İçe yolculuk, iç içe yolculuk

  • GİRİŞ21.06.2023 08:26
  • GÜNCELLEME23.06.2023 08:57

Medine

Memlekette uzun zamandır meşakkatli günler geçirdik. En son 6 Şubat depremleriyle 50 binin üzerinde insanımızı yitirdik. O acıyı içimize akıtırken girdiğimiz seçim atmosferinde de epeyce yorulduk.

Nihayetinde hamdolsun seçim bitti. Yeni hükümet kuruldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın deyimiyle, “Büyük kuşatma yarıldı!” Normalleşme süreci başladı. Erdoğan yeni kabinesini atadıktan sonra Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Azerbaycan’ı ziyaret etti. Ziyareti biz de takip ettik.

İÇ YOLCULUK: HAC

Ve o meşakketli süreci geride bırakıp bir “iç yolculuk” için iç içe geçmiş bir kutlu yolculuğa çıktık. Hac yolundayız..!

Sizler bu satırları okuduğunuz saatlerde nasipse Medine’de Hazreti Peygamberin huzurunda olacağız.

Mescid-i Nebevi’de, Efendimizin dizinin dibinde secdeye varıp, ellerimizi semaya kaldırıp dua edeceğiz.

Salavatlarla, Efendimizi selamlayacağız. Memleketten getirdiğimiz selamları sahibine ileteceğiz.

Onun huzurunda kıbleye dönüp kulluğumuzun, acizliğimizin farkına varıp uluhiyetin sahibine teslim olacağız.

***

2018 yılında hac yolculuğuna çıkmadan bir gün önce İran yapımı “Bab Aziz” isimli bir film izledim. Bir iç yolculuğun hikayesiydi film. Filmin bana öğrettiklerini bu hac yolculuğunda de kendime rehber edinmeye çalışacağım.

Haccın zahiri yönü kadar batıni bir yönünün de farkındayım. Ama farkında olmak yetmiyor. İdrakin ve tefekkürün de katkısına ihtiyacım var.

Hac, baştan sona sembollerle dolu bir ibadet.

Kabe başlı başına bir sembol, tavaf başlı başına, sa’y başlı başına, kurban başlı başına, şeytan taşlamak başlı başına... İhram… Kefen yani..! Hele Arafat. Arafat’ta vakfe..!

Hac ibadeti başlı başına sembollerle dolu.

Yolculuğumuzun başında kıymetli hocam Necdet Tosun’un geçmiş kaynaklardan bizim için derlediği hac ile ilgili yazılardan derlediği metinleri okudum.

Sufi ve geleneğe göre hac ile ilgili okuduklarımı yine sizlerle paylaşmak isterim.

SEMBOLLERLE DOLU BİR İBADET: HAC

Ebû Nasr Serrâc et-Tûsî, haccın mânevî ve tasavvufî anlamı hakkında şöyle diyor:

Hacca giden kişi ihrâma girme yerinde elbiselerini çıkarırken kalbindeki kin ve hased gibi kötü huyları da çıkarıp atmalıdır. ‘Lebbeyk’ (emrine uydum) diye dua ederken bundan sonra nefse ve şeytana uymamaya karar verir.

Hacerü’l-Esved’i selamlayıp öptükten sonra Allah’a kulluk sözü verdiğini düşünür.

Safa tepesine gelince kalbinin temizliğini bozacakcak şeylerden uzak durmaya azmeder.

Safa ile Merve tepeleri arasında hızlı yürürken (hervele) nefs ve şeytandan kaçtığını düşünür.

Arafât’a varınca kıyametten sonra dirilip Allah ile tanışacağı ânı düşünür. Saçlarını traşederken kibir ve övülme isteğini de kesmeleri gerekir. Kurban keserken kendi içindeki nefsini de kurban etmelidir.”

