Göreve Başlama Töreni konuşması ya da “Gelin canlar bir olalım”
- GİRİŞ04.06.2023 17:05
- GÜNCELLEME04.06.2023 17:06
Erdoğan’ı “takip edenler” açısından her şey olması gerektiği gibi oluyor!
Ama, Erdoğan’ın ilmi siyasetini göz ucuyla bile takip etmeyi kendilerine zül addedenler olup biteni elbette anlamakta güçlük çekiyor!
***
14 Mayıs-15 Mayıs sabahına bağlayan gece Ak Parti Genel Merkezi’ndeki balkonda yaptığı konuşma bir “zafer” konuşmasıydı…
Lakin işin henüz bitmediğini bildiği için safları sıklaştırma mesajları da verdi.
28 Mayıs’ı 29 Mayıs’a bağlayan gece Külliye’de 350 bin kişiye hitap ettiği konuşma da “zafer”i taçlandırma konuşması olsa da siyasi hedefleri olan bir konuşmaydı.
O yüzden, “Beklenen balkon konuşması olmadı” yorumları yapıldı.
Çünkü…
Evet çünkü, o iki konuşmada da Erdoğan uzun bir maratonun sonunda “kadroları” ve ittifak ortaklarıyla elde ettiği başarının devamlılığı için hedefler koydu.
Yeni kabine TÜRKİYE YÜZYILI’nın kabinesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeni kabinesi de kısaca değinelim. Günlerdir bakan toto oynayanlar yanıldı. Hele hele Erdoğan’ın, “devamlılık” esasına göre inşa ettiği siyaset mimarisini bilmeyenler tabiri caizse çuvalladı. Bize göre, Erdoğan, “çalışmak”tan başka bir şey düşünmeyen Cevdet Yılmaz’ı Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak atayarak, “planlama” meselesinin devamlılığını sağladı. Dışişleri Bakanı olarak Hakan Fidan’ı atayarak, TİKA ve MİT döneminde Türk dünyası, gönül coğrafyası ve dış politikada her zaman bükü inisiyatif alan “kara kutu”sunu daha görünür kıldı. Hakan Fidan’dan boşalan MİT Başkanlığı’na İbrahim Kalın’ın geçiyor olması, “takım oyunu”nun devam ettiğinin göstergesidir. Mehmet Şimşek’i ekonominin başına koyarak, “dünya sisteminden kopuk, içe dönük bir Türkiye” olmadığı mesajını verdi. Yusuf Tekin’i Milli Eğitim’in başına getirerek, Seçim Beyannamesi’ne koyduğu, “Değerler eğitimi”ni önemsediği gösterdi. Bakan yardımcılarını, göreve getirerek Enerji’den, Tarım’a, Sanayi’ye devamlılığa işaret etti. Ticaret Bakanı olarak Ömer Bolat’ı atayarak, “emaneti ehline” verdiğini bir kez daha gösterdi. İki önemli bürokratı… Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler’i Milli Savunma’ya getirerek ordu içindeki “emir -komuta” zincirinin devamlılığını sağladı. İstanbul Valisi Ali Yerlikaya’yı İçişleri Bakanı yaparak, devletin ana omurgasındaki mülki amirlere umut oldu. Çok şey söylenebilir. Ama, Sağlık Bakanı Fahretti Koca ve Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un “sektör”den gelip, icracılıkta başarılı olmaları yeni sistemin bir kazancı olduğunu söylemek isteriz. Yine, bakan yardımcılarının başarılarının “görüldüğü”nün altını çizmek isteriz. Yine Erdoğan siyasetinde, “biraz dur” denilenlerin yüksünmeden durdukları yerin gereğini yaptıklarında zamanı geldiğinde gereğinin yapıldığı gerçeğini bir kez daha gördük. Kabine dışı kalan çok önemli isimlerin önümüzdeki süreçte çok önemli görevler için kolları sıvayacağını düşünüyoruz. Türkiye Yüzyılı için kurulan yeni kabine hayırlı uğurlu olsun Yolları açık olsun. İyi işlerinde teşvik; yanlışlarında eleştirimiz daim olsun! |
ANADOLU’NUN MANEVİ MİMARLARINA YAPILAN ATIF, HARCIMIZI HATILATMADIR
Ama 3 Mayıs günü saat 15’te Meclis Genel Kurulu’nda yemin edip…
Anıtkabir’i ziyaret ettikten sonra…
Beştepe’de 5 bin kişinin hazır bulunduğu “Göreve Başlama Töreni”nde yaptığı konuşma…
Beklenen “Balkon konuşması”ndan da öte bir “birleştirici, bütünleştirici, birlikte yürüme” vizyonu içeriyordu.
Erdoğan, seçimin bittiğini… Türkiye’nin tüm renk ve dokularıyla birlikte aynı hedefe kilitlenmesi gerektiğini belirten birleştirici harikulade bir konuşma yaptı.
“Hangi siyasi görüşe, kökene, meşrep ve mezhebe mensup olursa olsun 85 milyonun tamamını bağrımıza basacağız” diyen Erdoğan,
“21 yıllık iktidarlarımız dönemlerinde bu hassasiyetimizi hep muhafaza ettik. Hizmet götürürken kimsenin inancına, oyunun rengine bakmadık” dedi.
Bundan sonra da “Bölgecilik, particilik veya ayrımcılık hiçbir zaman yapmayacaklarını” vurguladıktan sonra, Anadolu’nun manevi mimarlarından örnekler verdi.
“Şeyh Edebali gibi, ‘İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın’ dedik. Yunus Emre gibi, ‘Yaratılanı severiz Yaradan’dan ötürü’ dedik. Ahmed-i Hani gibi, ‘İnsan, en büyük kalemin çizdiği nakıştır’ dedik. Bugün de aynı hikmet ışığının izinden gidiyoruz. (…) Bugün de tüm Türkiye’ye Hacı Bektaşi’nin, Yunus Emre’nin, Pir Sultan’ın, Mevlana’nın, Ahmed-i Hani’nin sevgi diliyle sesleniyoruz. Nefreti, öfkeyi, husumeti öne çıkaran değil muhabbeti, hoşgörüyü, kardeşliği, kucaklaşmayı yücelten bir anlayışla hareket ediyoruz” şeklinde konuştu.
“Gelin canlar, bir olalım, sevelim, sevilelim” diyen Erdoğan, seçim sürecinde gündeme gelen mezhebi ayrımcılık tartışmalarına da set çekmiş oldu.
“Bu samimi çağrımızın bütün renkleri, zenginlikleri ve farklılıklarıyla 85 milyonun tamamında makes bulacağına yürekten inanıyorum” diyen Erdoğan, tüm kesimlere seslendi, “Türkiye’nin her bir vatandaşının enerjisine, katkısına, fikrine ihtiyacı var. Türkiye’nin birliği ve beraberliğine her zamankinden daha fazla ihtiyacı var. Millet olarak bu güçlü birlikteliği yeniden tesis etmemiz gerekiyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, beklenen konuşmasını Göreve Başlama Töreni’nde yaptı.
Ve bize göre toplumun “ön yargısıız” muhalif kesimlerine de sesini duyurdu.
Yorumlar16