın ak partiden desteği çekilsin diye uğraş var reis müdehale etttttttt
    Cevapla Toplam 3 beğeni
  • Metin Tekin 3 yıl önce Şikayet Et
    Saçmalığa bakar mısınız? ABD'nin İŞİD'i mağlup etme çabalarına zarar veriyormuş. 1-IŞİD diye bir örgüt mü var? 2- ABD'nin İŞİD'l2 mücadele diye bir derdi mi var?
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Aslanlı PAŞA 3 yıl önce Şikayet Et
    dünyada TERÖR denince abd devletçiği gelir. Zaten ataları da 100.000.000 Kızılderiliyi 10 $ /kelle bedelle soykırıma maruz bırakarak kendilerine araba markası (grand Scharoke vb ) yapmışlardır. abd yıkıldığı gün dünya düzelir desek abartmış olmayız
    Cevapla Toplam 10 beğeni
  • ŞÜKRÜ BAHÇE 3 yıl önce Şikayet Et
    abd yok olması değil küffar yok olana kadar savaşmalıyız. Çünkü tek değiller çoğullar.
    Cevapla Toplam 8 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat