İsveçli faşistin yaptığı tekil bir eylem değildir. Batı’nın “öteki”ne bakışıdır
- GİRİŞ24.01.2023 08:14
- GÜNCELLEME25.01.2023 09:28
Yazdıkları senaryoya göre, biz “şeytan”ız ve kendilerince kurguladıkları “medeni dünyada” bize yer yok!
Biz dediğim elbette Müslümanlar. Ve tabii ki Müslüman Türkler!
(Hayır hayır, büyük şair İsmet Özel gibi, “Türklük” tanımı yapacak değiliz. Biz daha mütevazi tanım ve tavır ile yazıyı sürdürmeyi düşünüyoruz.)
“MEDENİYETLER ÇATIŞMASI” VE “TARİHİN SONU TEZİ”NİN NİHAİ HEDEFİ MÜSLÜMANLARDIR
11 Eylül 2001 günü New York’taki ikiz kulelere çarpan uçaklar, aslında 5 yıl önce temelleri atılan “Medeniyetler Çatışması”nın ne menem bir iş olduğunun işaret fişeğiydi.
Samuel Huntington’un 1996’da yazdığı Medeniyetler Çatışması kitabındaki tezin özeti şuydu: Soğuk savaşın bitmesiyle birlikte…
Devletler arası ittifak, savaş ve çatışmanın kaynağını, politik, ideolojik ya da ekonomik farklılıklar değil..
Tamamen medeniyetler arasındaki farklılıklar belirleyecekti.
Fukuyama’nın 1992’de “Tarihin Sonu” tezi ile “İnsanlığın gelebileceği en son aşamanın batı liberal düşüncesi olduğu”nu söylemesi…
Huntington’a ilham olmuş mudur biliyoruz!
Ama bildiğimiz şudur: Bu iki tez ile birlikte, Amerika ve Batı soğuk savaş sonrası “öteki” olarak İslam Dünyası’nı seçmiş! Varşova Paktı’nın yerine İslam Dünyası’nı koymuştur.
NATO, “düşman” olarak İslam’ı ve Müslüman dünyayı hedefe koymuştur.
BATI İÇİN “ÖTEKİ” YİNE MÜSLÜMANLARDIR
O gün bugündür, Müslüman Dünya, bir kez daha Batı’nın “öteki”si olarak hırpalanmaktadır. Afganistan’ın, 11 Eylül saldırılarından sonra işgali böyledir.
İkinci Körfez Savaşı ile Irak’ın işgali ve parçalanması böyledir.
Somali’nin, Libya’nın parçalanması böyledir.
Suriye’nin şu anda parçalanma aşamasına getirilmesi böyledir.
Türkiye’nin bütün bu “şeytanların” başı olarak hep hedefe konması böyledir!
Dahası, her Müslüman’ın terörist görülmesi bundandır.
Müslümanların kutsallarının horlanması, aşağılanması bundandır!
Çünkü, kendi çizdikleri şablonlar üzerinden ürettikleri “öteki” imajını yine kendi çizdikleri perspektif ile “ehlileştirme” ya da “yok etme” hakkına sahip olduklarına inanıyorlar.
Çünkü, “Tarihin Sonu” tezi ile ulaştıkları seviyenin insanlığın gelebileceği son kerte olduğuna inanıyorlar…
“Medeniyetler Çatışması” tezi ile, Batı Medeniyeti ile İslam Medeniyeti’nin çatışmasının ekonomik, ya da ideolojik çatışmaların çok ötesinde olduğunu fehmediyorlar!
Tıpkı, 1000 yıl önce İber Yarımadası’nda engizisyonlarda Yahudi ve Müslümanlara yaptıkları “öteki” muamelesi gibi…
Bugün de öteki ilan ettiklerine aynı şiddeti, aynı aşağılamayı yapıyorlar!
***
İsveç’in NATO’daki Türkiye bariyerini aşması için bir ev ödevi var biliyorsunuz.
Ödevleri bizim açımızdan basit! “Terör örgütlerine ev sahipliği yapma. Türkiye ve dünyanın başına bela olan teröristleri Türkiye’ye iade et” diyoruz. O kadar.
Peki onlar ne yapıyor?
