Gazze’ye orantısızca çullanan İsrail, enformasyon savaşında da maalesef önde
- GİRİŞ17.10.2023 08:28
- GÜNCELLEME17.10.2023 09:17
Eklemlenmiş gazeteciler olmak zorunda kalanlar ne kadar olup biteni anlatabilir acaba?
Bu soruyu sorarken, “zorunluluk” ve çaresizlik içinde sadece İsrail’in kontrolündeki bölgelerden onların müsaade ettiği kadar bilgiyi paylaşabilen gazeteci arkadaşları anladığımı da belirmeliyim.
Son iki haftadır yaşadıklarımız gösteriyor ki orantısız gücü elinde bulunduranlar medyayı da kontrol ediyor yine!
Ne anlatmak istediğime döneceğiz ama önce kısa bir hatırlatma.
“EMBEDDED GAZETECİLİK” DENİNCE
Embedded (iliştirilmiş) gazetecilik diye bir kavram var biliyorsunuz. Kriz alanlarında, savaş meydanlarında “güçlü”nün yanında onların imkanlarından yararlanan ve habelerinde onların perspektifinden çıkmayan gazeteciler için kullanılan bir terim.
Biz embedded gazeteci kavramını ilk kez 1991 yılındaki Birinci Körfez Savaşı’nda duyduk. O savaşta Türk medyası olup biteni doğrudan bölgedeki muhabirleri aracılığıyla değil “çeviri” ve Batılı medya organlarının muhabirlerinin gözüyle aktardı.
O günlerin en meşhur gazetecisi CNN İnternational’ın muhabiri Peter Arnett’ydı. Daha sonra bir Arap televizyona verdiği demeçte “Amerika başarısızdı” dediği gerekçesiyle, NBC’deki işinden olan muhabir, Körfez Savaşı boyunca Bağdat’taki bir otelin terasından canlı yayın yapmıştı. İliştirilmiş gazeteci olarak görev yaptığı günlerde CNN İnternational “Körfezde petrole bulanmış karabataklar” haberini yaptığında ses çıkarmayan Peter Arnette, yıllar sonra “Amerika’nın Vietnam’da kimyasal silah kullandığı” yönündeki haber yaptığı için Pulutzer ödülüne layık görülmüş ancak haberi doğrulanamadığı için CNN İnternational’dan atılmıştı.
2003’teki İkinci Körfez Savaşı’ndaysa Türkiye’nin ilk embedded gazetecisi olarak Cüneyt Özdemir’i gördük. Basra’dan karaya çıkan Amerikan deniz piyadelerinin zırhlısında ilk görüntüyü veren Özdemir, Bağdat’a doğru yol alan işgalcilerle birlikteydi. Tüm ayrıntıları Amerikalıların müsaade ettiği ölçüde Türkiye kamuoyuyla paylaştı!
***
Embedded gazeteciler, en nihayetinde eklemlendiği gücün “kontrolü” altında oluyor. Bu nedenle de çatışmanın veya savaşın sadece bir kanadının bilgilerini paylaşabiliyor!
İSRAİL’E EKLEMLENMEK ZORUNDA KALAN GAZETECİLER
İşte bu son Filistin-İsrail savaşında da aynısı oluyor.
Şu anda dünyanın çeşitli ülkelerinden Gazze sınırına giden ve İsrail’in kontrol ettiği bölgelerde görev yapan 1000’e yakın gazetecilerin tamamı neredeyse embedded hükmünde!
Zira, İsrail’in çizdiği sınırların dışına çıkamıyorlar.
İsrail’in müsaade ettiği kadarıyla haber ve görüntü geçebiliyorlar.
İsraillire tarafından kurulan watsapp grubundan sürekli “şunlar şunları yapamazsınız” direktifleriyle karşı karşıya kalıyorlar.
***
Açıkçası, maalesef İsrail medya politikasında kendileri açısından başarılı da.
İsrail, orantısız güç kullanarak Filistin toprağı olan Gazze’de büyük bir katliama imza atarken…
Gazze’den imkansızlıklar altında görev yapan gazeteciler ve gönüllülerin geçtiği görüntülerin dünya kamuoyunda daha az etkili olması için stratejik hamle yaptı.
Dünyanın her ülkesinden bölgeye gelmek isteyen gazetecilerin neredeyse tümünü kabul etti.
Kendi topraklarında ve işgal ettiği Filistin topraklarında görev yapmak isteyen tüm gazetecilere agreditasyon verdi...
Ama Gazze’ye geçmelerine izin vermedi..!
Ve onları sadece kendi istediği “saha”dan yayın yapması için “çerçeve” çizdi!
Topluca bir bölgeden aynı, kadrajlardan görüntülerin verildiği birbirine benzeyen yayınlarla dünya medyasını kontrol etti!
Böylece, Gazze’ye girip olup bitenin haberini yapmak isteyen gazeteciler içeriye sokulmadı. İçerideki gazeteci ve gönüllülerin geçtiği o trajedinin görüntüleri dünya medyasında daha az göründü.
Enformasyon savaşında İsrail maalesef bir adım öne geçti.
Buna bir de dezenformasyonlar eklenince İsrail, medyada etkili oluyor!
İSRAİL’İ “ACİZ” GÖSTEREN NE BİR GÖRÜNTÜ NE BİR BİLGİ VERİLMESİNE MÜSAADE EDİLMİYOR
Daha önceki, İsrail-Filistin çatışmalarında, örneğin İsrail’in Gazze’ye önceki saldırılarında içeride olup biteni aktaran Türkiye başta olmak üzere bir çok ülkeden gazeteci vardı.
Ve İsrail saldırıları Gazze içinden doğrudan dünya kamuoyuna aktarılıyordu.
Bu kezse canlı yayınların tamamı İsrail kontrolünde, İsrail sınırları içinde veya işgal ettiği Filistin topraklarından...
Hem de İsrail’in çizdiği sınırlar içinde kalmak şartı ile yapılıyor!
Böylece hem İsrail’in göstermek istediği “gücü” dünya kamuoyuna gösterilmiş oluyor. Hem Gazze’deki insanlık dramı tam olarak yansıtılamıyor!
Embedded olmasına rağmen, olanı olduğu gibi yansıtmaya çalışan gazeteciler de olağan üstü zorluklar çekiyor!
Görebildiğimiz kadarıyla, İsrail devleti, “zalim”, “katil”, “orantısız müdahale” gibi eleştirilerden hiç rahatsız değil. Hatta bilakis bu kavram ve tanımlar hoşlarına bile gidiyor olabilir. Yeter ki “İsrail’i aciz göstermeyin!”
Mesela, esirler konusunda ya da öldürülen askerler konusunda çok daha hassaslar!
Şimdi savaşın başladığı günden bu yana İsrail’in agreditasyonuyla bölgede olan gazetecilerin canlı yayınlarda aktardıkları bilgileri bir kez daha hatırlayın!
O gazetecilerin İsrail’in politikaları dışında araya serpiştirdikleri “kırıntılar” üzerinden de bir çıkarım yapabilirsiniz ama işimiz gerçekten zor.
Bilmem anlatabiliyor muyum?
Yorumlar12