Merkez ülke Türkiye, “tencere” ve “cep” için içeride de oyun kurmalı
- GİRİŞ26.07.2022 08:13
- GÜNCELLEME26.07.2022 09:55
Türkiye’nin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uluslararası performansı olağan üstü. Daha önce, Batı’nın periferisinde bir garnizon devlet muamelesi gören…
Bir ileri karakol olarak konumlandırılan…
NATO’nun doğu ve güney cephesinde görev olarak “sınır bekçiliği” verilen Türkiye…
Bugün hem doğuda hem batıda oyun kuruyor!
BATILI LİDERLERİN YÜZLERİNE TÜRKİYE’NİN TEZLERİNİ SÖYLEYEN LİDER, ERDOĞAN
Haziran ayının son gününde Madrid’deki NATO zirvesinde “merkez ülke” olarak öne çıkan Türkiye, lideri Erdoğan’ın olağanüstü performansıyla yıllardır mücadele ettiği terör örgütlerinin ismini resmi belgelere yazdırdı.
PKK’nın dışında FETÖ, YPG-PYD’de ve türevleri de NATO resmi evraklarına yani envantere girmiş oldu.
Amerika Başkanı Biden ve diğer Batılı liderlerle görüştü.
Türkiye’nin terörle mücadelesine destek istedi. Kameraların açık olduğu anlarda da kapalı olduğu anlarda da Türkiye’nin tezlerini en üst düzeyde dillendirdi.
“Kim ne der” diye bakmadan doğrudan, “Türkiye’yi tehdit eden terör gruplarıyla mücadelemiz sonuna kadar sürecek” dedi.
DOĞULU LİDERLERİN YÜZLERİNE DE AYNI İFADELERİ SÖYLEDİ
NATO zirvesinin üzerinden bir ay bile geçmeden bu kez Tahran’da Astana süreci için bir araya geldiği Rusya lideri Putin ve İran Cumhurbaşkanı Reisi ile fotoğraf verdi Erdoğan.
Kameraların açık olduğu anlarda, iki liderin gözlerinin içine baka baka, “Suriye’den Türkiye’ye yönelik terör tehdidini” dile getirdi. “Teröristleri güney sınırlarımızdan söküp atmakta kararlıyız” dedi.
Dönüş yolunda uçakta, “Amerika Suriye’nin kuzeyini terk etmeli” dedi. “Teröristleri Amerika destekliyor” dedi.
Bir ay içerisinde dünyanın iki büyük devletinin Amerika ve Rusya’nın iki önemli devlet başkanı Biden ve Putin ile fotoğraf veren tek lider Erdoğan’dır. Muhataplarına kameraların önünde de baş başa görüşmelerde de Türkiye’nin tezlerini söyleyen isim yine Erdoğan’dır.
TAHIL KORİDORU ANLAŞMASI AYNI ZAMANDA BARIŞ KAPISINI AÇTI
Türkiye merkez ülke olduğunu geçtiğimiz hafta bir kez daha gösterdi. Bu kez, Rusya-Ukrayna savaşında “Barış kapısının açılmasına” neden olan, “Tahıl koridoru anlaşmasına” imza attı.
İstanbul Dolmabahçe’deki imza töreninde Türkiye ve Birleşmiş Milletler gözetiminde iki ülke aynı masada ama ayrı zamanlarda Tahıl Koridoru için imza attı.
BM Genel Sekreteri Guterres’in, Erdoğan’ın, çabasına, ısrarına ve takibine atıf yapması sanırım bu tarihi anlaşmanın en dikkat çekici yönüydü.
Şayet Cumhurbaşkanı Erdoğan olmasaydı, anlaşmanın imzalanma şansı yoktu.
Ve şimdi, Türkiye’nin garantörlüğünde yüzbinlerce ton tahıl, “açlık ve kıtlıkla” boğuşan nice milletlere ulaşacak.
