“İstikamet üzere olmak için yola çıktık” diyen KADEM, “kadın” meselesini küresel düzeyde tartışıyor

2019’un Aralık ayında KADEM ile ilgili yazdığımız yazının başlığı, “KADEM’in günahı ‘Önce adam ol” demek”ti. O yazıya kendi  mahallemizden de oldukça eleştiri almıştık.

O günlerdeki ana tartışma konusu, bugün bazı muhalefet partileri ile marjinaller tarafından bir tali konu olarak tartışılıyor olsa da KADEM’in, “kadın”ın farkındalığına ilişkin tutum, söylem ve projelerinde bir değişiklik yok.

Dün, KADEM Başkanı Dr. Saliha Okur Gümrükçüoğlu'nun davetlisi olarak bir  grup  gazeteci arkadaşımızla birlikte Dolmabahçe Resim Müzesi’nin bahçesinde buluştuk.

“KÜLTÜREL KODLAR VE KADIN” SEMPOZYUMUNDAN “BATI’YA” ÖZEL BAŞLIK AÇILACAK

O muhteşem manolya ağacının altındaki küçük cafede, KADEM’in yöneticileri ile sohbet ettik. Vakıf Mütevelli Heyeti Başkanı Sümeyye Erdoğan Bayraktar’ın da olduğu toplantının ana konusu KADEM’in 4-5 Kasım tarihlerinde İstanbul’da 5’ncisini düzenleyeceği “Kadın ve Adalet Zirvesi”ydi. Zirvenin bu yılki başlığı ise, “Kültürel kodlar ve kadın.”

Dr. Saliha Okur Gümrükçüoğlu, kahvaltıda sempozyumun duyurusunu yaptı ama KADEM hakkında da kısa bilgilendirmelerde bulundu. “Fırsat eşitliği” konusunda kadınların uğradığı “hak gaspları”na vurgu yaptı. “Kültürel kodlar ve kadın “ başlığı ile, doğudan batıya tüm dünyada kadınların uğradığı hak gasplarının tartışılacağı bir sempozyum planladıklarını anlattı.

Okur, “Her kültür kadını kendi içinde  tanımlıyor. Kadın sadece doğu halklarında gadre uğramıyor. Gelişmiş batı toplumlarında da hak gaspları yaşanıyor. Amacımız oraya da mercek  tutmak olacak” dedi.

KADEM’in projelerinden de bahseden Okur’un Yetiştirme yurtlarında barınan kız çocuklarına yönelik projeleri ise çok dikkatimi çekti. KADEM, 16-18 yaş gurubundaki kızları 6 ay eğitim ve psikolojik destek verdikten sonra iş dünyasına personel olarak hazırlıyor. Bu gençlerin yüzde 90’ı istihdam edilmiş.

KADEM Vakfı Mütevelli Heyet Başkanı Sümeyye Erdoğan Bayraktar ise, 2013 yılında kurulan derneğin ve ardından oluşturulan vakfın gerekçesini şu sözlerle özetledi, “Türkiye’de maalesef, kadın hareketlerinde tek seslilik vardı. Kendimizi temsil edecek alanlar bulamadık. Kendi alanında liyakatli kadın dernekleri maalesef 28 Şubat’ın gadrine uğrayan bizlerin yanında durmadı. Biz de kendi derneğimizi kurduk.”

“Muhafazakar şehirli kadının sıkışmışlığı var. Bizi, kimliğimizi olduğumuz gibi görün” diyen Bayraktar, “Niyet okumanıza gerek yok biz kendimizi olduğumuz gibi göstermeye çalışıyoruz” dedi.

“BAŞÖRTÜSÜ VE AİLE İLGİLİ DÜZENLEMEYİ KÜRESEL LGBT PROPAGANDASINA KARŞI ELİMİZİ GÜÇLENDİRECEĞİ İÇİN DESTEKLİYORUZ”

Son günlerde CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Başörtüsüne yasal güvence” diye tanımlayabileceğimiz çıkışı ve ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Yasal değil, anayasal düzenleme yapalım. Başörtüsü ile birlikte ailenin korunmasına ilişkin de düzenlemeye gidelim” diyerek el yükselttiği tartışmaya  ilişkin de şunları söyledi:

“Bir daha başörtüsü diye bir sorun olmasın istiyoruz. Kadınları bırakalım nasıl giyinirse giyinsin. Başörtüsü ve aile ile ilgili yasal zeminin güçlenmesini destekliyoruz. Küresel  LGBT propagandasına karış toplumca elimizi güçlendirecek bir adımdır o yüzden destekliyoruz.”

KADEM’in gelecek hafta başlayacak “Kültürel kodlar ve kadın” başlıklı sempozyumu bakalım hangi tartışmaları da beraberinde getirecek?

Takipteyiz.