Etkili bir
- GİRİŞ08.09.2023 08:15
- GÜNCELLEME11.09.2023 09:15
Türkiye'nin acilen, etkili bir "sıfır atık yasası" olmalı değil mi?
Diyeceksiniz ki "5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 181'nci maddesi yok mu? Yetmez mi?"
Evet TCK'nın ilgili maddesinde çevreyi kasten kirletenlere bir ceza öngörülüyor. Fakat yeterli mi? Hayır!
Tıpkı bir çok ihlal ve suçun caydırıcı cezası olmadığı gibi çevreyi kirletmenin de Türkiye'de maalesef caydırıcı cezası yok. Ayrıca o cezayı tatbik edecek mekanizma da çalışmıyor!
Neden bu iddiada bulunduğumu birazdan izah edeceğim.
Az biraz, sabır!
***
12 Temmuz 2019'da 30829 sayılı Resmi Gazete'de 5 bölümden oluşan uzunca bir yönetmelik yayınlandı. İsmi, "Sıfır Atık Yönetmeliği"
Yönetmelik ile emisyondan, atık dönüşümüne kadar bir çok başlık karara bağlandı. Ne var ki atık meselesinin maalesef takibi ve gerekli cezaları yeterince uygulanamadı!
O yüzden de evsel atıklar dahil, çevreyi kirletenlerle mücadelede ne yazık ki yeterli mesafe alınamıyor.
Çevre duyarlılığının çok ötesinde artık insan yaşamını tehdit eden bu meselede daha güçlü düzenlemelere ihtiyacımız var.
EMİNE ERDOĞAN HANIMEFENDİ'NİN BÜYÜK ÇABASINA RAĞMEN...
Oysa bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan Hanımefendi'nin öncülüğü ve himayelerinde "Sıfır Atık" farkındalığı oluşturulmak için büyük çaba harcanıyor.
Hatta, geçen yılki Birleşmiş Milletler (BM) toplantılarında yine Emine Hanım'ın girişimleriyle 30 Mart Uluslararası Sıfır Atık Günü ilan edildi. BM Genel Sekreteri'nin teklifi ile BM Sıfır Atık Danışma Kurulu Başkanlığı'na Emine Hanım getirildi.
Emine Hanım, 7 Temmuz 2023'de BM Sıfır Atık Danışma Kurulu'na bizzat başkanlık etti. Farkındalığı artırmak için çabasını uluslararası düzeye çıkarttı. O toplantıda,
"Ortak bir çaba ile mevcut tahribatın tamirinin mümkün olduğunu" dile getiren Emine Erdoğan, "Türkiye'de, istikrarlı bir çabayla, büyük sonuçlar almanın mümkün olduğunu 'Sıfır Atık Projesi' ile tecrübe ettik" dedi..
TEMİZLİK YA DA ÇEVRE BİLİNCİ SORUNUMUZ HAT SAFHADA
Emine Hanım gibi konuya duyarlı ve sahip çıkanların çabasını destekliyoruz. Ne var ki toplumumuzda "temizlik" başlığıyla başlayan, "çevre bilinci" ile devam eden büyük bir sorunun varlığını da kayıtlara geçirmek gerekiyor.
O yüzden yukarıda TCK'da cezası olsa bile... 5 başlık altında toplanmış uzunca bir yönetmeliği olsa bile "caydırıcılıktan" uzak yaptırımlar nedeniyle maalesef Türkiye büyük bir çöplüğe dönüşüyor.
ÇEVREYİ KİRLETENLERE AĞIR CEZA İSTİYORUZ
Bu sütunu takip edenler, sık sık caydırıcı ceza istediğimizi ve bu cezaların gelire göre olması gerektiğini söylediğimizi hatırlayacaktır.
Bu bağlamda, bir kaç gündür yine Anadolu yollarında gördüklerimizi özetlemek istiyoruz.
Örneğin Balıkesir Edremit'in tek alışveriş merkezi olan NOVADA'nın hemen yanı başındaki derenin içler acısı halini nakledeyim.
Global bir marka olan "kahveci"nin 20 metre yanındaki derede o markanın yüzlerce kağıt bardak ve kupasının olduğunu gözlerimle gördüm. Ne acıdır ki o markanın kağıt bardağını "imaj" olarak kullanan insanlarımız var. Çöp konteynırlarının bomboş olduğu ortamlarda, zeytin ağaçlarının altının plastik tarlasına döndüğünü gözlemledim.
Denizli'nin ilçelerinden geçerken, ışıklı kavşaklardaki orta refüjlerdeki "Lütfen çöp atmayınız" yazılı tabelaları görünce içim acıdı.
Zira o tabelaların altlarının plastik su şişeleriyle, karton bardaklarla ve poşetlerle dolu olduğunu gözlemledim.
"Buraya insan gelir mi" dediğim dağ başlarında, kırılmış içki şişelerini, gazlı içeceklerin teneke kutularını, yanmış plastik atıklarını gördüm.
Deniz diplerinde, poşetler, çocuk bezleri, derelerdeki çalılara takılmış sünger yataklardan, bez parçalarına, poşetlere kadar evsel atıkları gördüm.
Vidanjörlerin denize ve derelere saldığı foseptik atıklarını gördüm.
Ama o çöpleri, o atıkları atanlara işlem yapan hiç kimseyi görmedim.
Bir keresinde, ilgilileri arayıp foseptik atığını denize boşaltanları şikayet etmiştim de karşımdaki şahıs, "suç üstü yapmazsak ceza kesemeyiz" demişti.
Suç üstü yapmak için ne yapıyorsunuz diye sorduğumda ise "hiç" cevabını almıştım..!
***
Dünyanın bir çok ülkesinde insanlar çevre dostu olduğu için değil kamu otoritesinin aldığı caydırıcı cezalar ve o cezaların takibi nedeniyle çevreyi kirletmiyor. Belli bir süre sonra da davranış biçimine dönüşüyor.
İşyerini temizleyen neden kapısının önünü temizlemez?
Arabasını temiz tutmak isteyen biri neden plastik su kabını, kırmızı lambada durduğu kavşakta yere atar?
Foseptiğini temizletenler neden o pisliğin denize atılmasına engel olmak için takibini yapmaz?
Dağ başında içki içenler o içki şişelerini neden orada bırakır?
Ahlaklı, erdemli değilse bir insan, tek bir cevabı var.
Çünkü kamu otoritesinden korkmadığı için.
Bir cevap daha var. Çünkü, olası bir cezai işlemin onun canını yakmayacağını bildiği için.
O yüzden diyoruz ki, çevreyi kirletenlere öyle bir ceza uygulayın ki o pet şişeyi yol kenarına atanın ocağına incir ağacı dikilsin.
Öyle bir denetleyin ki, o şişeyi oraya atamayacak, o vidanjörü denize boşaltamayacak, o kahve kutusunu dereye atamayacak hale gelsin!
Çok mu zor?
Bizce değil ama, önce istemek gerek!
Yoksa korkarım ki başta Emine Hanım olmak üzere, bu konuda çaba gösterenlerin çabaları heba olacak.
Yanılıyor muyum?
Yorumlar84