İmam Gazâlî’ye göre, hac için yol azığı hazırlayan kişi, âhirette faydalı olacak en hayırlı azık olan takvâyı, hac için binite bindiğinde öldüğü zaman konacağı tabutu, iki parça beyaz kumaştan oluşan ihrama girince öldükten sonra sarılacağı kefeni düşünmelidir.

Kabe’yi görünce sanki Allah’ı görmüş gibi saygılı olmalı, Kabe’nin etrafında dönüp tavaf ederken arş’ın etrafında dönen ve Allah’a saygılarını böyle ifâde eden melekleri düşünmelidir. Hacerü’l-Esved selamlarken ve ona el sürerken sanki Allah ile musâfaha ettiğini ve emirlerinden çıkmayacağı konusunda ona söz verdiğini düşünmelidir. 

Arafât’ta vakfeye durduğu zaman mahşer günü insanların toplanacağı ve peygamberlerinden şefâat bekleyeceği ânı düşünmesi gerekir.

İsmail Ankaravî, haccı, sûrî ve manevî olmak üzere ikiye ayırır. Dervişlere lazım olan haccın, manevî hac olduğunu ifade eder.

Baba Nimetullah Nahçıvâni’ye göre gerçek hac, hakîkî Kabe’ye yani Allah’ın zâtına ulaşmaktır.

Mevlânâ Celâleddin Rûmî şöyle der: “Hac, bir evi yâni Kabe’yi ziyâret etmektir. Evin sâhibini ziyâret etmek ise erliktir. Bu ziyâret her kula nasip olmaz.”

Abdurrahman Câmî’ye göreyse,”Kabe bünyâd-ı Halîl-i Âzer est,

Dil nazargâh-ı Celîl-i Ekber est”

Yani:

“Kabe Âzer oğlu İbrahim’in binasıdır,

Gönül ise pek yüce olan Allah’ın nazargâhıdır

Bir sufi deyişine göre,

“Ararsan Mevlâ’yı kalbinde ara,

Kudüs’te, Mekke’de, hacda değil”

Yunus Emre bu konuda da söylenecek en uç en ileri şeyi söyler:

“Ak sakallu pîr hoca

Bilemez hâli nice

Emek yimesün hacca

Bir gönül yıkar ise.

Yûnus Emre der hoca,

Gerekse var bin hacca.

Hepisinden eyice,

Bir gönüle girmektir!”

Niyazi Mısri’ye göreyse hac farzdır, namaz farzdır, oruç farzdır ama:

Savm u salât u hac ile,

Sanma biter zâhid işin,

İnsan-ı kâmil olmaya,

Lâzım olan irfân imiş”

Çünkü Mısri’ye göre aslolan namaz, oruç, zekât ve hac ibadetleri ile insanın iç yolculuğunu tamamlaması ve insanı kamilliğe ulaşmasıdır.

***

Biz şimdi Hazreti Peygamber Efendimizin dizinin dibinde onun şehrinde, hac günlerini bekliyoruz.

“Muhabbet bağına girdim bu gece.

Açılmış gülleri derdim bu gece.

Vuslatın çağına erdim bu gece” (Saadettin Kaynak)

Yorumlar27

  • İlhami Yemenoğlu 1 yıl önce Şikayet Et
    Harcını mebrur olsun.Bu iç yolculuğu gönül yolculuğunu Mevlam tüm ümmeti Muhammede nasib etsin.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Kompakt 1 yıl önce Şikayet Et
    ağzınıza almayın
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • M.Akif ÇEKER AMASYA 1 yıl önce Şikayet Et
    "İtler istedi diye, Atlar ölmez." Macar Atalar sözü.
  • Levent 15 1 yıl önce Şikayet Et
    Allah kabul etsin.. Maşallah..
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Misafir 1 yıl önce Şikayet Et
    Allah razı olsun haccınız mübarek olsun bizede dua edin
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Ordulu 1 yıl önce Şikayet Et
    Haccıniz mebrur olsun inşallah peygamber efendimize selam söyleyin hasan bey
    Cevapla Toplam 4 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat