Bağışlar tamam… Şimdi geçici süreli servet vergisi öneriyorum
- GİRİŞ16.02.2023 15:38
- GÜNCELLEME20.02.2023 08:17
Dün gece olağan üstü saatler yaşadık. Türkiye tarihinin en büyük “bağış kampanyası” düzenlendi. Türk televizyonlarından canlı yayınlanan kampanyaya kamu ve özel sektör temsilcileri milyonlar bağışladı. Minik kalpler kumbaralarını açtırıp içindeki 50 tl’leri, 200 tl’leri bağışladı. Memurlar, işçiler, köylüler, esnaflar, tüccarlar, din adamları, öğrenciler, ev hanımları… Hasılı bu milletin tüm evlatları, Kahramanmaraş merkezli depremden etkilenen insanlarımız için kullanılmak üzere, AFAD ve KIZILAY’a 114 milyar lira bağış yaptı.
Allah bereketini artırsın, bağış yapanların kesesine Hızır uğrasın.
***
Gece boyu bağış yayınını izlerken, hem duygusal anlar yaşadık; hem başımızı avuçlarımızın arasına alıp uzun uzun düşündük.
Depremin yarasını sarmak için seferber olduk. Sorumluların hesaba çekileceği günleri sayar olduk. Sorumluluklarımızı birbirimize hatırlatmanın vaktini beklemeye başladık.
“ZENGİNDEN ALIN FAKİRE VERİN” DEDİĞİMİZİ HATIRLATIYORUM
Bu köşeyi takip edenler elbette hatırlayacaktır.
Kovid pandemisi sırasında…
Dünyada üretimin durma noktasına geldiği dönemde…
Türkiye’de çarkların öyle ya da böyle döndüğü günlerde…
Krizi fırsata çeviren yetenekli iş insanlarımızın sayısı atmaya başladığı sıralarda…
19 Mayıs 2021’de “Zenginden alın, fakire verin” başlığıyla bir yazı yazdık. O yazının mantığı belliydi. “Bu dönemde zenginleşenlerimizden alın, bu dönemde fakirleşenlerimize verin.”
O yazıdan sonra sayısını hatırlamadığımız sayıda yazıya konu ettik meseleyi. Her tartışma platformuna taşıdık. Nihayetinde hükümet, kendi alacaklarından feragat etti. Ama zenginleşenlerimize ek vergi konmadı!
KARLARINA KAR KATANLARIMIZIN SORUMLULUĞU
2022’nin kar-zarar bilançoları açıklandığında gördük ki Türkiye’nin finans sektörü ve belli başlı ailelerimize ait dev firmaları, olağan üstü karlar açıkladı.
Örneğin, BDDK 2022’nin Aralık ayına ilişkin bankacılık sektörü verilerini açıkladığında şöyle gurur verici bir tablo ile karşılaştık. Bankalarımız toplamda net kârlarını 433 milyar 457 milyon liraya çıkartmış. Bu rakam bir önceki yıla oranla yüzde 366.4 yükselmiş.
Durun bitmedi!
Bankaların kaynakları içinde en büyük fon kaynağı durumunda olan mevduatlar, Aralık 2022’de 2021 sonuna göre yüzde 67,1 artarak 8 trilyon 861 milyar 858 milyon liraya yükselmiş. Yani, bankalara mevduat için para yatıran zenginlerimiz de zenginleşmiş.
SERVET SAHİPLERİNE GEÇİCİ SÜRELİ EK VERGİ
Nasıl, 1999 yılında yaşadığımız deprem sonrası ekonomik kayıplarımızı azaltmak için, “Özel İletişim Vergisi” adı altında bir vergi konmuşsa…
Ona benzer ve kesinlikle ücretlilerin dışarıda tutulacağı örneğin ihracatçılara, sermaye gruplarına, büyük sanayicilere ve bu dönemde servetine servet katanlara belli bir dönem için “ek vergi” getirilmesini öneriyorum.
İlk başa da mevduat sahiplerinin konmasını öneriyorum!
Bankada mevduatı bulunanların, mevduatlarının makul bir bölümünün dışarıda tutulmasını, diğer bölümü için de geçici süreli ek vergi konulmasını öneriyorum.
Bu verginin tamamının da depremden etkilenen insanlarımız için kullanılmasını öneriyorum.
Böylece, hem yaralarımızı sararız. Hem gelir adaletsizliğinde bir nebze de olsa mesafe kat ederiz.
Zor mu? İmkansız mı?
“Kazandığım parayı neden bir başkasıyla paylaşayım” diyen zenginlerimize, yazının başında bahsettiğim dün geceki kampanyayı hatırlatıyorum. Ne muazzam bir geceydi. Birbirlerini gören insanlarımız hayırda yarıştı.
Depremzedelerimizin yarasını sarmak için hepimiz elimizi taşın altına koymazsak, yarın bir gün toplumsal barışı bozulmuş bir Türkiye’de hiç kimse rahat edemez. Demografileri değişmiş şehirlerimizde dirlik kalmaz.
Birlikte depremin yaralarını sararsak, birlikte iyi oluruz, birlikte büyür, birlikte ayağa kalkarız.
Depremden hemen sonra gördük ki bu millet el ele vererek en acı günleri bile atlatma iradesine sahiptir.
O halde, servetlerine servet katanların, bu kara günlerde elini taşın altına koymasını beklemek hakkımızdır.
Hükümetin geçici “servet vergisi” koyması olağandır.
O servetin depremzedeler için kullanılmasını takibi de bizim görevimizdir.
Yanılıyor muyum?
Yorumlar80