Türkiye’nin merkez ülke olduğunun göstergesi bunlarla da sınırlı değil. Daha önce “verilen görevi ifa eden” bir ülke konumundaki Türkiye bugün kendi tezleri ile var.
BRİKET EVLER, HEM SURİYELİ SIĞINMACILAR İÇİN HEM TÜRKİYE’NİN GÜVENLİĞİ İÇİN
En son, bütün muhataplarına anlattığı ve karşılık bulamadığı “Briket evler projesi” ile Suriye’nin kuzeyinde, Türkiye’nin güneyinde güvenli alanlar oluşturuyor.
İdlip’de başlayan daha sonra Barış Pınarı ve Fırat Kalkanı bölgelerine de yayılan projenin birincil hedefi Türkiye’nin güvenliği. Çünkü, briket evlerden önce sınırdaki duvarların dibinde derme çatma çadırlarda kalan göçmenlerin sınırı geçme olasılığı çok yüksekken, şimdi sınırın 30 km derinliğinde kurulan evlerle Türkiye kendi güvenliğini sağlıyor.
Ayrıca, kışın yağmurunda çamurunda, yazın güneşin anlında perişanlık yaşayan yüzbinlerce insan daha insani şartlarda barınıyor.
Türkiye muhaliflerin kontrolündeki bölgelerde önemli bir varlığa sahip. Bu bölgelerde alt yapıdan üst yapıya kadar her alanda çalışma yürütülüyor. Suriyeli çocukların eğitiminde, sağlık hizmetlerine kadar birçok hizmet veriliyor.
Böylece Türkiye yıllarca muhataplarına anlatıp da ikna edemediği “tampon bölge projesi”ni kendisi inşa ediyor.
Artık Türkiye dünyanın merkez ülkelerinden biridir. O kadar merkez ülkedir ki kıta Avrupası’nın birçok ülkesinden çok daha fazla dünya siyasetine etki etmektedir.
Ne var ki, dışarıdaki bu oyun kurucu yönü içeride “tencere” ve “cep” ile ilgili konularda bocalıyor. Aslında gelir adaletsizliği konusunda tıpkı dışarıdaki karar alma mekanizmasındaki gibi kararlı bir tutum takınılsa çok daha kolay aşılabilecek mesele, tarafları ikna yoluyla yapılmaya çalışılıyor.
Türkiye merkez ülke olarak, “enflasyonist” ortamdan çıkmanın yolunu da bulabilir. Gelir adaletsizliğini gidermek en önemli adımdır.
Bunun için seçimden önce, kendin alacaklarından feragat eden hükümetin, dar gelirliler lehine, zenginlere de ek yük getirecek düzenlemeler yapmasını bekliyoruz.
Yedinci güzel adam da gitti
Rasim Özdenören Beyefendi’yi ilk kez 1986 yılında Devlet Planlama Teşkilatı’ndaki odasında tanımıştım.
İlk zamanları, sadece “görev” icabı gördüğüm Rasim Bey’i zaman içerisinde bir büyüğüm, ağabeyim olarak hep ziyaret etmeye çalıştım. Kitaplarının birçoğunu okudum. Nasihatlerini dinledim.
Ben Cahit Zarifoğlu’nu öldüğü gün tanıma bahtsızlığı yaşamış biriyim. Ama Rasim Bey’i, Nuri Bey’i, Erdem Bey’i, Mehmet Akif Bey’i ve Alaattin Bey’i sağlıklarında tanıdım; bildim. Bir tek Ali Kutlay’ı tanıyamadım.
Şimdi son Yedi Güzel Adam Rasim Bey de gitti. Güzel insanlar güzel atlara binip gitti. “Gül Yetiştiren Adam” öksüz kaldı.
Hepsine rahmet olsun. Rabbim, kıyamet günü Efendimiz’in sancağının altında hepimizi buluştursun. (Amin)
YENİŞAFAK
Yorumlar4