PKK terör örgütünün hamiliğini yapıyorlar. Türkiye karşıtı eylemlerine göz yumuyorlar. FETÖ’cü alçakları iade etmeyi reddediyorlar.
Dahası, Türkiye Büyükelçiliği önünde Kur’an-ı Kerim yakan aşağılık faşisti polisleriyle koruyor…
Ve bu aşağılık eylemi “ifade özgürlüğü içinde” değerlendiriyorlar!
Çünkü, yukarıda hatırlattığımız gibi, Batı kendi değerlerini kabul etmeyenleri “öteki” olarak niteliyor.
Nitelediklerini ya kendine benzetip teslim alıyor.
Ya, “şeytanlaştırıp” yok etmeye çalışıyor… Kutsallarını da ayaklar altına alarak..!
Buna benzer eylemleri yakın zamanda çok gördük.
İSVEÇLİ, KUR’AN YAKTI, FRANSALISI, HOLLANDALISI HZ.PEYGAMBER’E HAKARET ETTİ!
Mesela, 2020’nin Ekim ayında, Hazreti Peygamber’e (as) hakaret içeren Charlie Hebdo dergisinde daha önce yayınlanan karikatürlerin bir öğretmen tarafından okulda öğrencileriyle paylaşmasının ardından bir müptezel öğretmeni öldürmüştü hatırladınız mı?
O gün, Fransa Cumhurbaşkanı Macron devlet dairelerinin dış cephelerine o ahlaksız karikatürleri yansıttı. Kur’an’ın yeniden yazılmasından söz etti. Kutsala hakaret etmeyi tercih etti. Müslüman dünyayı ayağa kaldırdı.
En yüksek perdeden tepkiyi o gün yine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dilinden Türkiye verdi. Bu kez Hollandalı faşistin terbiyesiz paylaşımla yaptı. Devamındaysa Charlie Hebdo Erdoğan’a yönelik kabul edilemez bir kapakla çıktı!
Bugün İsveçli faşist siyasetçinin Türkiye Büyükelçiliği önünde Kur’an-ı Kerim’i yakması neyse.. O gün Macron’un, Hollandalı faşistin, Charli Hebdo’nun yaptığı oydu!
Çünkü, Batı Medeniyeti denen gerçekliğin “öteki” ile ilgili tutumu böyledir.
KARANLIK GEÇMİŞLERİNDE ELLERİNDE SADECE “ÖTEKİ”NİN KANI DEĞİL KENDİ KANLARI DA VAR
Bakın daha 1940’larda birbirlerini postallarıyla ezmişti Batılılar. ‘Öteki’ diye nitelendirdiği Müslümanları ve Yahudileri Endülüs’ten süren onlardı. 1940’larda Yahudileri topluca Auschwits gibi kamplarda ‘yok eden’ Batı’ydı. Kolonyalist, sömürgeci olanlar da..!
Kendisinden başkasına yaşam hakkı tanımayan; geçmişinde eline kendi kanı da bulaştır Batı!
30 Yıl Savaşları 1648 yılında Vestfalya antlaşmasıyla sona erdi. Voltaire’in deyimiyle ‘”Artık ne Kutsal; ne Romalı; ne de İmparatorluk kaldı.”
Fakat Avrupa’nın içindeki kötücül ruh defalarca yeniden ortaya çıktı.
Demek ki neymiş, Batı 1000 yıllık karanlık çağındaki ana problemini aşamamış. Kendi medeniyetini insanlığın ulaşabildiği son evre olarak nitelese de “öteki”ni şeytanlaştırmaktan geri duramamış.
Başka medeniyetlerin evlatlarına ve kutsallarına saldırmaktan geri duramamış.
Batı’nın unutmayan kodları, tıpkı antisemitizm gibi yine ve yeniden ‘öteki’ne yöneldi. Türk ve Müslüman düşmanlığına soyundu.
İsviçre’de Kur’an-ı Kerim yakan faşistin ruh hali budur!
Yoksa meselenin, ifade özgürlüğü ile, İsveç’in “gelişmiş” demokrasisi ile bir ilgisi yoktur. Bu böyle biline!
Yorumlar30