“Ateşten gömlek giyemeyenler” bir bir “Belediye başkanlıkları”nı ilan etmeye başladı, farkında mısınız; neden acaba?

Seçimin ikinci turuna girildiği günlerinden, “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, Cumhurbaşkanı Yardımcısı” imzasıyla davetiye bastıran 29 Mayıs sabahı, “değişim” diye çıktığı yoldan, Tunceli-Nazimiye’den yaptığı u dönüşü ile soluğu İstanbul’da aldığında, “Partiler üstü İstanbul ittifakı için yola çıktım” dedi. Neden acaba?

Seçimden sonra, ortalıkta görünmeyen, ama İyi Parti’nin “Hodri meydan herkes kendi başına seçime girsin” dedikten sonra…

CHP lideri Kılıçdaroğlu, Çankaya Belediye Başkanı Alper Taştan ile fotoğraf verdikten sonra, “Devlet adamlığının gereği olarak rozetsiz hizmet etmek için Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığına adayım” diyen Mansur Yavaş’ın aceleciliği neden acaba?

İYİ PARTİ VE AKŞENER CHP TAHAKKÜMÜNDEN KURTULMA CESARETİ GÖSTEREMİYOR

Muhalefetin 14/28 Mayıs genel seçimlerindeki hezimeti unutturmak için “erkenden” başlattığı yerel seçimler ve adaylıklar tartışmasında bir şeyler oluyor!

“İyi Parti el yükseltiyor” diyen de var, “Kaybet kaybet politikası güdüyor” diyen de.

Böyle bir tabloda HDP, İstanbul  dahil her yerde aday çıkartmaya hazırlanırken, Milet İttifakı’nın Kılıçdaroğlu dışındaki paydaşları her gün CHP’yi ve ortaklarını eleştiriyor.

Doğrusu şu, Millet İttifakı tarih oldu. Millet İttifakı’nın en büyük projesi “Güçlendirilmiş parlamenter sistem” çöp oldu.

Küçükler CHP’yi “sazan sarmalı” ile katakulliye getirdi, İyi Parti CHP’nin yedeğinde kalmaktan bıktı, usandı!

***

Öncelikle İyi Parti lideri Akşener’in 26 Ağustos’ta yaptığı çıkışın kendileri açısından değerli… ve fakat aynı ismin Fatih Altaylı’ya çıkıp sözcüsünü yalanlaması tutarsızlıktır!

Sayın Akşener, Ak Parti’nin alternatifi olmak için partisini “merkeze” Demirel’in Doğru Yol Partisi gibi konumlandırmak istiyor. Bunun için önce “Büyük ortağı” CHP’nin elini bırakıyor. CHP’nin yedeğinden kurtulmaya çalışıyor. Ama eli boşa çıkan CHP, her fırsatta “Beni bıraktığında yalnız kaldığında büyük tehlikedesin” diye tehdit edince, “panik”le yeniden CHP’nin elini tutmak için “geri dönüşler” yaşıyor!

İşte bu tutum, ikircikli siyasetin İyi Parti’nin üzerine yapışmasına neden oluyor.

BİRİ “PARTİLER ÜSTÜ İSTANBUL İTTİFAKI” DİYOR, DİĞERİ “ROZETSİZ BELEDİYE BAŞKANI OLACAĞIM” DİYOR

İyi Parti’nin CHP’den kopmaya çalışma hamleleri sırasında İstanbul ve Ankara belediye başkanları kendi adlarına daha  önce giyemedikleri ateşten gömleği, görevlerine devam etmek için giymeye çalışıyor!

Çünkü, ne İmamoğlu ne Yavaş, İyi Parti’nin ve HDP’nin oyları olmadan yeniden kazanamayacaklarının farkında.

O yüzden, biri “Partiler üstü İstanbul İttifakı” diyerek, diğeri “Rozetsiz belediye başkanı” diyerek aynı siyasi söylemi dillendiriyor!

Çünkü ikisi de biliyor ki CHP ve genel başkanları ikisinden de hazzetmiyor. İmamoğlu’nu aceleci ve her koltuğa talip olması  nedeniyle, Yavaş’ı CHP’li olmaması sebebiyle istemiyorlar.

Bunun farkında olan iki isim de kendilerini partiler üstü bir konuma taşıma derdine düşüyor!

Fakat siyaset öyle işlemiyor!

Şayet öyle işlemiş olsaydı, Akşener’in onca “İtelemesi”ne rağmen iki isim de cumhurbaşkanlığına adaylığını açıklayamadı.

Yine aynı iki isim, girdikleri angajmanların alenileştiği her durumda, Kılıçdaroğlu’na “bağlılık”larını bildirme cihetine gitti.

Toparlayalım.

İmamoğlu ve Yavaş, Kılıçdaroğlu’nun CHP kurultayından güçlü bir şekilde çıkacağı ön görüsüyle evdeki bulgurdan olma ihtimali üzerine “belediye başkanlığı”na razı olmuş görünüyor.

Fakat adaylıkları Kılıçdaroğlu’nun iki dudağı arasında olduğu için, “Yola çıktım”, “Nasipse hizmet etmek istiyorum” gibi afili cümleler kuruyor.

Sonuçta, Kılıçdaroğlu seçimin tüm hezimetine rağmen CHP’deki iktidarını pekiştiriyor muhtemel rakipleri belediye başkanlarını “evdeki bulgura” razı ediyor.

Merak ediyorum Özgür Özel’i nasıl bir akıbet bekliyor?

Takipteyiz.