Savunma sanayiinde kamunun elini güçlendirmenin bir yolu da mevcut çalışanların haklarını korumaktır
- GİRİŞ01.09.2023 08:08
- GÜNCELLEME04.09.2023 09:05
2018’de ilk kez düzenlendiğinde bizim evden iki genç, TEKNOFEST’e gitmişti ve döndüklerinde uzun süre, “hayal” kurmuşlardı hatırlıyorum.
İkisi de sözelciydi ama gördükleri karşısında “pilotluk”tan, makine mühendisliğine kadar birçok hayali kurdular. Çünkü TEKNOFEST’te gördükleri onları ziyadesiyle heyecanlandırmıştı.
Şimdi son TEKNOFEST, Ankara’da Etimesgut Havaalanı’nda düzenleniyor. Zafer Bayramı’nın da coşkusuyla katılım çok yüksek ve heyecan dorukta.
Türk Savunma Sanayii’nin ne noktaya geldiğini… Türk mühendislerinin neler başarabildiğini göstermesi açısından örnek bir organizasyon.
TEKNOFEST’in gündemde olduğu bugünlerde sizlere savunma sanayiindeki “işgücü” ile ilgili birkaç küçük hatırlatma yapmak istiyorum.
Öncesinde, Baykar’dan, BMC’ye, Otokar’dan, Netaş’a onlarca önemli özel şirket ve vakfımızın savunma sanayiinde büyük işlere imza attığının altını çizmeliyiz.
Aynı zamanda, ROKETSAN, TUSAŞ, TAİ, ASELSAN, HAVELSAN, ASFALT, MİLGEM, TR ANTEN gibi devletin doğrudan içinde olduğu dev savunma sanayi kuruluşlarımızın da başarılarını hatırlamalıyız.
Önceki gün 30 Ağustos Zafer Bayramı törenlerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Güçlü ordunun bir zorunluluk olduğu”na ilişkin sözlerini de hatırlayınca, savunma sanayiimizin önemini bir kez daha kayıtlara geçiriyoruz.
Bütün bunlarla birlikte İHA, SİHA’dan, Milli Muharip Uçak Kaan’a, seyir füzelerinden, güdümlü bombalara, hava savunma sistemlerine, zırhlı araçlara, yerli milli antenlerden, toplara, tanklara, denizaltlarlarına, gemilere kadar geniş bir yelpazede büyük işler başaran özel sektör ile devlet kuruluşlarının insan kaynağı konusunda bir takım sorunları var. Bunu da hatırlatıyoruz.
Geçtiğimiz günlerde Türk Harp İş Sendikası Ankara’da bir günlük bir çalıştay düzenledi. Harp-iş, Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı fabrikalarda örgütlü. Bu nedenle üyelerinin çoğunluğu kamu işçisi.
Savunma sanayiindeki bu büyük atılım sırasında, kamuda bu sektörde çalışanlar şu anda bir ikilem içerisinde.
Kamuda kalıp düşük maaşla yetinmek ile özel sektöre geçip yüksek maaş alma arasında tercih etmek gibi.
Bu bağlamda, Harp-İş Başkanı Alaattin Soydan’ın çalıştayda yaptığı konuşmada söylediği şu cümleler çok can alıcı.
“Yaptıkları işin niteliğine baktığımızda aynı işkolunda, özel sektörde ve vakıf işletmelerinde çalışan emsallerine göre çok daha düşük ücret almaktadırlar. Bu yüzden de işyerlerimizdeki tam nitelikli ve kalifiye işgücü daha iyi ücret alabilmek için işlerinden istifa etmekte ve özel sektöre doğru bir yöneliş yaşanmakta.”
Başkan Soydan’ın işaret ettiği husus nedeniyle bugün Milli Savunma Bakanlığı bünyesindeki askeri fabrikalardaki imkan ve kabiliyetlerin azalma ihtimali söz konusu.
Askeri fabrikalardaki çalışanların ücretleri özel sektörün altında kaldı. Bu da özel sektörü cazip hale getiriyor. Hadi yine Türkiye içerisinde kalmak kaydıyla bu da bir seçenek ancak bir tehlike daha var. Yurt dışından da kalifiye elemanlara yoğun bir talep var.
Devlete ait askeri fabrikalarda çalışanların özlük haklarının korunması, aynı zamanda savunma sanayiimizin gücünün korunması anlamına geliyor.
Bir çok savunma sanayi ürünü gibi Fırtına Obüsleri de MİLGEM gemileri de bu insanlarımızın emekleriyle ortaya çıkıyor.
İnsan kaynağımızı yurt dışına göndermemek için… Özel sektör ile kamu arasındaki uçurumun açılmaması için konuyu ilgililerin dikkatine sunuyorum.
Yorumlar33